Sadece kendi çevremden bile grip ve soğuk algınlığının ne denli yaygın olduğunu anlayabiliyorum. Grip ve soğuk algılığı sıklıkla karıştırılan hastalıklardır diyen Dr. Halit Yerebakan, önemli bir noktaya; bu iki hastalığın karıştırılmasına dikkat çekiyor. Yerebakan bu konuda şunları söylüyor: "Soğuk algınlığının gripten en önemli farkı, daha hafif semptomlar gösteriyor olmasıdır. Grip olduğunuzda işinize dahi gidemezken soğuk algınlığında hayatınıza devam edebilirsiniz. Bir diğer fark ise yüksek ateş. Grip, yüksek ateşi de beraberinde getirir. Bu sebeple antibiyotik kullanımı grip vakalarında daha sık görülür. Ancak antibiyotik kullanımı söz konusu olduğunda en güvenilir merci, doktorunuz olmalıdır." Yerebakan, gripten korunmanın yollarını şöyle sıralıyor:
Ellerinizi yıkayın: Bulaşıcı hastalıklardan korunmanın ilk ve altın kuralı ellerin temiz tutulmasıdır. Araştırmalar, kadınların ellerini erkeklerden daha fazla yıkadıklarını ancak her iki cinsin de aslında bu konuda yetersiz olduğunu gösteriyor. Ellerinizi yıkamak kadar doğru yıkıyor olmak da önemli. Araştırmalar, elleri yeterince dezenfekte etmenin yolunun en az 30 saniye yıkamaktan geçtiğini ayrıca ellerimizi doğru yıkamayı bilmediğimizi söylüyor.
Grip aşısı olun: Grip aşısı, önerilerini araştırmalara dayandıran doktorlar tarafından tavsiye edilmeye devam ediyor. Elbette herkesin aşı olması gerekir diyemeyiz. Hangi grupta olduğunuzu, doktorunuza danışarak öğrenin ve aşı olmasında sakınca olmayan grupta iseniz mutlaka aşı yaptırın.
Bol su için: Su içmek, hemen hemen tüm hastalıkların tedavisinde tavsiye edilir. Araştırmalar yeteri miktarda su içmeyenlerin, enfeksiyonlara daha açık olduğunu gösteriyor.
Spor yapın: Havaların soğuması, spor yapmamak için öne sürülen bahanelerin başında geliyor. Araştırmalar daha fazla fiziksel aktivite yapanların daha az hastalandıklarını gösteriyor.
Düzenli uyku önemli: Sanılanın aksine uyku esnasında vücut, durmaz, uyanık anlar için gereken maddeleri salgılamanın yanında kişiyi gün içerisinde yaşanan tempoya hazırlar. Bu konudaki araştırmalar, uyku esnasında bağışıklık sisteminin de güçlendiğini gösteriyor. Herkesin ihtiyacı olan uyku süresi, yaş ve benzer sebeplere göre değişiklik gösterir. Ancak bir gerçek var ki, o da sağlıklı her yetişkinin ortalama yedi saat uyuması gerektiğidir.
Doğru beslenin: Yedikleriniz, tüm vücut sağlığınızı korumak için son derece önemlidir. Bağışıklık sisteminizi, ihtiyacı olan vitamin ve minerallerle beslemelisiniz. Beslenmenin altın kuralı ise, çeşitlilik. Tabağınızda farklı renkte sebze - meyveler bulundurmaya çalışın ve bu karışıma biraz da çiğ kuruyemiş eklemeyi deneyin.
Tırnaklarınızı kesin: Temas ettiğiniz her yüzeye tırnaklarınız da değer. Ellerinizi yıkarken tırnaklarınızı dezenfekte etmeniz imkansızdır. O nedenle tırnaklarınız kısa olmalı.
Ortam temizliği çok önemli: Ne kadar temiz ve mikroplardan arınmış bir ortamda yaşıyorsanız, o kadar güvendesiniz demektir. Özellikle ortak kullanılan ortam ve eşyaların temizliğine dikkat etmeli.
Stresle başa çıkmayı öğrenin: Kronik ağrılardan depresyona hatta kansere kadar sayısız hastalığın sebebi stres. Grip gibi bağışıklık sistemine önemli görevlerin düştüğü hastalıklarla mücadelede stres, en kötü yol arkadaşıdır. Yapılan araştırmalar, stresin bağışıklık sistemini zayıflattığını gösteriyor.
Ortak kullanılan yüzeylere dokunmayın: Uzmanlar, ortak kullanılan yüzeylerin çok kirli olduğunu, başkalarının elle dokunduğu yüzeylere dokunurken dikkat etmeniz gerektiği konusunda uyarıyor. Buralara dokunmaktan ne kadar uzak durursanız hastalıklardan da o kadar uzak durursunuz.