Şehir boşaldı... Dokuz günlük bayram tatilini fırsat bilenlerin büyük çoğunluğu memleketine, aile ziyaretine gidiyor. Geri kalanlar da sahil beldelerinin yolunu tutuyor. Bu yıl hava ve kara yollarında yüzde 100 doluluk olacakmış. 4.2 milyon kişi erken rezervasyon yaptırarak tatildeki yerini hazırlamış bile... Yazın ortasına rastlayan Ramazan Bayramı birçokları için muhteşem bir tatil fırsatı oldu. Deniz, kum, güneş... Ama bir de büyük şehirlerde kalanlar var. Onlar genellikle "Program yapmakta geç kaldım, şehirde kaldım, bunalımdayım" modunda. Oysa büyük şehirlerin tadı bayramda bir başka...
TRAFİK VE KUYRUK YOK
Trafik derdi yok, sıra bekleme, yer bulamama sorunu yok. Kazıklanmadan, kötü servise maruz kalmadan dilediğiniz etkinliği yapabilirsiniz. Belki de hep gezmek istediğiniz sergiyi sonunda gezebilir, Boğaz hattında kalabalığa maruz kalmadan yürüyüş yapabilirsiniz. O halde gelin "Bayramda evde kaldım" diye üzülmeyelim ve şehrin altını üstüne getirelim... Yakın yerlerde mangal sefası yapabilir, günübirlik denizin tadını çıkartabilirsiniz. Boş sinema salonları, kısa kasa kuyrukları, her yerde park alanları... Kısacası bayramda boş şehrin tadını çıkarmalı...
Müze gezmeye ne dersiniz?
En son Topkapı Sarayı'na ne zaman gittiniz? Ya da Arkeoloji Müzesi'ni kaç kere gezdiniz? Ya Sütlüce'deki Koç Müzesi'ni keşfetmiş miydiniz? Elbette bunlardan bir ya da birkaçını yapmışsınızdır. Ama hazır ortalık sakinken tekrarlamaya ne dersiniz? Heykeltıraş Kuzgun Acar'ın 1967 yılında İstanbul Manifaturacılar Çarşısı'na (İMÇ) yerleştirilmek üzere ürettiği Kuşlar - Soyut Kompozisyon adlı eseri S.Ü. Sakıp Sabancı Müzesi'nde sanatseverlerle buluşuyor. Oldukça ilgi çekici bu sergiyi gezebilir sonrasında müzedechanga'nın özgün ve leziz yemeklerinin tadına bakabilirsiniz. İşte size mutlaka görülmesi gereken bir sergi önerisi... Pera Müzesi İngiltere'nin en köklü ve önemli sanat kurumlarından Victoria ve Albert Müzesi ile Art Jameel'ın iş birliğiyle 4. Jameel Ödülü töreni ve sergisine ev sahipliği yapıyor. Afganistan, Mali, Porto Riko ve Tayland gibi pek çok farklı ülkeden 280'in üzerinde başvuru alan Jameel Ödülü'nün 11 sanatçısı, Victoria ve Albert Müzesi Direktörü Martin Roth'un başkanlığındaki jüri tarafından belirlendi. Türkiye'den Canan ve Cevdet Erek'in de yer aldığı sergide kolajlardan video yerleştirmelerine, seramik ve kaligrafiden heykele ve sanatçı kitaplarına birçok farklı mecrada üretilen yapıtlar yer alıyor.
Çocuklar için
Çocukları da es geçmeyelim. Örneğin Feshane'deki dönme dolapta eğlenelim, ardından pamuk helvayı mideye indirelim. "Dönme dolap beni kesmez, daha fazla heyecan isterim" derseniz de buyurun Alibeyköy'deki Vialand'e... Tema parkı içinde hız trenleri, korku tünelleri... Yok yok... Eğlence parkurları, farklı mutfaklara ait restoranlar da cabası... Florya'daki Aquarium ise çocukların eğlenirken öğrenecekleri bir adres. Burayı gezerken bir rehber tutmanızı şiddetle öneririm.
