"Bir tasarımcı olarak 'yavaş moda' akımını savunanlardanım. Vionnet'in, Balenciaga'nın el işçiliğiyle yapılmış koleksiyonlarına tek kelimeyle hayranım. O dönemin kumaşları ve el işçiliği bambaşka. Tabii ki bu arz ve taleple de ilgisi olan bir durum. Londra'da mesela çok ucuz fiyatlara ürün satan mağazalar var ve gençler trendleri takip etmek için bu mağazaları tercih ediyor. Ancak moda endüstrisi de diğer endüstriler gibi etik değerlere sahip olmalı. Bangladeş'te açlık sınırının altında yaşayan ve dev tekstil üreticileri için çalışan binlerce yetişkin hatta çocuk vardı. Yavaş moda bence etik değerlere sahip çıkarak üretim yapmak demek. İlk olarak. İnsanların yani tüketicinin de belirli bir bilinç düzeyinde olması gerekiyor. Çünkü sizin aldığınız bir tişört sadece bir tişört değil aslında. Siz belirli bir tişörtü alarak aslında belli şeylere de destek veriyorsunuz.
YAVAŞ MODA PAHALI
Tabii ki 'yavaş moda', pahalı moda da demek. Çünkü ürünün üretildiği yer, kullanılan malzemeler değişiyor. Ben 'yavaş moda' konusunda Londra merkezli People Tree isimli bir firmayla çalışıyorum. Felsefe olarak etik bir iş ortamı yaratmak üzerine çalışıyorlar. Bir tasarımcı olarak belki de bunu söylememem lazım ama bizlerin bilinçli bir şekilde davranıp az tüketmemiz gerekiyor. Genel olarak bu yüzyılda insanoğlu doyumsuz bir şekilde her şeye sahip olmaya ve daha çok sahip olmaya çalışıyor. Bu yüzden bu kadar çok trend ve bu yüzden bu kadar çok koleksiyon var. Anneme bakıyorum mesela, onun dolabındaki kıyafetler yıllar geçse de duruyor. 1960'lardan, 1970'lerden kalan birçok parçası var. Evet, hepsi gerçekten de çok kaliteli. Ve evet o zaman kıyafetler daha pahalı olduğu için insanlar seçerek satın alıyormuş ve bu yüzden de saklıyormuş.
KALİTELİ GİYİNMİYORUZ
Şu an 10 liraya bir şey aldığınız zaman zaten bu aldığınızın birkaç giyimden sonra çöpe gideceğini biliyorsunuz. Bu yüzden aldığınıza da kıymet vermiyorsunuz, bir şeyi düşünerek de satın almıyorsunuz. Bu yüzden de ileriki jenerasyonlara bir şey bırakmayan sadece tüketen bir grup olduk. Şu an standart olarak çok giyiniyoruz, ama kaliteli giyinmiyoruz. Trendler ve celebrity kültürü de bunu tetikliyor. Geçmişe dönünce mesela her 10 yılın belirli bir duruşu var. Oysa 2000'lerden beri bu yok. 2010'dan şu ana kadar doğru düzgün bir şey olmadı bence moda konusunda."
ETEL BALER
Âşık olmadan bir kıyafeti satın almam
"Tüketimin pompalandığı bu çağda aldıklarımızın fiyatını değil, değerini bilmemiz gerekiyor. Çabuk tüketim, maalesef hayatımızın tüm alanlarına yansıdı. Moda da bu alanlardan biri. Bir ekonomist olarak tüketimin önemini anlamakla beraber, insanin maddi ve manevi sağlığı açısından tüketimi bir dengeye oturtması gerektiğini düşünüyorum. Kendimden ve alışveriş alışkanlığımdan bahsetmem gerekirse hiçbir şeyi gerçekten âşık olmadan satın almıyorum. Böyle olunca da çok özel parçaları alıyorum ve onlardan da çabuk vazgeçemiyorum diyebilirim. Kendi vintage parçalarımı oluşturmak üzere her şeyi aynı bir koleksiyoner gibi saklıyorum. Geçen gün bir çekim için 13 yaşında satın aldığım bir Mondi ceketi giydim mesela. Dolabımdaki en eski parçaya gelince... Vintage parçaları da sevdiğim için 1950'lerden itibaren birçok değişik parça var dolabımda. Mücevherlerde ise daha eskileri bile mevcut. Sınırlı sayıda üretilen koleksiyonları, vintage parçaları satın almak bence bu tüketim çılgınlığından uzak durmak için önemli. Fast fashion (hızlı moda) bir ürün alıyorsam da bu ürünü kesinlikle kullanacağımdan emin olmak isterim."
DENİZ BERDAN/Tasarımcı
Vintage kullanmak iyi bir alternatif
"Eski kıyafetlere yatırım yapıyorum uzun zamandır. Sezon alışverişimin neredeyse yüzde 70'lik kısmını vintage mağazalardan yapıyorum. Londra bu anlamda benim için bir vazgeçilmez. Genel olarak hiç kimseye akıllı alışveriş için şunu yapmalısın, bunu almalısın demeyi sevmiyorum. Ancak tabii ki aldıklarınızın belirli bir dikiş ve kumaş kalitesinde olması gerekiyor. Bu sayede onları daha uzun kullanabilirsiniz. Dolabımdaki en eski parçalar da tabii ki Londra'dan satın aldığım vintage kıyafetler. 1930'lardan, 40'lardan, 50'lerden bir parça elinize geçtiği zaman şu anki üretimden ne kadar farklı olduklarını daha iyi anlıyorsunuz. Kumaşların bile çoğunun küçük atölyelerde özenle üretildiği, dikiş ve işlemelerin elde yapıldığı o dönemlerdeki kıyafetlerin kalitesiyle şu ankileri karşılaştırmak bile çok zor gerçekten."
FERYAL GÜLMAN
Klasik parçalar satın alıyorum
"Dolabımdaki en eski parça 1992 yılında satın aldığım Oscar dela Renta gece elbisesi... Alışveriş yaparken baskı, logo ve deseniyle markayı ön plana çıkaran parçaları satın almamaya özen gösteriyorum. Gece elbisesi alacağım zaman klasik tarzı tercih ediyorum. Alışveriş sırasında satın almak istediğim parçanın kumaşını ve dikişini inceliyorum muhakkak. Genel olarak sezon rengi giymeyi sevmem... Mesela kaşmir kazaklar gibi kaliteli parçaları satın alıyorum. Çantada da klasik tarzda olanları tercih ediyorum. Ancak tüketicinin bu duruma karşı durması önemli."
TÜLİN ŞAHİN
Kendi stilinize sadık kalın
"Alışveriş yaparken gerçekten ihtiyacım var mı diye kendime sorarım. Zamanla fark ettim ki biz kadınlar alışverişe çıktığımızda çoğu zaman evde olan parçaların benzerlerini satın alıp eve geliyoruz. Bunun yerine dolaptaki eşyaları doğru bir şekilde düzenlemeli, ne var ne yok diye raflara bakmalısınız. Dolabımdaki en eski parça, 14 yaşındayken Danimarka'dan satın aldığım bir yün hırka. Hâlâ her kış bu hırkayı severek giyiyorum. Ben belki de mesleğimin de etkisiyle trendlerden kaçıyorum. Kendi stilime sadık kalmayı tercih ediyorum."