15 yıllık mazisinde !f İstanbul Bağımsız Filmler Festivali bizlere neler neler izletti? 18 Şubat'ta başlayacak festivalde yine sonraki yıllarda hatırlayacağımız filmler var! İşte size 10 film bir liste! Listede klasikler de var, ödüllü filmler de keşif meraklılarına hitap eden yapımlar da...
Anomalisa: Animasyon dalında bu yıl Oscar'a aday olan filmin merak edilmesinin sebebi aslında filmin, senaristi ve yönetmenlerinden Charlie Kaufman. Malum onun kaleminden çıkan filmlerin bir karşı konulmazlığı var. Kaufman'ın, Duke Johnson ile yönettiği film, müşteri hizmetleri dünyasının ünlü ismi Michael Stone'un bir anlamda yalnızlıkla imtihanını anlatıyor. !f İstanbul'un açılış filmi olan film festivalin gözdelerinden tabii bizim de...
Dünyaya Düşen Adam / The Man Who Fell To Earth: Yönetmen Nicolas Roeg'un çektiği filmde Bowie yanlışlıkla yolu dünyaya düşen bir uzaylıyı canlandırıyor. Ünlü müzisyenin ilk filmi olan yapım aynı zamanda bir bilimkurgu klasiği olarak kabul ediliyor. David Bowie'ye beyazperdede veda için önemli bir fırsat!
Kedi/Nine Lives: Cats in İstanbul: Kötü Kedi Şerafettin sayesinde sinemada kedilerin şansı döndü galiba. !f'in programındaki Ceyda Torun'un çektiği Kedi belgeseli sayesinde İstanbul'un kedilerinin bilinmeyen maceralarına tanık olacağız. Galata, Cihangir, Feriköy, Kuzguncuk'ta çekilen belgeselde ev, bahçe, sokak kedilerinin dokuz tanesinin yaşamları anlatılıyor. Belgeseli kediseverlerin kaçırmayacağını düşünüyoruz.
Tekerleme/ Tongue Twister: 1986'da tam 30 yıl önce Berlin Film Festivali'nde gösterildikten sonra sırra kadem basan Tekerleme, bu yıl !f'te karşımıza çıkacak. Merlyn Solakhan'ın yönettiği Türk oyuncuların rol aldığı filmin darbe sonrası Türkiye'nin haleti ruhiyesi anlattığı söyleniyor. İzlenemediği için efsaneleşen yapımlardan biri. Lakin filmi gören az sayıdaki insanlardan bir kısmı da
Tekerleme ile ilgili olumsuz görüşler beyan etmişti. !f bir fırsat veriyor, film iyi mi kötü mü izleyip karar vermemiz için!
Quincy'de Mevsimler: John Berger'in Dört Portresi/ The Seasons in Quincy: Four Portraits on John Berger: Çağımızın filozoflarından John Berger'i yakından tanımak için iyi bir fırsat. Colin Maccabe, Christopher Roth, Bartek Dziadosz ve Tilda Swinton, Berger'ın İsviçre'de yaşadığı köydeki, Quincy'deki yaşamını anlatıyor bize, dört ayrı filmle. Bu filmler, bizi bir filozofun en sıradan yaşamına ortak ederken dört farklı Berger portresi de karşımıza çıkıyor.
Suikastçı/The Assassin: Tayvanlı Hou Hsiao-Hsien adını duyunca düşünmeden salona girilir.
Acılar Kenti, Cafe Lumiere, Kukla Ustası gibi klasiklerin yönetmeni en son
Kırmızı Balonun Yolculuğu filmini çekmişti. Aradan yıllar geçti ve o
Suikastçı ile huzurumuzda. Film yönetmene Cannes'da En İyi Yönetmen ödülü kazandırdı. 9. yüzyılda Çin'de geçen filmde, kadına, küçükken sevdiği adamı öldürme görevi verilmesiyle yaşadıklarını anlatıyor.
Cobain: Kahrolası Montaj/Cobain: Montage Of Heck: !f'te şahane müzik belgeselleri var. Hepsine gidilir ama öne çıkan hangisi derseniz Cobain: Kahrolası Montaj deriz. Malum Cobain üzerine pek çok belgesel çekildi. Bu belgeselin özelliği ailesinden onaylı olması. Yönetmen Brett Morger'ın sekiz yılda hazırladığı belgeselde ilk defa yayımlanan ses kayıtları, söyleşiler yer alıyor. Yani Cobain'nin dünyasında gezinmek için birebir!
Yeniden Başla/ Demolition: C.R.A.Z.Y., Genç Victoria, Ruh Eşim, Sınırsızlar Kulübü ve
Yaban... Kanadalı yönetmen Jean-Marc Vallee malum çok üretken! Son filmi
Yeniden Başla'da karısını kaybettikten sonra hayata küsen bir adamın, bir mektup arkadaşlığı ile yeniden yaşama tutunmasını anlatıyor. Jake Gyllenhall başrolde. Muhtemel festivalden sonra vizyona girecek olan filmi erkenden izlemek isteyenlere...
Bağlar: Berke Baş ile Melis Birder, Diyarbakır'ın Bağlar ilçesinin basketbol takımının hikayesini, takımın koçu Gökhan Yıldırım'ın gözünden anlatıyor. Takımın kuruluş öyküsünü, antrenmanlarını, bölgenin en başarılı takımı haline gelmelerini Baş ve Birder'in kamerasından izliyoruz. Festivalin ilgi çekici belgesellerinden...
Suriyeli Aşk Hikayesi/A Syrian Love Story: Filistinli özgürlü savaşçısı Amer ile Suriyeli asi Raghda'nın hapishanede başlayan aşklarının kaderini Ortadoğu'nun çalkantılı siyasi seyri belirliyor adeta. Siyasi belirsizliklerin, savaşın insanların hayatını nasıl değiştirdiğini merak ediyorsanız Sean Mcallister'in filmi bunu samimi bir şekilde anlatıyor.