Tabana kuvvet
Ne mi yapıyoruz? Elbette yürüyoruz... Tatilde olsak da spordan ödün vermiyoruz. Hem hazır sahil hattı çok kalabalık değilken, Belgrad Ormanı sosyal medyadan fotoğraf paylaşmak için gidenlerin istilasında değilken buraları yoklamak lazım. Nereden mi başlamalı? Eğer çok uzak değilseniz mutlaka Caddebostan Sahili'nde bir gezintiye çıkın derim. Poi çevirenler, kaykay yapanlar, el ele gezen âşıklar... Özellikle de akşamüstü Caddebostan Sahili'ndeki manzaralar görülmeye değer. Moda Sahili de Aşıklar Kahvesi ve Ali Usta Dondurmacısı ile yürüyüş sonrasını daha cazip hale getiriyor. Önce sahilde kalorileri yakabilir ardından da Ali Usta'da beyaz çikolatalı, meyveli, Hindistan cevizli bir waffle'ı mideye indirebilirsiniz. Belgrad Ormanı da bayramda gidilecek yerler listesinde mutlaka olmalı. Yoksa o kadar şekerin, çikolatanın hakkını nasıl veririz. Bebek Parkı, Kuruçeşme-Arnavutköy hattı da normal zamanlara oranla daha sakin olacaktır. Burada yürüyüş yaptıktan sonra popüler mekanlardan birinde oturup uzun uzun muhteşem manzarayı seyredebilirsiniz. Hem bu sefer başınızda 'kalkın' diye gözünüzün içine bakan kimseler de olmayacak. Ya da alın simidinizi sahildeki banklardan birine kurulun. Geçen yatları, gemileri seyrederken istediğiniz hayalleri kurun...
Serinlemek için istikamet havuzlar
Kavurucu yaz sıcaklarının keyfi havuzlarda çıkar... Normal zamanlarda özellikle de hafta sonları havuzlar o kadar kalabalık oluyor ki değil yüzmek sadece serinlemek için dalıp çıkmak bile zorlaşıyor. Oysa bir hafta boyunca sakin olacak gibi görünüyor. Bu durumda da gündüzleri havuzlarda geçirme fikri hiç fena görünmüyor. İstanbul'da 'havuz keyfi' denilince akla ilk olarak Çırağan Palace Kempinski geliyor. Tarihi bir yapıda Boğaz'a karşı kulaç atmanın keyfi elbette paha biçilemez. Giriş ücretiyse hafta içi 100 euro, cuma ve hafta sonları ise 160 euro. Yine şehrin göbeğinde ama daha uygun fiyata havuz keyfi yapmak isterseniz buyrun Beşiktaş'ta yemyeşil ağaçlar arasında hizmet veren Conrad Hotel'in havuzuna. Giriş hafta içi kişi başı 120 TL. Üstelik bu ücrete sauna, buhar odası kullanımı da dahil. "Havuz başında çimlere serileyim, serinlemek için yüzerken, barbekü partisinde de eğleneyim" diyenlerdenseniz Yeşilköy'deki Renaissance Polat İstanbul Hotel tam size göre. Barbekü partileri sadece pazar günleri oluyor ama diğer günler Pool Bar'ından benzer lezzetler söyleyebilirsiniz. Burada giriş ücreti hafta içi 100, hafta sonu 120 TL.
