Bu
dünyadan göçüp giden sevdiklerimizi anmak... Bayram sabahlarının en hüzünlü anıdır. Kimi kabristana gider elinde çiçek. Toprağı eşeler, o çiçeği diker, sevdiğinin mezarını sular, duasını eder. Kimi uzaktan yad eder sevdiğini... Ama illaki bir yumru gelir oturuverir insanın boğazına. Hatıralar döner insanın aklında. İşte o yumru, sevdiğinizle yaşadığınız güzel paylaşımları hatırlayarak atılır boğazdan... Tuncel Kurtiz'in, sevenleri için Tuncel Baba'nın bizi bırakıp gitmesinin üzerinden bir yıl geçmiş. Bayrama denk gelmedi ama geçen hafta onu yad etmek için yanındaydık. Çiçeklerle bezeli mezarının başında yeni dikilmiş nar ağacı büyüyordu, sevenlerinin gelip yazılar yazdığı not defteri, kaptan şapkası baş ucundaydı. O da Kaz Dağları'nın eteklerindeki Çamlıbel Köyü'nün mezarlığında yatıyordu sere serpe. Onun, hayatına dokunduğu her cenahtan insan vardı. Çamlıbel Köyü sakinleri, Edremitliler, gazeteciler, oyuncu arkadaşları Halit Ergenç, Kenan İmirzalıoğlu, Cansu Dere, Sarp Akkaya, Selma Ergeç, Okan Yalabık... 20 yıllık dostu Güven Kıraç. Menajeri ve dostu Ayşe Barım. Uzun yıllar yol arkadaşlığı yaptığı Gezici Festival'den Ahmet Boyacıoğlu ve Başak Emre... Çocukları ve elbet hayat arkadaşı Menend.
AKIL TUTULMASI
Tuncel Baba, rahat uyuyor. Lokma dağıtılırken onlarca insanın konuştuğu konu onun yokluğunun yarattığı eksiklik... Meğer hayatına dokunduğu insanları nasıl da zenginleştirmiş! Ama mezarıyla ilgili tartışmalar da konuşuluyordu. Ölünün ardından kötü konuşmak meşrebimizde yok. Ama nedense Tuncel Baba'nın arkasından tam da ölümünün seneyi devriyesi yaklaşırken bir tartışma başlatıldı. Neymiş mezarı kayboluyormuş, neymiş anıt mezar dikilmeliymiş. MHP Milletvekili Özcan Yeniçeri soru önergesi bile verdi konuyla ilgili. Yaşanan akıl tutulması olsa gerek! Bu akıl tutulmasına Tuncel Baba'nın yakın dostlarından Kenan İmirzalıoğlu tepkili: "Tuncel Kurtiz'i ne kadar tanıyorlar da, onun nasıl bir mezarla mutlu olabileceğini tahmin edebiliyorlar? Bunu hiç kendilerine sordular mı acaba? O sadeliği seven bir adamdı. O yüzden bu köyde, Kaz Dağları'nın eteğinde. Tuncel Abi sağ olsaydı, lafı edilen anıt mezarı görseydi 'Ya bu ne çirkin, yakışıksız olmuş, köy mezarlığında böyle şey mi olur?' derdi. Kimsenin işgüzarlık yapmasına gerek yok. Onu sevenler onunla ilgili en iyi şeyi düşünüyorlar" diyerek tepkisini gösteriyor. Bir başka dostu Halit Ergenç ise "Bugün gittik mezarına bakımsız mıydı? Zaten bir kişi de bakmıyor. Bir sürü insan bakıyor. Sürekli taze çiçek var. Sulanıyor mezar. Bence ailenin özeline karışmamak gerek. Tuncel Abi'nin karakterini senelerce onunla yaşamış eşi Menend çok iyi biliyor. Ne arzu ettiğini, nerede nasıl bulunmak istediğini. Bunlar belki zamanında konuşulmuş. Bu noktaya dokunulmasın lütfen. Eğer mezarın böyle kalması isteniyorsa böyle kalmalı. Ve bence de böyle çok güzel" diyor. Onun eksikliğini en çok hisseden hayat arkadaşı ve eşi Menend Abla. Zor geçmiş bir yıl. "İlk başta büyük bir şok, hissedemiyorsun, kavrayamıyorsun. Belli bir zaman geçtikten sonra çok özlemeye başlıyorsun" diyor. Mezar tartışması da rahatsız etmiş onu. "Bu kadar eser bırakmış birisi bu eserlerle yaşamayacak da oraya konulacak bir mezar taşıyla, anıt mezarla mı yaşayacak" diye haklı olarak soruyor. Söylenen bir sözdür arılar giderse hayat da biter denir. Dikkat ettim Tuncel Baba'nın mezarındaki çiçeklere bol bol arı konuyordu.
