Fransa Cumhurbaşkanı François Hollande, yaklaşık bir hafta önce, Timbuktu ve Bamako'da bir kurtarıcı gibi karşılandı. (http:// www.dailymotion.com/video/ xx8s9x_hollande-receives-rapturous- welcome-in-mali-s-timbuktu_ news#.URJ2DDxlp6s"). Bu görüntüler, Fransa tarafından verilen desteğin Mali halkı nezninde büyük bir coşkuyla karşılandığının bir göstergesidir.
Bununla birlikte, olayları uzaktan takip edenler için bazı hakikatleri hatırlatmakta yarar var:
Fransa, tek taraflı bir karar almamıştır. Ülkemiz, İslamcı grupların Başkent Bamako'yu doğrudan tehdit ederken, Mali Cumhurbaşkanı'nın özel çağrısına cevap vermiştir.
Fransa bu çağrıya cevap vermeyi kabul etmiştir zira, BMGK'nın 2085 sayılı kararının öngördüğü Afrika Gücü henüz asker sevk etmeye hazır hale gelmediğinden, başka bir seçenek kalmamıştı. Cumhurbaşkanı Traoré'nin söylediği gibi : « müdahale kararı alınmamış olsaydı, bugün Mali diye bir şey kalmayacaktı ».
Fransa, İslam dininin ilkelerini ihlal eden ve halklara her türlü zulmü yapan bağnaz terörist gruplar tarafından tehdit edilen Müslümanların imdadına koşmuştur.
Fransa'nın başlatmış olduğu operasyon, hem Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi hem de Afrika Birliği ve CEDEAO tarafından olumlu karşılanmıştır. Ülkemiz, birçok müttefiğinin ve bölgede yedi Afrika ülkesinin doğrudan desteğini almıştır. On dokuz Avrupa Birliği ülkesi, Mali ordusunun eğitimine yönelik faaliyetlere katılmayı kabul etmiştir.
Fransa, Mali'de kalma niyetinde değil. Amacı, Mali ve Batı Afrika'nın yanında yer alarak, bu zor günlerin üstesinden gelmelerine yardımcı olmak ve bütün bölgenin barış ve demokrasi içerisinde yaşamasını sağlamaktır. Kuzey'de yer alan büyük şehirlerin kontrol altına alınmasıyla, Mali'nin egemenliğinin yeniden sağlanması hususunda önemli bir eşik aşılmıştır. Bununla birlikte, görev tamamlanmış olmaktan çok uzakta. Asker sevk etmekte olan Afrika Gücü, Mali güçlerinin yanında merkezi bir rol oynayacaktır. Mali'nin geleceği aynı zamanda, 31 Temmuz tarihine kadar seçimlerin düzenlenmesinin yanı sıra, Mali'nin toprak bütünlüğünü tanıyan Kuzey hareketleri ile müzakerelerin başlatılmasını öngören siyasi bir geçiş sürecinin başlatılmasından geçmektedir.
Uluslararası toplum, Mali'ye yardım konusunda birlik içinde olmalıdır. Adis Abeda'da, 29 Ocak tarihinde düzenlenen donatörler konferansı, Afrika Gücü'nün finansmanı ve Mali askeri güçlerinin yeniden yapılandırılması için halihazırda, 455 milyon dolar bağış toplanmasına vesile olmuştur. Bölgeyle çok eski bağlara sahip olan Türkiye, doğal olarak söz konusu girişimde yerini alabilir.
Dışişleri Bakanlarımız Sayın Davutoğlu ve Sayın Fabius'ün 4 Şubat tarihinde yapmış oldukları telefon görüşmesinde dile getirdikleri gibi, Türkiye ve Fransa, Afrika'nın en fakir ülkelerinden birine yardım etmek üzere birlikte daha sıkı bir işbirliği içinde olabilirler ve olmalılar. Türkiye'nin Afrika kıtasında mevcudiyetini güçlendirdiği şu sıralar, Afrika, kalkınmayı ve demokrasiyi geliştirmek üzere ülkelerimiz için yeni bir işbirliği alanı oluşturabilir.
LAURENT BILI