Bangkok Post'un haberine göre, Avrupa Birliği (AB) üyesi 20 ülke ile ABD ve Kanada'nın Bangkok büyükelçiliklerinin desteklediği ortak açıklamada, askeri yönetimin barışçıl gösterileri ve fikirlerin özgürce açıklanmasını yasaklamasından endişe duyulduğu belirtildi.
Tayland halkını birleştirecek, demokrasi ve ulusal uzlaşmaya katkıda bulunacak açık ve kucaklayıcı bir diyaloğun benimsemesinin önemi vurgulanan açıklamada, cunta yönetimden referandumu barışçıl diyaloğa açması talep edildi.
Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Sek Wannamethee, açıklamaya "Hükümetin sürdürülebilir demokrasiye yönelik yol haritasını takip edebilmesi için kamu düzeni ve toplumsal uyumun korunması gerekiyor." sözleriyle karşılık verdi.
Wannamethee, hükümetin bu amaçla belirli yasalar çıkardığını ve bu yasaların genel ifade özgürlüğünü etkilemediğini söyledi.
Seçim Komisyonu, anayasa taslağının herhangi bir şekilde eleştirilmesini ve seçmenleri referandumda hayır oyu kullanmaya çağıran tişörtler giyilmesini yasaklamıştı. Anayasa taslağını eleştirdikleri bilinen ve aralarında gazetecilerin de bulunduğu çok sayıda kişi geçen aylarda tutuklanmıştı.
Ülkede siyasi partiler, akademisyenler ve medyanın eleştiri oklarının hedefi haline gelen ve 7 Ağustos'ta referanduma sunulacak anayasa taslağı, senatonun tamamen askeri cunta tarafından seçilmesine ve milletvekili olmayan birinin başbakan olmasına olanak sağlıyor.
Tayland'da büyük çapta gösteriler üzerine 9 Aralık 2013'te parlamentoyu fesheden eski Başbakan Yinglak Şinavatra, 2 Şubat 2014'te erken seçim kararı almıştı ancak yedi ay süren siyasi tıkanıklığın ve 28 kişinin öldüğü protestoların ardından ordu, 22 Mayıs 2014'te yönetime el koymuştu. Cunta lideri General Prayuth Çan-oça, kendisini başbakan ilan etmiş, senato feshedilmişti.
