- Eşiniz mi böyle yaptı sizi?
- Hep, sabah sekiz akşam sekiz mesaisi olan kocam olsun diyeydi. Oldu. Çocuk için çok zorladı beni, iyi ki de zorlamış, evlat sahibi oldum. Hayatım değişti!
ZAMANINDA BÜYÜK GÖRGÜSÜZLÜKLER YAPTIĞIM OLDU
- Rakibiniz var mı?
- O kadar yıldım ve bıktım ki bu polemiklerden. Kendi yaptığım işe odaklanıyordum.
- Hayattaki en yakın arkadaşınız kim? Tüm sırlarınızı anlattığınız biri?
- Kocam. Çok enteresan. Onunla bir kızla yapılacak tüm muhabbeti yaparım. Adam da enteresan. O da maça gitmiyor, benimle oturuyor. 'Allah aşkına otur birlikte izleyelim şu maçı' diyor. İnşallan böyle devam eder. Arada playstation oyna, arkadaşlarını çağır diyorum, sen git diyorum. İstemiyor. Belki de, onu yolarsam, ben de giderim diye korkuyor. İş güç eşine danışırsın, bu normaldir ama kızlarla konuşulacak dedikodu tanımındaki şeyleri kocayla konuşmak ne kadar normal bilemedim. En iyi arkadaşım o.
- Hayata dair dersleri kimden öğrendiniz?
- Zamanında Hülya Avşar'la çok çalışmıştım. Onun o kıvrak zekasının hastasıyım. Şarkıcılığa ilk başladığımda tohumları güzel yerde attım, güzel yerde beslendim. çok disiplinli bir kadın, disiplinli olmayı ondan öğrenmiş olabilirim. Sezen Aksu'ya her gittiğimde, beş saat konuşsun, onu beş saat can kulağıyla dinliyorum. Çünkü oradan çıktığımda illa ki, bir şey öğreniyorum. Hayranlıkla onun ağzından çıkan her lafı anayasa gibi kafama yazıyorum. Hülya Avşar'la da çok çalıştık. 40 gün Ankara'da program yaptığımızı biliyorum gazinoda. İyi ki onunla başlamışım. Güzel şeyler öğrendim.
- Bu piyasada ünü ve şöhreti idare ettirmenin sırrı ne?
- Terlik korkusu. Anneden kafaya atılan ıslak terlikler vardır ya... Yanlış bir şey yaptığımda, annem duymasın diye düşünürüm hep. Eski kafalı biriyim. Uyuşturucunun u'sunu görmedim, kötü alışkanlığım olmadı. Öyle insanlarla tanıştım, aynı ortamlarda bulundum. Ama bunu sorabilecek cesareti vermedim. Düzgün yaşadığımı düşünüyorum. Çok para kazanınca, çok görgüsüzlükler yapıyorsun. Ben de yaptım.
- En büyük görgüsüzlüğünüz neydi?
- Offf çok şeyler yaptım. Her giyinme odasına girdiğimde, ünlü bir markanın çantası gözüme takılır. O rengi niye almışım! Neden? Şimdi öyle şeylerim yok. Alışverişe çıkıyorum, almadan çıkabiliyorum. İlla ki yapıyorsun o görgüsüzlüğü. Büyük paralar kazanıyorsun ve gözün dönüyor. İyi arabalara binmek istiyorsun, marka giyinmek istiyorsun. Oluyor, yapmam diyen palavra atıyor.
SIRRIM DRENAJ MASAJ
- Bana eşin, kızın ve senin olduğun bir mutluluk karenizi anlatır mısın?
- Yemekten sonra bir Hira sevme faslımız var. Çoraplarını çıkarıyoruz, yatağın içine atıyoruz onu... Mıncık mıncık her yerini seviyoruz. Yürümeyi öğrendiği için, kendini bir babaya atıyor, bir babaya... Ama hep babaya atıyor kendini (gülüyor). Atcılık, inekçilik, yatak macerası var. Birkaç tane doğuran uçuyordur herhalde mutluluktan ama bende o yürek yok!
- Düşünmüyor musunuz başka çocuk?
- İmkansız. Sanki Hira'yı kucağıma alamazmışım gibi geliyor. Ya ötekisini dah seversem. Aklımı oynatırım.
- Kızınızla ilgili ne hayaller kuruyorsunuz?
- Ya ileriyi düşünemiyorum bile. Ben Hira'nın yedi yaşını bile düşünemiyorum bile. Tek takıntım, anaokulunda elini yıkayacak, o lavabo kırılırsa... Daha bu devredeyim. Uzaklar karanlık. Anaokuluna götürüyorum. Bırakıp eve gidemiyorum, yan odada çay-kahve içip saatin dolmasını bekliyorum. Okula vermem herhalde (gülüyor) Evde eğitimi düşünüyorum (gülüyor).
- Çocuk doğurmuş bir kadın gibi değilsiniz... Formunuzu nasıl koruyorsunuz?
- Sırrım drenaj masaj. Spor yapmam sadece yürürüm her sabah. Bir de masaj yaptırırım.
SOSYAL MEDYA GÜCÜMÜN FARKINDAYIM
- Sosyal medyada üzerinize gelenler oluyor, üzülüyor musunuz?
- 'Makyajsız ne çirkinsin' diyorlar. Ne yapabilirim, makyajsız pek bir şeye benzemiyorum. 'Çirkin şansı bendeki, bir de güzel olduğumu düşünsene' diye yazıyorum cevap olarak, öyle kalıyorlar.