Adaları keşfetmeden olmaz
İstanbul'da yaşamanın en eşsiz deneyimlerinden biri de şüphesiz Prens Adaları turu... Burgazada, Heybeli, Kınalı... Hatta Sedef Adası... Hepsine vakit buldukça uğramalı. Ama ada keşfine elbette Prens Adaları'nın en büyüğü Büyükada'dan başlamalı... Üstelik yaz sıcağında vapurda olmak insana iyi hissettiriyor. Ama ne yalan söyleyeyim deniz yolculuğu insanı acıktırıyor. Büyükada demek lakerda, lokma, dondurma demek. Vapurdan iner inmez yan tarafta ardı ardına balıkçılar sıralanıyor. Hepsinde aşağı yukarı fiyatlar ve menüler aynı. Ama en meşhuru Ali Baba ve Milto. Buraya kadar gelmişken Aya Yorgi'ye çıkmayı ve Adalar Müzesi'ni gezmeyi de ihmal etmeyin derim. Bir de elbette meydandaki lokmacıdan lokma almayı ve farklı dondurma çeşitlerini tatmayı... "Çok yedim" diye hayıflanmaya başladıysanız da kiralayın bir bisiklet, doğru ada turuna... Yalnız adada çok yokuş olduğu içi pedal çevirmesi çok kolay olmuyor, benden söylemesi... Burgazada ise daha az aktivitenin olduğu ama en iyi balıkçıların bulunduğu yer. Özellikle de adanın arka tarafında kalan Kalpazankaya'nın gün batımına başka yerde rastlamak nerdeyse imkansız.
Yakın tatil destinasyonları
İstanbul'un dört bir yanı tatil kasabası... Üstelik çok daha uygun fiyatlı... İster günü birlik gidin, isterseniz bir geceyi orada geçirin... Denize girebileceğiniz, tarihi yerlerini gezebileceğiniz pek çok yer var. Nereleri mi? Örneğin Şile, Polonezköy, Kilyos, İğneada ya da Riva... Hepsine merkezden yaklaşık 45 dakika ile bir saat arasında varbilirsiniz. Birçoklarına farklı otobüs hatları da direkt olarak gidiyor. Gelin Şile'den keşfetmeye başlayalım ve gündüz kumsalın, gece balıkçıların keyfini çıkaralım. Şile'deki Ayazma Koyu'nda yan yana 15 farklı plaj sıralanıyor. Dışarıdan baktığınızda kendinizi Ibiza'da sanabilirsiniz ama servis ve eğlence anlayışı elbette çok farklı. Burada eğlence müzik ve plaj voleybolundan ibaret. Ama plajdan geçen sütlü mısırcıyı mutlaka yakalayın. Gerçekten de çok lezzetli. Tüm plajların giriş ücreti aşağı yukarı aynı. Ama aralarında Fusha Beach hizmetiyle bir adım öne çıkıyor. Eğer Ege'deki gibi bir plaj anlayışıysa tercihiniz o zaman da Aqua Beach'i tercih edebilirsiniz. Burada gündüz ve geceleri farklı aktiviteler düzenleniyor. Diğerlerine oranla plaj daha ufak olduğu için biraz daha kalabalık izlenimi de veriyor. Kilyos'taki Suma Beach ise özellikle de genç nüfusun şehirdeki en önemli buluşma noktalarından biri. Denizi dalgalı ve kayalık. Geniş bir araziye dağılan Suma Beach'in yemekleriyse gayet başarılı. Kumsal ve sakinlik arıyorsanız da Sarıyer'deki Golden Beach Club tam size göre. Üstelik burada mini golf oynayabilir, bisiklet parkurunda pedal çevirebilir ya da sörf öğrenebilirsiniz. Kilyos'taki Uzunya da İstanbul'da denize girebileceğiniz bir başka alan. Uzunya'nın restoranında balık ziyafeti de çekebilirsiniz.
Kendin pişir kendin ye
Sezon barbekü, mangal sezonu olur da keyfini çıkarmamak olur mu... İsterseniz etinizi kendi kasabınızdan alın, isterseniz hiç zahmet etmeyip tesisin kasabından faydalanın... Çevrede barbekünün hakkını veren birçok mangal mekanı var. Bayramda proteini biraz fazla kaçırmanın zararı olmaz. O halde midenizi de bayram ettirmeye hazırlanın ve sıralayacağımız mekanlara bir göz atın... Sarıyer-Kilyos hattında kendin pişir kendin ye tarzında hizmet veren pek çok mekan var. Bunlar arasında benim favorim yemyeşil ağaçlar arasında hizmet veren Kirazlı Bahçe. Hem servis personeli güler yüzlü hem de yemekler lezzetli. Ama yine Sarıyer'de düğün, doğum günü ve mezuniyet gibi özel günlerde de tercih edilen Event Garden doğayla haşır neşir olurken keyifle mangalınızı yakabileceğiniz bir başka mekan. Özellikle çocuklu aileler için ideal. Zira farklı farklı oyun alanları var. Kanat, kuzu, pirzola ya da ortaya karışık... Yanında da bir çoban salata... Değmeyin keyfinize...
