İlk resmi Kurt Cobain belgeselinin çekimine başlanması, müzik dünyasında son birkaç gündür en çok konuşulan konuydu. Gelecek sene HBO aracılığıyla yayınlanacak olan belgeselin yönetmenliğini Brett Morgen üstlendi. Belgeselin baş yapımcısı ise Kurt Cobain'in kızı Frances Bean. Belgesel için Morgen ve ekibine, ailenin ve Cobain'in kişisel arşivinin kapıları sonuna kadar açılmış. 200 saatlik yayınlanmamış müzik ve görüntü kaydı, yağlı boya tablolar, heykeller, evde yapılmış filmler ve 4 bin sayfadan fazla yazı ekibin bugüne kadar ulaştıkları. Morgen, Cobain'in hikayesini anlatırken onun ruhunu yansıtmasını planladığını söylüyor. Belgeselin ismi de belli:
Montage of Heck. Türkçeye Öylesine Montaj olarak çevirebiliriz. Peki bu isim nereden geliyor? Bu sorunun yanıtı için ilk baktığım yer livenirvana.com adlı site oldu. Sitede bu başlık altında şu bilgiler veriliyor: "Montage of Heck, Kurt Cobain'in 1988 yılında dört parçalı kayıt cihazıyla kaydettiği kolaja verdiği isim. Derlemeler, Kurt'un geniş kapsamlı ve tuhaf plak koleksiyonundan sesleri içeriyor. Ayrıca radyodan yaptığı kayıtlar, Nirvana demolarından unsurlar ve bizzat Cobain tarafından yaratılıp kaydedilen sesler de kullanılmış." Kurt Cobain'in o dönemki kız arkadaşı Tracy Marander, Nirvana'nın ilk albümü
Bleach öncesinde kaydedilen Montage of Heck hakkında bilgi sahibi olan bir diğer kaynak. Ona göre Cobain'in doğduğu kasaba Aberdeen'de yaptığı kayıtların açıklaması basit: "Bana kalırsa, bu kayıtları canı çok sıkıldığı için yaptı. Bir kez başladı ve sonra yapmaya devam etti. Bir projeydi. Ben çok seviyordum, hatta işe giderken arabada dinliyordum." İnternette kısa bir bölümünü dinleyebildiğim
Montage of Heck'i özetle gerçeküstü olarak tanımlayabilirim. TV şovlarından alınan parçalara sifon çekilirken çıkan sesler karışıyor. Beatles, Led Zeppelin, Frank Zappa şarkılarından bölümler aralara serpiştirilmiş. Tekrarlar, çığlıklar kimi zaman dayanılmaz hale gelebiliyor. Cobain'in o dönemki ruh halini özetleyen bir 36 dakika... Bakalım yönetmen Morgen, efsane müzisyenin bu karmaşık dönemini belgeselde nasıl işleyecek?
SABREDENİN ÖDÜLÜ KİASMOS
Müzikal birlikteliklerde kimyalar tutunca ortaya çıkan çalışmanın da tadına doyum olmuyor. Bakınız Kiasmos! Ülkemizde azımsanmayacak sayıda hayranı olan besteci, piyanist, şarkıcı Olafur Arnalds ile elektro pop prodüktörü Janus Rasmussen'in elektronik müzik projesi olan Kiasmos, beş yıllık bir geçmişe sahip. Proje, Arnalds ve Rasmussen'in minimalist müziğe olan ortak tutkularını keşfetmeleriyle ortaya çıkmış. Grubun adını taşıyan ilk albümü geçtiğimiz aylarda yayınlandı. Arnalds'ın İzlanda'nın başkenti Reykjavik'teki stüdyosunda kaydedilen albümde sekiz parça yer alıyor. Albümü dinlerken yalnızlık ve hüznün yanında üstü kapalı bir huzur hissediyorsunuz. İskandinav soğuğu albümün tüm dokusuna işlemiş gibi görünse de eğer sabredip tamamını dinlerseniz sonunda kendinizi karlı dağların üzerindeki bembeyaz bulutlarda gezinirken buluyorsunuz. Aynı tadı canlı performanslarında da alacağımızdan eminiz. Bu anlamda Kuzey Avrupalı müzisyenlere güvenimiz tam... İşte bu yüzden piyanoyla elektronik müziğin minimalist birleşiminin en iyi örneklerinden birini dinlemek istiyorsanız 6 Aralık'ta Salon İKSV'de buluşalım. Albüm turnesi kapsamında gerçekleşecek performans 21.45'te başlıyor.