- Twitter'da izlediğiniz TV programlarıyla ilgili bile yorumlar yapıyorsunuz...
- Geçen yıl Survivor'da Turabi'yi çok destekledim, birinci oldu. Sonra Instagram'dan birkaç kişi, insanların kaderlerini değiştiriyorsun, ne olur dokunma Demet Abla, diye yazdı. Bir anda farkına vardım ve geri çektim kendimi. Bir araştırma yapılmış geçenlerde, dünyadaki twitter kullanıcısı ünlülerin etkinliği konusunda. Türkiye'den o listeye giren tek kişi benim. 53. olmuşum. Victoria Beckham listede benim altımda kalmış. O da kendi çapında bir modacı tabii (gülüyor). O gücün farkında değildim. Sosyal sorumluluk projeleri içinde olacağım bu yıl.
- Instagram'da da çok takipçiniz var...
- 2 milyon 400 bin kişi. Çok büyük bir kitle var orada. Hira'nın doğumundan sonra bir de o kitleden hediyeler yağmaya başladı, inanamazsın. Evin bir katı tamamen ıfıt çarşısı gibiydi, 1 milyoncu gibi olmuştuk. Salı günleri Instagram hesabımda halk günü. O gün hesabı onlara bırakıyorum, yorumlar yoluyla yapıyorlar reklamlarını. Küçük esnaf, salıları istediği gibi kullanıyor sayfamı... Kendim yönetiyorum sosyal medya hesaplarımı. Sosyal medya konusunda bir uzmanla çalışmıyorum çünkü ben uzmanım zaten bu konuda. Bazen sanatçı arkadaşlarımı, tag'liyorum takipçisi artsın diye. Bazen iki-üç bin artıyor, bazen sıfır. Ama sevilmiyorsa ben ne yapayım? Twitter'da da beynimle dilim arasına baba bir filtre koydum! Eskiden her şeye cevap veriyordum. Düşünsene biri kendi hakkında konuşacağına benim hakkımda konuşuyor gündeme geliyor. Öğrendim bunlara laf yetiştirmemeyi. Ne yapalım öğreneceğiz, genciz daha (gülüyor). 28 yaşımdayım. Orada sabitledim!
HİRA RAHATSIZKEN ÜZÜNTÜDEN BAYILDIM
- Çocuğunuzla ilgili konularda detaycı mısınız?
- Çok fazla. Hatta bakıcılarla arada gerginlikler oluyor. Çünkü hem hamileliğimde hem de sonrasında Hira'nın rahatsızlığında çok zor zamanlar geçirdik. O yüzden galiba.
- Hira'nın rahatsızlığı neydi ve ne oldu?
- Genital bölgesinde büyük bir doğum lekesi vardı. Süreç bizde biraz uzadı. çok üzüldüm, öldüm o dönemde. Çaresiz kaldık. Çoğu zaman acıdan bayıldığımı biliyorum. Banyoda açıyordum gözlerimi, başımda beni ayıltmaya çalışan insanlar. Çok ağlayınca, kızım da benim ağlamama dayanamayıp susuyordu. Çok kötü günlerdi. Her şeyin illa ki bir dermanı var, konuşmak ve anlatmak gerekiyor. O ara eşim 'Sakın kimseye anlatma' deyip duruyordu. İçimde tuttum, tuttum en sonunda telefonda Ebru Destan'a patladım. Hemen doktorunu bulduk Adana'da.
- Neden sakladın?
- Ya ne bileyim, dostum var, düşmanım var. Bunu duyup 'Ohh' çeken çok oldu. Mesaj attı biri, 'Allah işte!' diye... O mesajdan sonra müzik olarak onunla yollarımı ayırdım. Çok kötüydü. Hiç girme o mevzuya. Allah kimseyi değer verdiği ve sevdiği insanla sınamasın. Geçti, bitti. Kimse boşu boşuna bir yerlere gelmiyor. Ben standartlar altında yaşayan bir ailenin kızıydım. Bir sürü şeyden geçtim, kendimi çok sorguladığım zamanlar oldu. Çok büyük mutluluklar yaşadım, acayip paralar kazandım. Parayı geç, başka kapılar açıyor bu ün. Demek ki, Allah bunları yaşamamı istiyor.
- Eşinizle ilişkiniz nasıl çocuktan sonra?
- Bizim öyle aramız bozulmadı. Birbirimize ayırdığımız pek vakit kalmıyor. Okan eve 'Aşkım aşkım' diye geliyor. Kızına koşuyor. 'Önce ben!' diyorum. Eve girer girmez kızını kucaklıyor. İlişkimizde bir sıkıntı olmadı. Çünkü gündüz işte ve özleme zamanı kalıyor bana. O kalmasa daral gelir.
- Aile adetleriniz var mıdır?
- Her akşam aynı saatte oturur beraber yemeğimizi yeriz. Eskiden, flört ettiğimiz dönemde çok yapardım yemek. Adamı tavlayınca bıraktım. Ama yemekle tavladığım doğrudur. Çok şaşırdı, bir kaç kere babası da gelmişti iftara. Bayıldılar.
- Birbirinize sürprizleriniz meşhurdu, devam ediyor mu?
- Yok öyle sürprizler artık. niye öyle oldu ya? En son Bodrum'da sahneye çıktım. Okan İstanbul'daydı. Telefondaki sesinden anladım Bodrum'a geliyor sürpriz yapmaya. Artık sürprizlerini tahmin ediyorum, sürpriz olmuş gibi numara yapıyorum.