İzmir'in sağı solu tatil beldesi
Örneğin Urla, Çeşme, Foça, Kuşadası... Hepsi İzmir'e yaklaşık bir-iki saat uzaklıkta. Günübirlik buralara kaçabilir deniz keyfi yapabilirsiniz. Ya da Tirilye'de taze otlarla hazırlanan enfes yemeklerin tadına bakabilirsiniz. Bayram'da sanatsız olmaz diyoruz. O halde Arkas Sanat Merkezi'ni gezmek iyi bir fikir olabilir. Şu sıralar merkezde oldukça ilginç bir sergi var. Arkas Sanat Merkezi ve Fransız Anadolu Araştırmaları Enstitüsü işbirliğiyle hazırlanan Üç Denizin Arasında, 17. yüzyıldan 19. yüzyıla Osmanlı ve Fransız Boğaz Haritaları sergisinde Fransa Ulusal Kütüphanesi ve Fransa Ulusal Arşivleri'nin ilk kez ödünç verdiği İstanbul ve Çanakkale boğazlarına ait haritalar ve Türkiye'deki önemli arşiv ve koleksiyonlardan haritalar sergileniyor. Sergi; haritalar üzerinden deniz yolu ulaşımı, Antik Çağ yerleşimleri, ordu ve silahlı kuvvetlerin sahip olduğu yerleşkeler, civardaki kırsal ve ekilebilir alanlar, coğrafi ve kültürel sınırlar gibi pek çok konu hakkında da verdiği fikirler ile yüzyıllardır yakın temas halinde olan Osmanlı ve Fransız devletlerinin birbirleriyle ilişkisine de ışık tutuyor. İzmir'de klasik hale gelen Reyhan Pastanesi'ne uğramadan da olmaz. Kordon'da balık yemek ve Alsancak'ta yürüyüşe çıkmak da diğer bayramlık aktiviteler olabilir.
Ankara'da sanat ve eğlence
Ankara da Bayram itibariyle boşalan şehirlerden biri. Peki ama Bayram'da burada ne mi yapmalı? Sanatla haşır neşir olmaya ne dersiniz? Örneğin CerModern'deki Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Sanat Koleksiyonu'ndan başyapıtları burada görebilirsiniz. Ankara sanılanın aksine en iyi balık restoranlarının da olduğu şehir. Neresi mi? Örneğin Tirilye... Ya da kızarmış kılçıkları tadabileceğiniz Kalbur. Tavacı Recep Usta, Harvey Nichols'ın içinde açılan Mag Cafe, Beymen'in kafesi de şehrin popüler buluşma adresleri. Şehirde deniz yok belki ama yüzmek için oldukça iddialı havuzlar var. Örneğin Sheraton Otel'in havuzu. Ya da Club Watercity Aquapark... Bu arada Ankara'da aqua parkların deniz keyfini aratmadığını hatırlatmakta fayda var.
Hayvanlar arasında
Riva'da göl kenarında bir adres... Lalezar Aile Piknik Bahçesi... Çayır çimene salın kendinizi... Gölde kayıkla gezintiye çıkabilir, deniz bisikleti ya da at binme gibi aktiviteler yapabilirsiniz. Çocuklar için oyun alanları da mevcut. Biraz daha lüks ve konfor arıyorsanız da Polonezköy Country Club tam size göre. Burada tavus kuşu, pony, sülün gibi farklı hayvanları görmek de mümkün. Ayrıca tenisten pinpona pek çok farklı spor aktivitesi de mevcut. Fiyatlar diğerlerine nazaran daha pahalı ama bayramda doğayla iç içe olurken lezzetli ve kaliteli yemekler yemek için ideal.