Cübeyr, The New York Times gazetesinde yer alan "İran değişebilir mi?" başlıklı makalesinde, İran'ın bölgesel hegemonya emellerinden vazgeçmediğini savunarak, yaptırımların kalkmasının bu ülkenin teröre desteğini artıracağını yazdı.
Dünyanın İran'ın uluslararası toplumun saygın bir üyesi olmasını umduğunu kaydeden Cübeyr, "Ancak İran mezhepçi ve yayılmacı bir politika güderek terörizmi destekliyor" ifadelerini kullandı.
Makalesinde "İran diplomatik misyonlara saldırmayı bir dış politika aracı olarak görüyor" ifadelerine yer veren Cübeyr, 1979'da Tahran'daki ABD elçiliği baskınından bu yana İran'da İngiltere, Danimarka, Kuveyt, Fransa, Rusya ve Suudi Arabistan misyonlarına saldırıldığını, yurt dışında İran'la bağlantılı gruplar tarafından diplomatlara ve muhaliflere yönelik suikastler düzenlendiğini kaydetti.
İran'ın "vekili" konumundaki Hizbullah'ın Lübnan'ı kontrol etmeye çalıştığını, Suriye muhalefetine savaş açtığını ve DAEŞ'in zemin kazanmasına neden olduğunu vurgulayan Cübeyr, İran'ın Esed rejiminin zulmüne destek verdiğini belirtti.
EN KAVGACI AKTÖR
İran'ın dış politika önceliğini "dostluk" olarak ifade etmesine karşın eylemlerinin bunun tam tersini gösterdiğini kaydeden Cübeyr, "İran bölgede tek başına en kavgacı aktör konumunda. Eylemleri bölgesel hegemonya peşinde olduğunu ve uzlaşma sinyallerini zayıflık olarak algıladığını gösteriyor" ifadelerini kullandı.
"Suudi Arabistan, İran'ın bizim ve müttefiklerimizin güvenliğinin altını oymasına izin veremeyecek" ifadelerine yer veren Cübeyr, İran'ın uluslararası toplum tarafından terörü destekleyen ülke olarak kabul edildiğini ve bu nedenle kendisine yaptırım uygulandığını vurguladı.
Cübeyr, esas sorunun "İran'ın uluslararası sistemin kurallarıyla uyumlu yaşamak mı yoksa devrimci ve yayılmacı bir ülke olarak uluslararası hukuka karşı gelme peşinde mi koşmak istediği" sorusu olduğunu belirterek, "Bunu zamanla göreceğiz" ifadelerini kullandı.
İran'ın Dışişleri Bakanı Cevad Zarif de geçen hafta aynı gazetede yayınlanan makalesinde Suudi Arabistan'ı teröre destek vermek ve insan haklarını ihlal etmekle suçlamıştı.
