Türk
çağdaş sanatında bir milattır Kasım 2009 tarihi. Burhan Doğançay'ın bienal için yaptığı Mavi Senfoni isimli eseri 2.2 milyon liraya satılınca tüm dikkatler çağdaş sanata ve Doğançay'a dönmüştü. O günden sonra müzayedeler daha fazla insanın ilgisini çeker oldu. Birçok işadamı sanat yatırımlarını bir adım daha öteye götürerek galeri bile açtı. Doğançay'ın çağdaş sanata katkısı hiç kuşkusuz gözardı edilemez. 16 Ocak 2013 yılında hayata gözlerini yuman sanatçının en büyük hayali kendi adını taşıyan, tamamen kendi emeğiyle kurduğu ve yeni nesillere miras bıraktığı Burhan Doğançay Müzesi'ni yaşatmaktı. Bu amaçla kullanılabilir sanat çalışmalarına devam etti. Sergiler düzenledi ve zaman zaman müzesini yaşatabilmek için eserlerini sattı. Tüm bu uzun girişin nedeni Doğançay Müzesi'nde TEB Özel'in desteğiyle gerçekleşen Picture The World sergisi. Doğançay'ın resimlerine ilham veren ve dünyanın çeşitli yerlerinde çekilen fotoğraflar ilk kez sanatseverlerle buluşuyor. Müze müdürü Bergin Azer, Picture The World sergisi için "Burhan Doğançay'ın ilk kapsamlı fotoğraf sergisi" yorumunu yapıyor. Ayrıca sergide yer alan tüm eserlerin Picture The World, Burhan Doğançay as Photographer isimli kitapta yayımlandığı bilgisini de paylaşıyor. 7 Haziran'a kadar açık olacak sergi üç farklı bölümden oluşuyor.
Dünya Duvarları: Doğançay duvarların fotoğraflarını çekmek için 11 ülkeyi ziyaret etmiş ve müthiş bir arşiv oluşturmuş. Bu fotoğraflar eserlerinin kaynağı hatta hammaddesi sayılıyor.
Benzerlik ve ayrılıklar: Dünyamız, ülke, dil, dinlere göre ayrılsa da, hepimiz aslında aynı hamurdanız. Barınma, yemek, sevgi, üzüntü ve mutluluk sebepleri ve bunların sembolleri tüm dünyada aynı: Kalp, özgürlük işareti, kadın-erkek işaretleri... Mesela Che Guevera dünyada en çok resmi çizilen kişi. Makedonya gibi bir ülkede karşınıza çıkıyor. Ghandi'yi Latin Amerika'da bulmak mümkün. Meksika'daki bir desenin aynısını İstanbul'da da görebiliyorsunuz. Temel ihtiyaçların aynı olmasına ek olarak, bu benzerliklerin sebebi, kültürlerin benzemesinden çok sınıfsal benzerlikler.
Brooklyn Bridge & Iron Workers: Manhattan'da bulunan Lipstick Building inşaatı 1984 yılında başladığında, Doğançay burada çalışan ve Iron Worker olarak bilenen inşaat işçileri ile beraber, temelinden tepesine kadar müthiş bir serüven yaşamış. Doğançay'ın fotoğrafları, Manhattan siluetini oluşturan binaların kimler tarafından nasıl yaratıldığının hikayesini anlatıyor. Ayrıca şehrin en bilindik sembollerinden biri olan Brooklyn Köprüsü 1986-87 yıllarında, geçirdiği ilk büyük tamir ve bakım sırasında, üzerine çıkmasına izni verilen tek sanatçı olan Burhan Doğançay tarafından fotoğraflanmış. Güvenlik ağları ile kaplanmış olan köprünün fotoğraflarını çekme olanağını elde eden sanatçı bu fotoğraflarla New York'u hiç bilmediğimiz bir açıdan bize gösteriyor. Ayrıca fonda gözüken İkiz Kuleler'le de şehrin yok olan tarihini hatırlatıyor.
Brooklyn Köprüsü
Köprü, bir daha güvenlik ağları ile kaplansa bile fonda gözüken İkiz Kuleler artık olmadığı için, bu kareler bir daha asla tekrar yakalanamaz.
Atina
1981 ve 2004 yıllarında Yunanistan seyahatinde çektiği kareler, birkaç tuvalinin zeminini oluşturdu.
Ekvator
Gandhi gibi barışı temsil eden kişilerin fotoğrafları Ekvator gibi uzak ülkelerde karşımıza çıkabiliyor.
