Türk
haute couture'ünün en büyük isimlerinden Hakan Yıldırım, 2009 yılında ön sırasında Kate Moss'un oturduğu, podyumunda Natalia Vodianova'nın yürüdüğü ilk Hakaan defilesini Londra'da yaptığında, global moda endüstrisinin tüm gözleri ona çevrilmişti. Bu başarının hemen ardından Paris'in değerli Andam Ödülü'nü kazanmış ve 220 bin avro destek ile artık Paris Moda Haftası'nın resmi takviminde yerini almıştı. Burada başarıyla geçen altı sezonun ardından geçen kış Hakaan markasının 2013 ilkbahar-yaz koleksiyonunun son dakikada kargoda kaybolduğu haberi geldi. Aynı hızla moda endüstrisinde kazanlar kaynamaya başladı. Türkiye'den çıkarmayı başardığımız biricik markamızda sorunlar olduğu, Hakaan'ın devamlılığının tehlikeye düştüğü konuşuldu. Halbuki markanın tasarımcısı Hakan Yıldırım ile kreatif direktörü Mert Alaş global moda dünyasını iyi bilen, alanlarında takdir edilen isimlerdi. Peki ne olmuştu da koleksiyonun kaybolmasının ardındaki sezon Hakaan markası defile yapamamıştı. Tüm bu soruları ve daha fazlasını Hakan Yıldırım'dan dinledik.
- Neden Paris'te koleksiyon göstermeyi bıraktınız?
- Aslında ben durmak istedim. Sonunda endüstrinin içinde bulunduğu sıkıntılı dönem, mesafe, uzun yıllardır çok çalışmam buna etken oldu. Ama en önemlisi, ortağım Mert ile aramızdaki mesafeydi. Mert'le birlikte çalışmak istiyorduk ama bir taraftan da birlikte çalışamıyorduk.
TEK OMUZLU ELBİSEDEN FAZLASINI YAPACAĞIM
- Arkadaşken tamamdınız, profesyonel ilişkiniz yürümedi mi?
- Aramızdaki mesafe problemdi, ayrıca ikimizin de çok çalışıyor olmamız Hakaan markasına konsantre olamamamıza sebep oldu. Yani aramızda kişisel hiçbir problem olmamasına rağmen, profesyonel olarak yollarımızı ayırmak zorunda kaldık.
- Dünyada pek çok tasarımcının yapamadığını Hakaan ile başarmıştınız. Hakaan'a ne olacak?
- Ben Hakan Yıldırım olarak yoluma devam ediyorum. Bunu Hakaan markasıyla mı yaparım, başka bir yolla mı Paris'e giderim, onu şu anda bilemiyorum. En nihayetinde ben bu iş için doğdum, bu iş için büyüdüm, bu iş için yaşıyorum. O yüzden 2015 ilkbahar-yaz sezonunda Paris'teyim, yani koleksiyonumu 2014 eylül ayında sunuyorum.
PARİS'TE YAŞAYACAĞIM
- Artık yalnızsınız, Paris sahnesinde ayakta kalmak için planlarınız var mı?
- Benim aslında bundan sonraki yaşamımın büyük bölümü Paris'te geçsin istiyorum. Yani ben oraya sadece defile yapmaya değil, yaşamaya gitmek istiyorum. Çünkü koleksiyonlarımda yarattığım Parizyen bir kadın. Paris'te çıkacağım şovumda da bambaşka bir kadın göreceksiniz. Hayatımın değişmesiyle artık Hakaan'ın dar, tek omuzlu elbiselerini görmeyeceğiz. Bambaşka bir koleksiyona çalışıyorum.
- Moda dünyasının işleyişine ayak uydurmak zor. Bu yolda Alexander McQueen'in intiharını, John Galliano'nun kariyerini yerle bir ettiğini gördük. Siz de bir noktada tökezlediniz. Şimdi tekrar Paris sizi zorlar mı?
- Her şeyle başa çıkabilirim gibi geliyor bana. Bence bütün dünyada samimiyet çok kıymetli. Yaptıklarımın samimi olduğunu gösterebilirsem, tökezlesem de çökeceğime inanmıyorum.
TÜRKLER'İN YAPTIKLARINI KENDİMİN ZANNETTİĞİM ÇOK OLDU
-
Paris size ne öğretti?
- Dünya moda haftalarından öğrendiğim en önemli şey, koleksiyonlara başlamadan önce çok ciddi araştırma yapmak. Çünkü bu pazar yeni olmayanı, gerçek olmayanı hızla anlıyor.
- Türkiye'nin en çok takip edilen modacısısınız. Genç nesil modacılara biraz fazla 'ilham' verdiğinizi düşünüyor musunuz?
- Başkalarının elbiselerini kendi elbisem zannettiğim çok oluyor. Başkaları benim yaptıklarımı yaptıkça, ben de başka şeyler yapmaya, yenilenmeye mecbur hissediyorum kendimi. Bu yüzden çok okuyorum, çok araştırma yapıyorum. Sergi için dünyanın öbür tarafına gidebiliyorum.
- Moda dünyasında müşteriye nasıl koleksiyonlar sunmak tasarımcıyı başarıya götürüyor?
