KUDÜS GÜCÜ KOMUTANLIĞINA ATANMASI
Kudüs Gücü'nün başına getirildiği 1997'de İran kritik zamanlardan geçiyordu. Afganistan'da büyük oranda Sünni Peştunlardan oluşan Taliban hareketi, zaten güvenliği pamuk ipliğine bağlı doğu sınırlarında İran için ciddi bir tehdit olmaya başlamıştı. Tahran yönetimi Taliban'ın yükselişini doğu sınırlarında Suudi Arabistan ve Pakistan'ın pençelerinin İran'a doğru açılması olarak görüyordu.
İçte ise değişim isteyen reformcu hareket Muhammed Hatemi liderliğinde iktidara gelmişti. Hatemi, İran'da Devrim Muhafızları'nın etkisini kırmaya çalışırken, dini lider Hamaney, tam tersine onları güçlendirmeye gayret ediyordu.
Irak savaşının en önemli cephe komutanlarından Kasım Süleymani, İran için böyle kritik bir zamanda ülkenin en kritik gücünün başına bizzat Hamaney tarafından atandı. Bunda, Afganistan'ı çok iyi tanımasının da rolü vardı.
O tarihten itibaren Süleymani'ye desteğini hiç esirgemeyen Hamaney, kamuya açık alanlarda birçok kez onu "Cephede defalarca şehit olduğu halde hâlâ yaşayan bir devrim şehidi" diye övdü.
Hamaney'in, İran-Irak savaşı sürerken cepheyi ziyaretinde çekilen ender fotoğraflarının birinde sağ tarafında Süleymani, sol tarafında Devrim Muhafızları Genel Komutanı Muhsin Rızai oturuyordu.
'ORTADOĞU'YU PARMAĞINDA ÇEVİREN ADAM'
Farsça yayın yapan Aparat adlı sitede Süleymani'nin konuşmalarının toplandığı koleksiyonun en tepesinde "Khavermiyane roye engoşte in merd miçerkhed" ibaresi bulunuyor. Yani, "Ortadoğu bu adamın parmağında dönüyor!"
Ortadoğu'nun bu önemli adamı rakiplerinin de tanımak, profilini çıkartmak için yoğun çaba harcadığı biri. Cevabı aranan sorulardan biri, dinle ilişkisine dair… 2007'den 2009'a kadar ABD'nin Bağdat Büyükelçisi olarak görev yapan Ryan Crocker, Süleymani ile görüşen Iraklı bazı yöneticilere onun "münhasıran dindar" olup olmadığını sorduğunda şu cevabı almıştı: "Düzenli olarak camiye gider ama onu harekete geçiren asıl şey dindarlığı değil, İran milliyetçiliğidir."
SÜLEYMANİ SONRASINDA KUDÜS GÜCÜ
Süleymani, 1997'de başına geçtikten sonra Kudüs Gücü'nü adım adım istihbarat, sabotaj, suikast ve özel operasyon gücüne dönüştürdü.
Kudüs Gücü 1979'da İranlı öğrencilerce işgal edilip çalışanları tam 444 gün boyunca rehin tutulan ABD'nin Tahran Büyükelçiliği binasını merkez olarak kullanıyor.
Kudüs Gücü'nün tam olarak kaç kişiden oluştuğu bilinmiyor, ancak üyelerin bir kısmı doğrudan saha savaşlarına katılmak, bir kısmı özel suikastlar yapmak, bir kısmı ise istihbarat sağlamak üzere Tahran ve Şiraz'da eğitiliyor. Buradaki eğitim tamamlandıktan sonra üyelerin büyük bir kısmı dini merkez olan Kum şehrinde ayrıca dini eğitimden geçiriliyor.
SÜLEYMANİ VE KUDÜS GÜCÜ'NÜN LÜBNAN'DAKİ GÜCÜ
Süleymani, Kudüs Gücü'nün başına geçtikten sonra Hizbullah üzerinden Lübnan siyasetinde de belirleyici bir rol oynamaya başladı. Lübnan'daki Dürzilerin lideri Velid Cumbulat'a göre Lübnan'da asıl karar verici merkez Hizbullah değil, doğrudan doğruya Ali Hamaney ve Kasım Süleymani.
