KUSURSUZLAR ****
Sinemamız, erkek kardeşler arasındaki ilişkiyi anlatma konusunda istikrarlı ama aynı şeyi kız kardeşler için söylemek zor. Ya 'canım kardeşim' şablonuna uygun olarak yan hikayelere meze edilir ya da aynı erkeğe âşık kız kardeşler klişesine uygun melodramlara konu edilir kız kardeş ilişkileri. Lakin kardeşler arasındaki o gergin, tuhaf ilişkiyi anlatmaya pek kimse soyunmaz. Ramin Matin'in Altın Portakallı
Kusursuzlar filmi işte buna soyunuyor. Öncelikle de bu yanıyla ilgiyi hak ediyor.
KADINLARI SARAN GÖRÜNMEZ ÇEMBER
Ama
Kusursuzlar'ı sadece kız kardeşler filmi olarak görmek eksik bir bakış olur. Sinemamızdaki eli yüzü düzgün kadın filmlerinden biri
Kusursuzlar. Bunda senarist Emine Yıldırım'ın payı büyük... İki kardeş arasındaki ilişkiyi anlatırken kadın dünyasının kapılarını sonuna kadar açıyor. Erkek egemen bir dünyanın gizli ve açık baskı unsurlarının kadınların hayatını nasıl sarıp sarmaladığını da gösteriyor. Çünkü iki kız kardeşin ilişkisi görünmez bir çember içinde yaşanıyor. Biz de kız kardeşlerin o çemberin içindeki 'sırlarla' dolu ilişkisini izlerken, aslında kadının ne kadar tehlikeli bir dünyada, (görünürde kardeşler bir sahil beldesinde huzurlu bir tatil yapıyor), yaşamak zorunda olduğunu anlıyoruz. Film boyunca da o çemberin kadının ruhsal dengesini nasıl bozduğunu görüyoruz... İlk filmi
Canavar Sofrası'nda farklı bir yönetmenlik tarzı olduğunu gösteren Ramin Matin, olgun ve stilize bir yönetmenlikle, senaryonun 'kadın gözüne' halel getirmeden filmi kotarıyor. Seyirciyi filmin sürpriz finaline adım adım hazırlıyor, burada psikolojik gerilim unsurlarını yerinde kullandığını ve kimi sahnelerde çok başarılı atmosfer kurduğunu söylemeliyiz. Matin'in bir değer başarısı da oyuncu yönetimi. Kardeşleri oynayan Esra Bezen Bilgin ve İpek Türktan Kaynak unutulması zor bir performans sergiliyor. Karşılıklı sahnelerinde ise mükemmele yakın bir kimya uyumu söz konusu... 2014'ün ilk günlerinde vizyona giren
Kusursuzlar, Türkiye sineması adına yeni yıla şık bir başlangıç yapmamızı sağlıyor. Kaçırmayın deriz...
VASAT BİR YENİDEN ÇEVRİM
OLDBOY ***
Park Chan Wook'un
İhtiyar Delikanlı/ Oldboy filmi 2000'li yılların en iyi yapımlarından biridir. İntikam üzerine yapılmış en iyi filmlerden biri olmanın ötesinde, Wook'un sinematik zekasının da ne kadar derin olduğunu anlamazı sağlar. Senaryosu, anlattığı hikayenin sertliği, ahlaksal olarak aldığı cesur tavır ve filmin finalinde yaşattığı şok
İhtiyar Delikanlı'yı unutulmaz yapar. Lakin böylesi kült bir filmi yeniden çekmek ne kadar doğru bir karar, tartışılır. Kamera arkasında Spike Lee gibi sevdiğimiz bir yönetmen olsa bile... Spike Lee, orijinal filmin hikayesini, çok az değiştirerek yeniden önümüze koyuyor filmi. Böylece Wook'un filmini izleyenler için, olay örgüsü bilindiğinden, Lee'nin
Oldboy'u pek heyecanlı ve sürprizli gelmiyor. Ne olacağını bilerek izliyorsunuz. Lee'nin Wook'un sinemasal yeteneğini aşacak bir performans gösterememesi de bu heyecansızlığın üzerine gelince
Oldboy vasat bir yeniden çevrim olarak kalıyor.