- Bir şeye çok emek vermek lazım. 'Biraz bundan, biraz ondan' dediğin zaman başarılı oluyorsun. Global moda endüstrisi tasarımcıdan tek bir kadın sunmasını bekliyor. Bu da çekim yapacak stylist'e baştan aşağıya giydirebileceği ürünler vermekle, yani tüm look'u çıkarabilmekle oluyor. Mesela herkes Saint Laurent'in kreatif direktörü Hedi Slimane'ı eleştirse de podyumda çirkin duran o kıyafetler günlük hayatta inanılmaz güzel kullanılıyor. Kadın, erkek herkes Saint Laurent bir parçaya sahip olmak için kendini parçalıyor. İşte gerçek başarı bu.
50 TANE KÖTÜ YAPACAĞINA ÜÇ TANE GÜZEL İŞ YAP
-
İstanbul Moda Haftası'yla ilgili gelişmeleri ümit verici buluyor musunuz?
- Bence İstanbul Moda Haftası'nda çok büyük bir karmaşa var. Çok emek veriliyor ama hedefler de çok büyük. Türkiye, ismini bilmediğimiz tasarımcılarla doldu. Kimi görsem tasarımcı. Bu tasarımcıları kim yönetiyor? Ekipleri var mı? Ne yapıyorlar? Bilen yok. Belki bazı iyi fikirleri var ama onlar da arada kayboluyor, bütünü yaratamıyorlar.
- Sizce bu durumu düzeltmek için ne yapmak lazım?
- Dergilerin, gazetelerin bu tasarımcılarla ilgili doğru eleştiriler yapması lazım. Basın eleştirecek ki tasarımcı daha iyisini yapsın. Dünyada kimse basına 'Neden yazdın?' diyor mu? Birisinin bu 'Ben yaptım, oldu' durumuna 'Dur' demesi lazım. Bir de bence modacı konsantre olsun, 50 tane kötü şey yapacağına üç tane iyi tasarım yapsın. Ama en nihayetinde ne tasarımcılar ne de moda haftasını organize edenler acele etsin. Bir ülkeden her sene yıldız tasarımcı çıkmaz, çıkamaz.
YENİ MARKALARIMLA GENÇLEŞİYORUM
- Türkiye'nin moda endüstrisindeki en büyük ismisiniz. Burada çalışmaya devam edecek misiniz yoksa sadece Paris'e mi odaklanacaksınız?
- Türkiye'de couture yapmaya devam ediyorum. Bunun yanında iki yeni marka yarattım. Bunlardan biri daha genç bir kitleye hitap etmesi için yarattığım H, biri de kendimin arayıp da bulamadığım basic ürünleri hazırladığım Section Mode Unique markası. Anlayacağınız bu markalar için hazırladığım koleksiyonlarla gençleştim.
- Sizin imzanız elbiseler. Şimdi başka parçalarla mı öne çıkacaksınız?
- Artık sadece elbise yapmak istemiyorum. Çizgimi sevenler H markasında benim ürünlerimi kombinlesinler istiyorum.
- Sizin başarınızın en önemli nedenlerinden biri kadın bedenini olduğundan daha güzel göstermeniz. Bu anlattığınız spor giyim ürünlerinde bu gücünüzü kullanabilecek misiniz?
- Yıllarca bunları biriktirdim. Şimdi de bu bilgimi daha günlük giyim ürünlerinde uygulamaya başaldım. Çünkü yaka şeklinin, açıklığının giyeni nasıl güzel gösterebileceğini biliyorum. Bu yüzden benim spor giyim ürünlerim bile giyeni güzel gösteriyor.
- Fiyatlandırma yeni markalarınızda nasıl?
- Bir sweatshirt'ü Dior'dan almak istediğinizde bir servet ödüyorsunuz. Günah! Aynı kalitede bir ürünü benim markamdan aldığınızda en pahalı parçayı 200 liraya alabiliyorsunuz. H markamda ise daha detaylı ürünler olduğu için fiyatların tavanı 2 bin lira.
- İki markanın gidişatı nasıl?
- İnsanların ilgisi yoğun, ben de parayı ilk hedefim yapmadığım için az adette üretiyorum. Şimdiden bekleme listesi kullanmaya başladık. Övünmek için söylemiyorum ama bu markalarda yaptığım baskılara ve çizimlere bakıyorum, bir de dünya markalarının yaptıklarına bakıyorum. Benim el emeği göz nuru çizimlerimin çok değerli olduğunu görüyorum.
RAHAT VE ŞIK KAVRAMLARI BİRLEŞİYOR
- 2014'te global pazarda kim yıldızlaşacak, kim ortadan kaybolacak?
- Christopher Kane, JW Anderson ve Versus'un başına geçen Anthony Vaccarello yıldızlaşacak. Prada bence kendi başına bir endüstri. Tüm global markalar arasında kendini herkesten ayırabilen tek marka. Ve tabii Phoebe Philo her zaman olduğu gibi tüm trendleri domine edecek. Çünkü hep bir sürprizi var.
- Yeni sezonu yönlendirecek anahtar kelimeler neler?
- Yeni dönemde rahat ve şık kavramları karışacak. Bir de kıyafetlerin eğlenceli ve basit olmaları önemli olacak. Markaların ve tasarımcıların bir coğrafyadan etkilenmeleri yine çok görülecek. Pop art, lüks grafiti ve metalik etkiler göreceğiz. Brokarlar ve geçmişe ait oturaklı bir moda da etkili olacak.