Bazı olgular, Süleymani'nin Lübnan'daki etkisine dair Cumbulat'ın yaptığı tespiti doğrular nitelikte…
Mesela, Hizbullah'ın kurucularından, adı Lübnan'da 2005 yılında öldürülen Refik Hariri suikastına karışan Muğniye ile ilgili sözleri… Muğniye 2008'de bugün bile arkasında kimin bulunduğu bilinmeyen bir suikast sonucu Şam'da öldürüldü. Süleymani, Muğniye'nin taziyesinde ev sahipliği yaptı ve onu "şehit dostum" diye andı.
Süleymani Kudüs Gücü'nün başına geçtikten üç yıl sonra İsrail, 16 yıldan beri işgal altında tuttuğu güney Lübnan'dan çekildi.
2006'daki Hizbullah-İsrail savaşında da Hizbullah'ın operasyonlarının belirlendiği karargâhın kilit ismi Süleymani'ydi. 44 gün süren savaş boyunca, Irak'ta Şii milislerinin Amerikan hedeflerine yönelik saldırılarını büyük oranda azaltmış olması Amerikalıları şaşırtmıştı.
Newyorker Dergisi'nden Dexter Filkins, Iraklı bir yetkilinin kendisine, savaş bittiğinde Kasım Süleymani'nin Bağdat'taki Amerikalı komutanlara bir mesaj gönderdiğini aktarmıştı. Mesajda şöyle deniyordu: "Umarım Bağdat'taki huzurun ve sakinliğin keyfini çıkarmışsınızdır. Ben Beyrut'ta biraz meşguldüm de!"
ABD'NİN AFGANİSTAN VE IRAK'A SALDIRILARINDA SÜLEYMANİ…
ABD, 2001'in 11 Eylül'ünde Dünya Ticaret Merkezi'ne yapılan saldırıların sorumlusunun El Kaide olduğunu açıklayıp Afganistan'a saldıracağını ilan edince Afganistan'da güç kaybetmiş olan İran'a gün doğdu. Çünkü İranlılar'a göre Taliban, bölgedeki en büyük rakipleri Suudi Arabistan'ın uzantısıydı. Böylece ABD ile İran arasında üstü örtülü bir ittifak oluştu.
Cenevre'de, İranlı ve Amerikalı yetkililer arasında Afganistan konulu bir dizi görüşme yapıldı. İran heyeti Amerikalıların önüne bir harita koydu. Harita'da Afganistan'da Taliban'a ve diğer Sünni silahlı gruplara ait bütün üs ve kampların ayrıntılı lokasyonları ve bilgileri mevcuttu. İran heyeti, Amerikan heyetine "İşte bizim öncelikli olarak vurulması gerektiğini düşündüğümüz hedefler" dediğinde ABD'li diplomat Ryan Crocker, İranlılara not alıp alamayacağını sordu. İranlılar "harita sizin olsun" dedi.
Crcoker, bütün bu görüşmeler sürerken İran heyetinin doğrudan Kasım Süleymani'den direktif aldığını söylemişti.
ABD Afganistan'ı işgal ettikten sonra da iki ülke arasındaki işbirliği devam etti. Ta ki 2002'de ABD Başkanı George Bush'un İran'ı "şer ekseni"ndeki ülkelerden biri olarak tanımladığı konuşmasına kadar. Bu tarihten sonra İran, bir sonraki işgalin Irak'a yönelik olacağını tahmin ettiğinden Irak'ta Amerikan işgalini karşılamak için hazırlıklara başladı. Koordinatör, tabii ki yine Kasım Süleymani'ydi.
Tahminler gerçeğe dönüp de ABD Irak'ı 2003'te işgal ettiğinde İran, Irak'ta kendisi adına "vekâlet savaşı" yürütecek hatırı sayılır bir gücü örgütlemişti bile: Mehdi Ordusu, Hizbullah Tugayı, Bedir Tugayları ve Asaib Ehlel Hak adlı Şii silahlı gruplar, işgalin başında İran'ın bölgedeki en büyük düşmanlarından Saddam Hüseyin'i devirmek için Amerikalılarla işbirliği yaptı. Saddam Hüseyin'in devrilmesi sonrasında ise İran'ın denetimindeki bu örgütler silahlarını Amerikan güçlerine doğrulttular. ABD, 2004-2006 boyunca Vietnam savaşından sonraki en büyük kaybını Irak'ta verdi.
Bu faaliyetlerin en tepesindeki isim yine Kasım Süleymani idi.