Türkiye'nin en iyi haber sitesi
DENİZ AHMET KÖSE

Kilolara elveda

Siz profesyonel obez olmak nedir bilir misiniz? Sırf canın çekti diye gecenin bir yarısı kalkıp ekmek mayalamak, çikolatalı sufle hazırlarken mutluluktan en sevdiğin şarkıyı çalmak ve üstelik vücuda bu kadar kaloriyi alırken hiç suçluluk hissetmemek... Yeme alışkanlığımdaki bozukluklar sonucu, 20’li yaşlarımı obez olarak sonlandırdıktan sonra, 30’ları sağlıklı vücudum ile yaşamaya karar verdim ve ameliyat oldum

Maalesef bazılarımız için yemek yemek, farkında olunmayan bir bağımlılık haline geliyor zaman içinde. Ve bu alışkanlığı bir türlü değiştirememek irade zayıflığından çok, yemek yeme tutkusunun gücünden besleniyor. Yemek yemeyi ve yapmayı çok sevenler, ne demek istediğimi daha kolay anlayacaklardır.
Ancak bu sevginin, kilonu kontrol edememek için bir bahane olmadığını, bunun bir davranış bozukluğu olduğunu anlamam ve yanlış olduğunu kabullenmem biraz zamanımı aldı, kabul ediyorum! Yeme alışkanlığımdaki bozukluklar sonucu, 20'li yaşlarımı obez olarak sonlandırdıktan sonra, 30'ları sağlıklı vücudum ile yaşayıp 40 ve 50'lerde rahat etmeye henüz karar verebildim.

KOLAY BİR KARAR DEĞİL
Fakat tahmin edersiniz ki bu öyle hemen bir günde verilebilecek kadar kolay bir karar değildi! Daha önce denediğim hiçbir yöntem, hatta spor ve beslenme alışkanlıklarımdaki değişiklikler dahil, maalesef kalıcı çözümler üretmeme yardımcı olmamıştı. Belki de iradem, midem kadar ısrarcı olamıyordu, sorun belki de sadece buydu!
Kilo verip, en ufak bir üzüntü ve hatta mutlulukta bile, verdiğim kiloların iki katını geri alıyordum. Yani tahmin edeceğiniz üzere; her türlü ruh hali, benim kendimi yemeklerin lezzetli kucağına bırakmam için bahane oluyordu. Ve benim gibi bir insanın profesyonel olarak yeme içme sektöründe olduğunu düşününce, ortaya çıkan tabloyu da tahmin ediyorsunuzdur diye düşünüyorum.
Aslına bakarsınız, ben halimden memnundum.. Ta ki önce insülin direnci, sonra hiper tansiyon, kolestrol derken bir de uykuda nefes alamama ortaya çıkınca, acil çözüm arayışları başladı bende. Bunlar yetmezmiş gibi bir süredir görüşmediğim arkadaşlarımla karşılaşınca, "Hemen kilo vermelisin, aldın başını gidiyorsun!" baskıları başlayınca karar eşiğine geldim.
İyi olacak hastanın doktor ayağına gelir misali, bir ortak arkadaş meclisinde sevgili doktorum Doç. Dr. Ayhan Mesci ile tanıştık. Benim muzdarip olduğum alandaki uzmanlığını duyunca, ilgim bir kat daha arttı. Çünkü alanında dünyanın sayılı hastanelerinde eğitimler alan Ayhan Hoca; gastrointestinal hastalıkların, morbid obezitenin ve metabolik hastalıkların (Tip II Diabetes Mellitus- Şeker Hastalığı) laparoskopik cerrahi tedavisinde sayılı isimlerden biri ve halen Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi Genel Cerrahi Kliniği'nde öğretim üyesi olarak çalışıyor.

YEMEKLERE VEDA GECESİ
Konunun uzmanını yakalamışken, hep aklımın bir köşesinde olsa da bir türlü cesaret edemediğim, son zamanların en ideal tedavi yöntemlerinden biri olan tüp mide ameliyatını ve hakkında merak ettiklerimi bir bir sordum. Aldığım yanıtlar beni o kadar tatmin etti ki hazır olduğumu hissettiğimde hocanın kliniğinin bulunduğu Antalya'da soluğu aldım.
Tüp mide gibi obezite cerrahisinde kullanılan başka bir yöntem olan 'gastrik by-pass'ın benim beslenme şeklime göre daha uygun olduğuna beraberce karar verip, ameliyat öncesi gerekli tüm tetkiklerin yapılması için start verdik. Ardından, operasyon öncesi gerekli olan diyete başladım. Ancak, 'eskisi gibi yemek yemeye veda' niteliğindeki son yemeğim, şanıma yakışır şekilde olmalıydı. Bu sebeple Ayhan Hoca'yı da yanıma alıp, Antalya'nın en meşhur restoranı 7 Mehmet'e gittik. Her ortamda sık sık söylediğim şeyi bir kez de buradan yazayım istiyorum. Eğer Türkiye'ye Michelin gelirse; kuşaktan kuşağa aktarılmış, aileden el alarak usta çırak ilişkisi ile devam etmiş bu reçetelere de en azından 1 yıldız vereceklerdir, hiç şüphem yok!
Yemeklerle vedamı da en içime sinen şekilde yaptıktan sonra, ameliyatım yapıldı. Uyandığımda, birkaç saat ağrım sancım olmadı desem yalan olur. Ancak apandist ameliyatı olsam ancak bu kadar hızlı iyileşebilirdim. Doktorumun eli oldukça hafifmiş vesselam; cuma ameliyat olup, pazartesi taburcu oldum. Şimdi günlerimi evde kemik suları, tavuk ve sebze suları, şekersiz komposto ve hoşaflar ile geçiriyorum. Bu satırları da uzun zamandır kendime yaptığım en güzel et suyunu yudumlarken yazıyorum.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA