Mevsim
değişikliklerinin cilde etkilerini artık hepimiz biliyoruz. Yazın sıcak günleri geride kaldı. Meteorolojik açıdan, belki de yılın en istikrarsız mevsimindeyiz. Sürekli yaşanan ısı iniş ve çıkışları, rüzgar, yağmur ve rutubet artışı vücudumuz gibi, cildimizin de doğal savunma mekanizmasını ciddi sıkıntıya düşürüyor. Soğuk ve neme, bir de hava kirliliğinin eklenmesi, özellikle sorunlu ciltlerde, yer yer kızarıklıklara, kuruluğa, bazen de, yağ üretiminde artışa neden oluyor. Bunun en önemli sorumlusu, cildin doğal savunmasını sağlamak için salgıladığı 'sebum' adı verilen yağ tabakasıyla karışan, kirli havanın zehirli partikülleri. Bu nedenle, sonbaharda cilt hijyeninin önemi bir kat daha artıyor. Ancak cilt temizliğinin doğru ürünlerle, bilinçli bir şekilde yapılması gerekiyor. Gereğinden fazla temizlik yapıldığında, dış etkenlere karşı korumasız kalacak şekilde cilt, koruyucu yağ tabakasını yitiriyor. Aksine, temizlik çok yüzeysel yapıldığındaysa, bu tabaka yukarda sözünü ettiğimiz irritasyonlara sebep olan çok sayıda bakteri için uygun bir ortam oluşturuyor. Cildi korumak yüzü yıkamakla başlıyor. Doğru temizleyici seçimi önemli. Cilt tipinize uygun bir tonik kullanmak ve cildin nem ihtiyacını karşılayacak tipte doğru bir nemlendirici tercih etmek şart. Bu konuda bir cilt hastalıkları uzmanına danışmanızın en doğrusu olacağını belirtmeliyim. Gelişi güzel kullanılan ürünlerin, cildinize faydadan çok zararı olacağını unutmayın. Yazdan sonra, sonbahar bakımları için bu alanda çalışan kliniklere başvuranlara, öncelikle medikal cilt bakımları öneriliyor. Sonrasında, cildin yaz boyunca kaybettiği nemi yerine koymaya çalışmak anlamında, su tutucu özellikleriyle bilinen, 'hyalüronik asit, mannitol ve gliserin' içeren mikroenjeksiyonlar uygun bir seçenek oluşturuyor. Bunlar haftada bir olmak üzere, ortalama altı seans halinde planlanıyor. Yüz, boyun, dekolte ve el üstlerine yapılan bir dizi mikro enjeksiyon, özellikle protein ve mineral açısından zengin solüsyonlar içeriyor. Bu da, cildin kendi kendini tamir sürecine ciddi katkıda bulunuyor.
SİZDEN GELENLER
39 yaşındayım. Yoğun bir koltukaltı terlemesi sorunum var. Kıyafetlerimden belli oluyor. Botoksun faydası olacağı söyleniyor. Doğru mudur? Mehmet İ./İstanbul
Sosyal açıdan ciddi sıkıntı oluşturan bu sorun için, botoks uygulamaları, geçici de olsa, önemli bir tedavi seçeneği oluşturuyor. Tek seansta, koltuk altına yapılan mikroenjeksiyonlar şeklinde gerçekleştirilen, hemen hemen hiç acısız denebilecek kadar basit bir uygulamayla, şiddetine göre, terlemenin, dört altı ay arasında, ortadan kaldırılması mümkün oluyor. Burada botoksun etkisi, sinir uçları ile, ter bezleri arasındaki iletinin kesilmesi şeklinde gerçekleşiyor. Herhangi bir yan etkisi bulunmuyor. Özellikle, 'Terlemenin kesilmesi başka yerde terleme artışına yol açar mı?' veya 'Sağlığıma bir sakıncası olur mu' gibi sorular geliyor. Bütün vücudun terleme alanı olduğu düşünülecek olursa, bu kadar küçük bir alanda terlemenin kesilmesinin herhangi bir sorun oluşturmayacağını söyleyebiliriz.
22 yaşındayım. Yüzüm aşırı yağlanıyor. Cildimi temizlemek için evde nasıl bakım yapabilirim? Selda R. /İstanbul
Kil maskelerini, yirmi dakika süreyle uygulayıp yıkadığınızda, hem cildi derinlemesine temizlemiş, hem de temiz, pürüzsüz ve gergin bir cilt elde etmiş olursunuz. Bununla birlikte, cilt tipine göre, evde yapılabilecek başka pratik uygulamalar da bulunuyor. Örneğin, buhar banyoları... Bir litre suyu kaynattıktan sonra, çadır oluşturacak şekilde başa örtülen havluyla, 20-25 dakika süreyle yüzün buhara tutulması da, cildi temizliyor ve rahatlatıyor. Yağlı cilde sahip olanların kaynayan suya beş-altı adet nane yaprağı ve soyulmuş limon kabuğu, kuru ciltlilerin birkaç papatya çayı poşeti, karma cilde sahip olanların ise, bir kaşık lavanta eklemelerinin ciltlerine nefes aldıracağını söylemek mümkün.