Türkiye'nin en büyük borsasındayız. Ama bu borsa başka borsa. Çünkü güller, nergisler, sümbüller, karanfillerle birlikte 300 tür çiçek burada alıcılarıyla buluşuyor. Nereden mi söz ediyoruz? Ortadoğu ve Balkanlar'ın en büyük çiçek mezatının yapıldığı İstanbul Kemerburgaz'daki çiçek borsasından... 'Büyük Mezat' diye tabir edilen çiçek borsasında sizi çiçek kokuları karşılıyor. Sabahın erken saatleri olmasına rağmen çiçek alıcıları da tribünde yerini alıyor. Kimi veznede numara alıyor, kimi kantinde istediği çiçeğin gelmesini bekliyor, kimi de banttan geçen çiçeklere alıcı gözüyle bakıyor.
TÜRKİYE'NİN HER YERİNDEN ÇİÇEK GELİYOR
Biz de işin arka planını merak ediyoruz ve direk depoya gidiyoruz. Türkiye'nin dört bir yanından getirilen çiçekler, farklı renkteki kolilerden çıkartılıp hızlıca banta demet şeklinde yerleştiriliyor. Kolilerin renginden hangi bölgeden geldiği anlaşılıyor; yeşiller İzmir'den, sarılar Yalova'dan, maviler ise Antalya'nın çiçekleri... Çiçek alıcılarıysa farklı bir telaş yaşıyor. En iyi ve en uygun çiçeği alabilmek için adeta birbirleriyle yarışıyorlar. Tribünde "Butona ben bastım", "Hayır, önce ben bastım", "Bırak da biz satın alalım" şeklinde esprili atışmalar duyuluyor. Çiçekçiler arasındaki atışma ve gülüşmeler sürerken banttan demet demet çiçekler geçiyor, onları seyredenlerin elleri de hep tetikte duruyor. Gözlerine kestirdikleri çiçekler için butona tekrar tekrar basmaya hevesliler. Butona bastıkça çiçeğin fiyatı artıyor. En son kim butona basıyorsa, çiçek de onda kalıyor. Sonra aldığı fişle gidiyor vezneye, ödemesini yapıyor ve 'göz' diye tabir edilen yerden alıyor çiçeklerini, götürüyor otomobiline... Akşam saatlerine kadar da bu döngü böyle sürüp gidiyor. Çiçek borsasında hem dükkan sahipleri hem çiçek satan seyyarlar hem de başkaları için çiçek alanlar var. Seyyar satıcıların çoğu Romanlar'dan oluşuyor. Romanlar, Kuştepe Mahallesi'nden ama Gültepe'den de gelenler var. Almak istedikleri çiçekleri bekliyorlar. Çünkü 'dükkancılar' diye tabir ettikleri çiçekçilerin borsada fiyatları artırmasından yakınıyorlar.
REKABET ÇOK KEYİFLİ
Kimi ara ara dükkancılara "Aman abiler, gidip bir çay için de, biz de ekmek paramızı çıkarabilelim" diye takılıyor. Dükkancılar da öyle sessiz durmuyor. Bu mezatta ahbaplık o kadar ilerlemiş ki dükkancılar Romanca bile öğrenmişler, birkaç Romanca kelimeyle cevap yetiştiriyorlar. Rekabet var ama bu tatlı bir rekabet. Kahkahalar hiç kesilmiyor. Çaycı da çay servisini eksik etmiyor. Son 10 yıldır mezat salonlarında büyük bir değişim gözleniyor. Flora Çiçekçilik Üretim ve Pazarlama Kooperatifi Başkanı Muammer Yazıcı bu değişimi şöyle anlatıyor: "Yenileştirme için 15 milyon dolar harcandı. Şu an 17 mezat şubesi dijital ortamda takip ediliyor. 5 bin 200 üyemiz var. Eskiden bir elin parmakları kadar çiçek üretiliyordu. Artık Türkiye'de çok çiçek üretiliyor. Bir yılda üretilen çiçek sayısı 1 milyon koli. Bu 400 milyon dal çiçek demek. Lilyum, frezya ve papatyaya rağbet arttı. Karanfil ise eski rağbetini kaybetti."
Mezat bizim için sosyalleşme alanı
Romanlar mezatın neşesi... Dükkan sahiplerini gösterip "Cenk ağabeye gidin" diye ısrar ediyorlar. Bizde yanına gidiyoruz. Gülüşmeler eşliğinde mezatın sosyalleşme alanına döndüğünden bahsediyor Cenk Eraslan: "Biz Romanlar'la kardeş gibiyiz. 'Hadi dükkancı çekil' diyorlar. Ben de bazen 'Hadi almıyorum, siz alın!' diyorum. Gün aşırı gelirim. Saat 09.00'dan 14.00'e kadar burada oluruz. Mezat tam bir sosyalleşme alanı oldu. Biraz kafa dağıtmak için geldiğimiz bile oluyor." Mezatın en neşelilerinden olan Yalçın Dalkıran da Kuştepe Mahallesi'nden. Dalkıran en çok kokulu çiçeklerin satıldığını anlatıyor: "Gül, sümbül, şebboy, nergis gibi kokulu çiçekler çok gider. Tezgahlarda ya da dükkanlarda her çiçek olur. Ama biz sokakta araç sahiplerine sattığımız için elimizde çok çiçek bulundurmayız. Ama ana çiçeğimiz elbette gül."
Nesilden nesile çiçekçilik sürüyor
Borsaya gelen çiçekçiler arasında 40 yıldır bu işi yapan da var, üç nesildir yapan da. Gökhan Turunç'un ailesi, üç nesildir seyyar çiçekçilik yapanlardan... Turunç sokakta satacağı güllerini itinayla otomobiline taşıyor. Ona da dükkancılarla seyyarcıların arasının nasıl olduğunu soruyoruz, şöyle yanıtlıyor: "Burada ahbap olduk artık. Dükkancılardan Cenk ağabeye takılırım 'Ucuz mala dokunma! Git başka malları al' derim. O da bana 'Asan değil, basan alır' diye takılır. Sonuçta dükkanın hakkı ayrıdır, seyyarın hakkı ayrı. Ama çoğu dükkancı bizim için fiyat artırmaz." Nuray Ayvacıoğlu 40 yıllık çiçekçi. Önünden geçen çiçeklere dikkatle bakıp "Bak şu iyi, şu geçen çiçek ise biraz daha kötü" diye uzmanlığını gösteriyor. Eski mezatlardan söz açılınca "Parmak işaretiyle satıyorlardı eskiden. Bant, düğme yoktu. 20 yıl önce çileliydi, şimdi çok rahat" diyor. Eskiden Aksaray'da çok çiçek satarmış, ama değişmeyen bir kaideyi de ekliyor: "Zenginler bize düşmez. Onlar dükkanlardan alır!"