Kadir
İnanır'ın başrolde oynadığı
Kurban filmini hatırlayın. İnanır yeraltı dünyasının vicdanlı kabadayılarından Şahin Kara'yı canlandırır. Hapisten yeni çıkmıştır, yeraltı dünyasını dize getiren katıksız bir kanun adamı olan kardeşi Bekir Kara'yla bir bayram sabahı bir araya gelirler. Önce camiye gider namazlarını kılarlar. Sonra analarının (rahmetli Şükriye Atav'ı da analım) elini öpmeye giderler. Şahin Kara "Bayramlar da olmasa bir araya gelemeyeceğiz" der. Bu cümlenin kaç bayram günü kaç kişi tarafından söylendiğini varın siz düşünün? Çünkü bayramların eş, dost, akraba, insanları bir araya getiren bir yönü vardır. Koyu sohbet, muhabbet, özlem giderme... Kaç kapı yapılır unutulur. İçilen kahvelerin sayısı gibi... Ama bir başka yönü daha var bayramların. Yeşilçam'a doyulan günlerdir aynı zamanda.
SENİ HİÇ SEVMEDİM SÜT OĞLAN
Malum TV kanalları ellerindeki birçok Yeşilçam filmini yayınlar durur bayramlarda. Özel program yapmak yerine daha az masraflı olduğu için belki de böyle bir yöntem geliştirmişlerdir. Ama bu yöntem sayesinde de kolektif hafızamızda yeri olan, izlemeye doyamadığımız filmlerle yeniden buluşuruz. İşin aslı 90'lardan beri bu böyledir. Yani artık bir gelenektir bayramda Yeşilçam filmi izlemek. Hani biraz abartılı olacak ama neredeyse evlerdeki kolonya ve şeker gibi bayramların vazgeçilmezidir bu filmler. Ya da şöyle söyleyelim bayram kahvelerinin yanında ikram edilen lokum gibi tatlı bir iz bırakır içimizde. Bayram günlerinin vazgeçilmezi
Hababam Sınıfı serisidir. Kel Mahmut'lu, İnek Şaban'lı, Damat Ferit'li, Güdük Necmi'li, Badi Ekrem'li ve Hafize Ana'lı bu filmler iyimserlik verir insana. "Seni hiç sevmedim Süt oğlan" repliğiyle aklımıza kazınan
Süt Kardeşler, Vecihi'li
Gülen Gözler, turşucu Kazım Efendi ile Saadet Hanım'ın inatçılığı üzerinden ilerleyen
Neşeli Günler, Münir Özkul'un Yaşar Usta olarak kibirli işadamına posta koyduğu
Bizim Aile, aile saadetini öne çıkaran, bir arada olmanın, insanlar arasındaki dayanışmanın önemine vurgu yapan filmlerdir. Bayramların anlam ve önemine de denk düşerler.
TOSUN PAŞA'NIN YERİ AYRI
Şener Şen'li ve İlyas Salman'lı
Çiçek Abbas ya da Türkan Şoray'ın devleştiği
Sultan, 'Zeki-Metin filmi'
Petrol Kralları yoksul insanların mutluluk arayışına masumiyet penceresinden bakar. Konu komşunun ne denli önemli olduğunu bir kez daha hatırlatır bize.
Mavi Boncuk'taki saflık karşısında içimiz bir ferahlar. "Bir zamanlar böyle insanlar vardı, şimdi de bir yerlerde vardır elbet" diye teselliye yatarız.
Köyden İndim Şehire'deki Himmet Ağa altınları sayarken iki de bir lafını kesen kardeşlerine kızarız, dört kardeşin beceriksizliğe "Bu kadar da olmaz" deriz ama hallerine de kikir kikir güleriz... Bayram günlerinin en duygusal filmlerinden biri ise
Canım Kardeşim'dir. Ertem Eğilmez harikası bu filmin hikayesi ve o insanı derinden etkileyen müziği karşısında kim kayıtsız kalabilir ki? Ölecek kardeşlerinin son isteğini yerine getirmeye çalışan gariban ağabeylerinin yaşadığı çıkışsızlık karşısında gözlerimiz elbet yaşarır. Bazen Cüneyt Arkın'ın dünyayı dize getirdiği tarihsel fantazyalara denk geliriz. Bazen de Sadri Alışık'lı Turist Ömer'e. Ki makbulu uzay macerası olandır. Lakin bayram günlerinde
Toşun Paşa'nın yeri ayrıdır. Rüya gibi kadrodan katıksız bir komedidir bu film. Film başlayınca muhabbet kesilir. Evde kim varsa ekrana gözünü diker. Söz artık Tellioğulları ile Seferoğulları arasında gidip gelir. O kurnadan bu kurnaya çirkef sıçrarken, Lütfü ile Şaban arasındaki muhabbetten kendimizi alamayız... Çoğu 70'lerde ve 80'lerde çekilen bu filmler aradan geçen yıllara rağmen eskimiyor. Dedeler, anneanneler, babalar, anneler bu filmlerin çoğunu sinemada izledi. Yaşı 30 ve 40'larında olanlarsa video sayesinde bu filmleri biliyor. Ama işin aslı 90 sonrası kuşak, bu filmlere ve Yeşilçam'ın naifliğine ve masal anlatısına TV sayesinde aşina. O zaman Yeşilçam'ın en yoğun olarak karşımıza çıktığı bayram günlerinde kendinize bir film seçin ve ailecek izleyin!
SİNEMA DÜNYASINDAN...
FATİH AKIN DA SİVAS DA VENEDİK'TE Bu yılki Venedik Film Festivali'nden güzel haberler var. Öncelikle ana yarışma... Yozgat'ın Yerköy ilçesinde çekilen Kaan Müjdeci'nin ilk fimi
Sivas, Venedik Film Festivali'de Altın Aslan için yarışacak.
Sivas'ın rakipleri arasında Fatih Akın da var. Akın'ın, Cannes'dan geri çektiği ve çeşitli spekülasyonlara neden olan
The Cut filmi de Venedik'te çünkü. Festivalde sinemamızın kurucu yönetmenlerinden Lütfi Akad'ın göç üçlemesinin ilk filmi
Gelin de gösterilecek.
Hudutların Kanunu yıllar sonra Cannes'da gösterilmişti, şimdi de
Gelin Venedik'te. Acaba uluslararası sinema dünyasının Akad'ı aktif sinemacılığı sırasında keşfedememesine mi üzülmeli yoksa yıllar sonra keşfetmesine mi sevinmeli?
İLYAS SALMAN'IN MUHTEŞEM DÖNÜŞÜ Sinemamızın komedi mitlerinden biridir İlyas Salman.
Lal Gece ile yeniden sinemaya dönmüştü. Şimdilerde Erden Kıral'ın
Gece filminde oynuyor. Sessiz sedasız Gürcü yönetmen Giorgi Ovashvili'yle çektiği Tamer Levent ile birlikte oynadığı
Mısır Tarlası ise Karlovy Vary Film Festivali'nde Kristal Küre ödülü aldı. Salman'ın bu dönüşü muhteşem değil mi?
HANEKE ANLATIYOR OKUYALIM! Haneke Haneke'yi Anlatıyor. Michel Cieutat ile Philippe Rouyer'in yazdığı kitabın adı gayet açıklayıcı. Everest Yayınları'ndan çıkan kitap aslında bir nehir söyleşi. Usta, sinemasıyla ilgili her şeyi anlatıyor. İşin aslı kitap, sinema meraklılarının kütüphanesinde bulunmayı da hak ediyor. Malum Haneke'yi seven çoktur Türkiye'de...