Eşkıya filminde Baran, ölürken Cumali'ye ne diyordu "Çiçeğin özüne bir arı konacak. Belki o arı ben olacağım." Arı varsa hayat vardır. Mesele işte o özü görebilen arı olabilmek!
İMİRZALIOĞLU KALK, DAĞA YÜRÜYÜŞE ÇIKACAĞIZ!
Kenan İmirzalıoğlu Halit Ergenç'in yanı sıra Selma Ergeç, Sarp Akkaya ya da Güven Kıvanç, kimle konuşsak hep Tuncel Baba'nın ruhunun genç kalışından bahsediyor. İmirzalıoğlu "Çok derin bir ilişkimiz vardı. Onu kaybettiğimde genç bir arkadaşımı kaybetmiş gibi hissettim. Çünkü ruhu bizden daha gençti" diyor ve bir anısını anlatıyor: "Bir gün sabaha kadar sohbet ettik. Sonra sabah 07.00'de gelip kapıya dayandı. 'İmirzalıoğlu kalk. Dağa yürüyüşe çıkacağız" diyor. Kapıda usta bir oyuncu varken, sen 'Dur abi biraz daha yatayım' diyemiyorsun. Kalktım başladık yürümeye, vurduk kendimizi dağlara... Birkaç kilometre sonra ben tıkanmaya başladım. Tuncel Abi keçi gibi gidiyor. 2005'ten bahsediyorum. Benim gerçek anlamda kendime bakmalıyım, sporumu eksik etmemeliyim hayatımdan demem Tuncel Abi'yle başladı."
MÜZİKSİZ VALS
Selma Ergeç "Sanki hiç ayrılmamışız gibi geliyor. Sürekli dilimde" diyor ve anlatıyor Tuncel Baba'yı: "İnsanın hayatını zenginleştiren insanlar vardır. Tuncel Abi de onlardan biriydi. Onun yaptığı enginar bile farklıydı. Hayatımda öyle bir enginar yememiştim ne ondan önce ne de ondan sonra. Dünyayı daha iyi bir yer haline getirmesini bilen bir insandı. Bir gün otelde moralimin bozuk olduğunu gördü. 'Gel seninle dans edelim' dedi ve lobide müziksiz vals yapmaya başladık. O an bu jest çok iyi gelmişti bana."
KAHKAHALARI GÖZÜMÜN ÖNÜNDE
90'larda tanışmışlar Güven Kıraç'la Tuncel Baba. Onun için de özel bir insan:"Zaman zaman gülüşleri, kahkahaları gözümün önüne geliyor. Böyle insanlara her zaman ihtiyacı olur insanın. Boşluğu kolay kolay dolmaz. Girdiği yeri aydınlatan, enerji veren biriydi. Öyle bir ruhtu işte. Geçen sene onu defnettikten sonra 1 Ekim'de bir şiir yazdım ona. Üçdört gün içinde bana o şiiri yazdırdı. Şiirde 'senden sonra yazılmış bütün şiirleri sen gene okuyacaksın' dedim. O kadar şiirle özdeşleşmiş bir adamdı çünkü."