Marvel, son yıllarda Hollywood'da ana akım sinemayı adeta bloke ederek, çizgi roman dünyasında yarattığı süper kahramanlar mitini sinemaya da taşıdı.
Örümcek Adam, Hulk, Kaptan Amerika, Thor, XMan derken her sezon illa bir kahramanın macerasını izledik. Bazen
Örümcek Adam'da olduğu gibi macerayı sıfırlayıp yeniden anlattılar bildik şeyleri. Solo maceralar kesmeyince
Yenilmezler serisinde olduğu gibi güçlerini birleştirip takım olarak karşımıza çıktı kahramanlar. Tüm bunlar olurken süper kahraman miti de fazla şişti, abartılı bir hal aldı. Neredeyse bir mizah malzemesi haline geldi. Marvel'in sinemadaki son kahramanı Deadpool'un hedefinde de işte bu abartılan süper kahramanlık meselesi var. O, bir Marvel karakteri olsa da bir anti kahraman olarak bu dünyaya bodoslama dalıyor! Filmin daha ilk sahnesinden başlıyor süper kahramanlığı iğnelemeye ve filmin sonuna kadar da ardı arkası kesilmeden o abartılan miti adeta kevgire çeviriyor. Her Marvel kahramanı gibi Deadpool'un da bir hikayesi var elbet. Kahramanımız eski özel kuvvet askeri olan Wade Wilson. Aradığı aşkı bulduğu ve mutluluğu yakaladığı bir anda kanser olduğunu öğreniyor ve aşkının hayatından çıkarak, ona çok özel bir tedavi öneren merkeze bedenini teslim ediyor. Ama sonra anlıyor ki, orada tuhaf deneyler yapılıyor. Wilson deneyler sonucu kanserden kurtulsa da vücudu ağır bir şekilde tahrip oluyor. Lakin kimi süper özellikler de kazandığını fark ediyor. Mesela ölmüyor. Çünkü vücudu aşırı derecede iyileşme özelliğine sahip oluyor. Ama vücudu ve yüzü tanınmaz hale geldiği için, bu halde sevgilisinin karşısına çıkamayacağını düşünüp, ona bu deneyleri yapan kötü adamın peşine düşüyor. Amacı o kötü adamın yardımıyla eski haline dönebilmek ve sevgilisine kavuşmak.
ÇENESİ DÜŞÜK BİR KAHRAMAN
Aslında Deadpool'un hikayesi genel olarak Marvel kahraman şablonuna uyuyor. Ama Deadpool'un birkaç önemli özelliği var. Mesela o tam bir iyi kahraman değil. Ayrıca çenesi muazzam derecede düşük biri. Öyle ki konuşarak rakiplerini öldürebilir. Bir de bu süper kahramanlık olayını sevmiyor. Olay yerine taksiyle gidiyor. Kostümünü macera sonrası kendi yıkıyor ve o düşük çenesiyle süperlikle dalgasını geçiyor da geçiyor. Yetmiyor Hollywood'un kahramanlık ideolojisine, yetmiyor Deadpool'u canlandıran aktör Ryan Reynolds'a salvolar sallayıp duruyor. Seyirciyle sık sık ilişki kuran, bir nevi seyirciyle dertleşen Deadpool'un o çenesinden düşen cümlelere hiçbir itirazımız yok. Tüm eleştirilerinde haklı. Ne olsa dünyayı süper kahramanlar kurtaracak öğretisinin çok uzun zamandır koca bir yalan olduğunu biliyoruz! Yönetmen Tim Miller, filmin görsel atmosferini kurarken, aksiyon sahnelerini çekerken Marvel'in o bildik dünyasının tüm özelliklerini beyazperdeye taşıyor. Yani Miller, Deadpool'un ruhunu iyi kavramış. Bir Deadpool fanı olan ve filmin yapımcılığını da üstlenen Ryan Reynolds da bu karakter için biçilmiş kaftan olduğunu filmi izleyince anlıyoruz.