Bir
sene önce kurduğu Serdar Gülgün İstanbul isimli markası ile dekorasyondaki zevkini ve bilgisini dünyaya sunmaya başlayan Osmanlı dönemi uzmanı Serdar Gülgün şık olmak için, ürünlerinin üzerinde dev gibi logoları olan markaların gerekliliğine ya da mağazalarda geçirilen uzun saatlere inanmıyor. İnsanın tevazu ile daha şık olacağını düşünen Gülgün'ü, bu ay Amerikan
Vogue dergisinde yayımlanan Mario Testino imzalı çekimlerde Kate Moss'un önünde poz verdiği antika dolabın önünde fotoğrafladık. "İşimde o kadar çok renk kullanıyorum ki başka bir yerde kullanmaya fırsat kalmıyor" diyen Gülgün'ün modaya yaklaşımını, beğendikleri ve sevmediklerini konuştuk...
BİREY OLMAK ÖNEMLİ
- Modayı ne kadar takip ediyorsunuz?
- Moda benim çok sevdiğim bir şey değil. Modanın oldukça demode bir kavram olduğunu düşünüyorum. Sırf moda diye bir şeyi almak, aslında demode bir şey yapmak anlamına gelir. Çünkü moda sizden iki-üç sezon önde koşuyor. Bugünden bir-iki sezon sonrası çoktan planlanmış, bir yerlerde dikiliyor. Sizin mağazaya girip aldığınız çoktan eskimiş oluyor.
- Sizin için stil sahibi olmak ne anlama geliyor peki?
- Son zamanlarda modanın parçası olmanın değil, birey olmanın moda olduğunu düşünüyorum. Mesela benim gençlik yıllarımda olduğu gibi bir şeyin moda olup, ortalığı kasıp kavurması gibi bir durum yok. Artık insanlar grubun parçası olmak için değil, birey olabilmek için çaba harcıyor. Mesela vintage'dan örnek vereyim. Neden vintage çok moda? Çünkü vintage biriciktir. Eskiden 'Onlarda var, bende niye yok?' düşüncesi hakimken şimdi 'Onlarda varsa bende olmasın' mantığıyla hareket ediyoruz.
- Osmanlı kültürüyle ilgili bilginiz kıyafetlerinize yansıyor mu?
- İnsanın yaşadığı hayat, görüştüğü insan, izlediği filmler ve yediği yemeklerin tabii ki seçimlerine yansıdığını düşünüyorum. Osmanlı uzmanı olup da kaftan giyip dolaşacak halim yok ama benim bu bilgim ve ilgim eminim seçtiğim renklere ve yaptığım kombinlere etki ediyordur.
-
İşiniz dekorasyon olunca, bireysel seçimlerinizde de dekoratif ürünler kullanıyor musunuz?
- Ben çok sade giyinirim. Aşağı yukarı hep aynı şeyleri giyerim. Beni ceketsiz göremezsiniz ve muhtemelen bu bir blazer olur. Blazer'ı da çok kalıplı sevmem. Yüzde 80 beyaz bir gömlek giyerim. Ama tüm bu sadeliği aksesuvarlarımla zenginleştiririm. Poşet mendillerim, kol düğmelerim, ayakkabılarım ve çeşitli saatlerimle bu sade kıyafetlerim kişilik kazanır.
- Kıyafetlerinize aksesuvarlarla kişilik kattığınızı mı düşünüyorsunuz?
- Aksesuvarlardan da ziyade duruşunuzun, konuştuğunuz lafın giydiğiniz kıyafete ruh verdiğine inanıyorum. Bir kıyafet birinin üstünde başka dururken, benim üzerimde başka durabiliyor. Kıyafetleri taşımanın da kişilikle ilgili olduğunu düşünüyorum.
- Giyiminizin işinizi temsil ettiğinizi düşünüyor musunuz?
- Bir laf vardır: İlk intiba için ikinci bir şansınız yoktur. Ben buna çok inanırım, o yüzden kıyafetlerimin beni temsil ettiğini düşünüyorum. Bıyığım, gözlüklerim bence yaptığım işin sinyallerini veriyordur. İşimle bağdaşmak için daha fazla da ne yapayım? Fes takacak, kaftan giyecek halim yok ya...
'ALIŞVERİŞE GİDİYORUM' DİYE ÇIKMAM
- Erkek modası da çok keskin değişiklikler yaşıyor. Bunlara adapte oluyor musunuz?
- Evet kıyafetlerim bunlara göre değişime uğruyor. Moda değiştikçe, eski kıyafetlerim ister istemez gözüme batmaya başlıyor. Öyle olunca da kıyafetlerimde günün çizgilerine uygun değişiklikler yapıyorum. 'Blazer giyiyorum' diyorum ama bin bir çeşit blazer ceket var.
- Nasıl bir alışveriş ritüeliniz vardır?
- Ben 'Alışverişe gidiyorum' diye çıkmam. Gezerken, dolaşırken gözüme çarpan kıyafetleri alırım. Sezonlarla ilişkim yok. 'Hadi zamanı geldi, kıyafetlerimi değiştireyim' demem.
- Aynaya baktığınızda gördüklerinizden memnun musunuz?
- Muhakkak gözüme takılan yerler var ama genel olarak memnunum. Her şey daha iyi olabilir ama şimdilik idare ediyorum.
MARKASINI GÖZE SOKAN İNSAN ZEVKSİZDİR
- Nasıl göründüğünüz sizin için önemli midir?
- Estetik beni çok ilgilendiren bir konu, bu yüzden nasıl göründüğüm de önemli. Ama yanlış anlaşılmasın, erkek veya kadın fark etmez, insan istediği kadar şık olsun, tavrı çirkinse şıklık ne işe yarar?
-
Bu durumda kıyafetler karşınızdakini değerlendirmek için bir kıstas değil mi?
- Tabii ki kıyafetler karşımdaki insanı değerlendirmek için bir kıstas. Mesela biri, üzerinde markası yazan kıyafetler giydiyse ya da markası çok belli olan bir çantayı elinde taşıyorsa, pek bayılmam o insana. Bir insan çok marka ve kıymetli kıyafetler de giyebilir ama bunu kendi bilir. Başkalarına göstermeye çalışmaz.
- Siz nasıl tarzları beğeniyorsunuz?
- Kadınlar bazen bana evlerini nasıl güzelleştireceklerini soruyor. Benden de 'Yeşilin yanına mor yakışır' gibi cevaplar bekliyorlar. Böyle cevaplar yok. Benim bu noktadaki tavsiyem ancak şu oluyor: Kitap okuyun, müzelere gidin, film izleyin. Evinizi nasıl dekore edeceğinizi o zaman kendiniz bileceksiniz. Sizin gözünüz ve ruhunuz bu alanda terbiye olduktan sonra, o göz doğruyu seçecek. Bu anlattıklarım moda için de geçerli. İnsan alışverişe bu kadar kafayı takacağına, mağazada harcadığı zamanı bireysel gelişimine harcasa, çok daha zevkli giyinmeye başlayacaktır. Çünkü o göz, mağazada nokta atışıyla en güzel olanı görecektir.