Paris haute couture haftasının bir dönem yaşadığı şaşalı şovlar şekil değiştiriyor. Defilelerin yapıldığı alanlar yine etkileyici, koleksiyonlar yine yaratıcılığın sınırlarını zorlar nitelikte. Fakat uzunca bir zamandır süregelen 'Az çoktur' fikrinden yola çıkan, zamanın ve değişen müşteri profilinin ihtiyaçlarına cevap veren koleksiyonlarla dev moda evleri ve efsane tasarımcılar artık daha ulaşılabilir, daha anlaşılır. 'Ulaşılabilir' kelimesinin maddi karşılığını aramak konu haute couture olunca yanlış olur. Paris'te yaşanan ulaşılabilirliğin başka bir tanımı var: Couture evleri de artık giyilebilir, hergüne kullanılabilir koleksiyonlarla izleyicilerin karşısına çıkıyorlar. Mesela Giambatista Valli. Tasarımcı podyuma çıkarttığı hafif dağınık görüntülü modelleri anlatırken 'Geceden kalma kadınların sabahında üzerlerine geçirdiği couture kıyafetler' tanımını kullanıyor. Moda haftasının en ağır topu Chanel'in kreatif tasarımcısı Karl Lagerfeld ise dizlikli, spor ayakkabılı couture bir koleksiyonla bu işin kurallarının değiştiğini gösteriyor. Christian Dior'un başındaki Raf Simmons ise Chanel'e benzer kesik üstler, üzerinde ikonlar bulunan üst gruplar ve sokaktan ilham alan mini kloş eteklerle 'Couture herkes için' mesajı veriyor.
Klasik sonsuza kadar
Bazı tasarımcılar var ki zaman, mekan, eğilimler ne olursa olsun onlar kendi çizgilerinde yürüyor. Yukarıda örnekler mevcut. Bu alanda yıldızlaşan bir isim var; Ulyana Sergeenko. Moda dünyasının Rus grubuna mensup bu süper zengin kadının koleksiyonlarını takip etmeye devam.