"Çok kaliteli bir zeytinyağını tattığınızda damağınızda enginar, taze badem, ıhlamur çiçeği, narenciye, okaliptüs, yabani çiçekler, böğürtlen, ahududu, yabanmersini aromalarını algılarsınız" diyor sızma zeytinyağının özelliklerini sıralayan bilimsel bir yazı. Eğer siz de benim gibi iyi zeytinyağına gönül verenlerdenseniz, bu tanımı okuduğunuzda siz de benim gibi "Ah, nerede o yağ!" diye iç çekiyor olmalısınız. Gerçekten de tüketici için zeytinyağı bilinmeyenlerle dolu bir kapalı kutu. Çok şey vaat eden bir markanın şık bir şişe içindeki bol sıfırlı fiyat etiketli zeytinyağını alıp tattığınızda, bırakın yukarıda sözü edilen güzel aromaları, makine yağına özgü metalik tatlar ve küf, toprak kokularıyla karşılaşıp üründen nefret etmeniz de mümkün. İyi zeytinyağı üretenin de işi zor. Yağının kalitesini nasıl kanıtlayacak? Ne yapmalı da reklam kampanyalarıyla, şık şişelerde pazara sürülen kalitesiz zeytinyağları ile rekabet edebilsin. Yakın zamana dek markasız, ambalajsız, dökme olarak İspanyol, İtalyan firmalarına satılmak Türk zeytinyağının kaderiydi. Zeytinyağının kökeni bu topraklardı ama katma değerden payı başkaları alıyordu; biz onu hâlâ en ucuz fiyattan iş bilir yabancı tüccarlara yediriyorduk. İki hafta önce katıldığım 10. kez düzenlenen Ayvalık Zeytin Hasat Günleri'nde gördüğüm son yenilikler beni gelecek için umutlandırdı. "Önce ürün vardı, sonra insanoğlu kaliteyi keşfetti; kaliteli ürünlerde bir kalite işareti bulunmadığını ise çok sonra fark etti", özdeyişi Ayvalık'a çok uyuyordu. İspanyol sızma zeytinyağı üreticileri ise eksikliği çok daha önce fark etmiş, en iyi zeytinyağını üretenler bir araya gelip 'QvExtra' adlı bir örgüt kurmuştu. Bu kısaltma sızma zeytinyağının karşılığı. Bugün sıkı kalite kriterlerine uygun yağ üretenler bu örgütte yer alıyor ve ürünlerinde özel bir logo bulunuyor. Şimdi bu kuruluşun yöneticileri Ayvalık'ın kendi kalitelerinde zeytinyağı ürettiğini görüp, Ayvalık Coğrafi İşareti taşıyan zeytinyağlarının üreticilerini birliğe davet etti; Hasat Günleri kapsamında imzalar atıldı.
AYVALIK'IN BAŞARISI ÖRNEK OLSUN
Bir başka anlaşma da Akdeniz Zeytinci Şehirleri Birliği ile yapıldı. Kuruluş amacı zeytin mirasının ve zeytinyağının tanıtılması ve özellikle gelişimine katkı sağlamak olan bu birlikte şimdi 13. ülke olarak Türkiye de var. Edremit, Gemlik, Burhaniye ve Didim'in ardından Ayvalık da oluşuma katıldı. Kalite örgütlerinin Ayvalık'ı keşfetmeleri rastlantı değil. Dönemin Ticaret Odası Başkanı, şimdiki Belediye Başkanı Rahmi Gencer başta olmak üzere zeytin ve zeytinyağına gönül vermiş Ayvalıklı üreticilerin yoğun çabaları sonucu, kaliteli ürünlerin en önemli belgesi olan Coğrafi İşaret Tescil Belgesi'ni, Ayvalık zeytinyağı 2007 yılında aldı; bölge halkı ve üreticileri onu sahiplendiler. TBMM'de yıllardır Genel Kurul'a sunulmayı bekleyen AB kriterlerine uygun bir coğrafi işaret sistemi hâlâ kabul edilmediği, mevcut belge de kaliteli ürünleri yeteri kadar koruyamadığı için, Ayvalık Ticaret Odası 2009 yılında kendi kalite kontrol programlarını uygulamaya başladı. Önce zeytinyağı tadım uzmanları yetiştirmek üzere Ulusal Zeytin ve Zeytinyağı Konseyi ile işbirliğine girildi. İlk etapta 50 kişi eğitime alındı. Geçen yıl içlerinden 22'sini uluslararası akreditasyon kurumu zeytinyağı tadım uzmanı olarak tescil etti. Uluslararası konseyin dünyada kabul ettiği az sayıda ulusal tadım panelleri arasında artık Ayvalık da var. Coğrafi işarete hak kazanmış Ayvalıklı üreticilerden yağlarının programa uygunluğuna güvenenler ayrıca bir uygunluk belgesi almak için Ayvalık Ticaret Odası'na başvuruyor. Uygun bulunanlara belgenin yanı sıra ürünlerine yapıştıracakları birer halogram da veriliyor. Halogramlı Ayvalık zeytinyağlarının uluslararası yarışmalarda önemli ödüller kazanması, rakip ülkelerin de dikkatini çekti. Yıllardır Türkiye'yi ucuz, dökme zeytinyağı deposu olarak görüp sömüren burnu havada üretici ülkeler bu kez Ayvalık'ı aralarına almak için kapıyı çaldılar. Kıssadan hisse; Ayvalık'ın başarısı, bugün tarım ürünlerinde her ne pahasına üretimi artırmak için yırtınan üreticilerin kulağına küpe olmalı.