Çocuklar hep bir araya gelmiş, "Hadi anne! Yeni yıl konserine gidelim" dediler. "Aman çocuklar! Şimdi kalabalık, harran gürran... Hiç halim yok siz gidin" dedim. Torunum Barış,
- Ama babaanne, biz sana herhangi bir konserden bahsetmiyoruz, Ahmed Adnan Saygun Kültür Merkezi'nde, üstelik senfoni, üstelik şef Ender Sakpınar, deyince akan sular durdu. Bizim aile, Ender Sakpınar hayranıdır çünkü. Yıllar önce müşterek çalışmalar yapmıştır.
Ege Genç Senfoni Orkestrası'nın kurulması ve seri konserler... Bu gençler son sınıf öğrencileriydi. Ender Bey onları bıkmadan, usanmadan hazırlar, yetiştirir ve ünlü solistlerle konser vermelerini sağlardı. Ayşegül Sarıca, Mehveş Emeç... Düşlenemeyecek kadar önemli, konservatuvarda öğrenci iken bu konserlerde olmak! Ben de işin organize kanatındaydım. Tabii bu olanakları sunmada katkısı hiçbir zaman unutulmaz isim de rahmetli
Ahmet Piriştina'dır.Gençlerin ve sanatın daima yanında, eli şefkatle üstelerinde, büyük başkandı. O her zaman gönlümüzde bir efsane... Gelelim yeni yıl konserine. Nasıl da güzel bir kültür merkezi oldu Ahmed Adnan Saygun! İnanılmaz! Nereden nereye geldi... Bu salonun bir eşini Selanik'te görmüş ve iç geçirmiştim, "Ahhh! Güzel İzmir, sana da yakışır" diye... Her salona girişte hatırlar, şükrederim. Yunanistan'a Avrupa Birliği'nin hediyesi o salonun eşi, şimdi İzmirimizde. Ama, işte ama başlıyor... Demirel'in dediği gibi, - Ama ile söze başlanırsa dikkat! Arkası sevimli gelmez!
'YASSAH HEMŞEHRİM!'
Salon güzel de içini doldurmak önemli. Seyirciden bahsetmiyorum, uygulama beni ilgilendiriyor. Kapıdan girdik.
Güvenlik, o muhteşem görüntüye tam anlamıyla zıt davranışta. - Şuradan geç! - Madeni eşyalar buraya... - Bir dakika! Neredeyiz, dedim kendi kendime. Hiçbiri nezaket bilmiyor.
"Lütfen, siz, teşekkür ederim" kelimelerinden uzak yaşamışlar! Nasıl iş bu, derken Ender Bey'i görmek için kulise yöneldik. Bir güvenlik görevlisi koşa koşa geldi. - Girmek yasak! Bi dakka, giremezsin! - Şefle kuliste randevum var. - Olmaz! Şefi çağıralım. Torum Barış tutamadı kendini, güldü... Ben, "Yok artık!" dediğim sırada, Barışa okkalı bir fırça geldi. - Ne gülüyon, ha! Eyvah, dedim neredeyiz, nerede! Birden 40 yıl geriye döndüm. Hani hastahanelerde ziyaret saatinde kapıda duranlar olurdu; "Yassah hemşehrim, yassah!" Aynı öyle bir ortam yaşıyoruz. Sonra başka biri, olay var diye geldi. "Kendi sorumlunu ara" dedi görevliye, aradı ve biz geçebildik engeli!
'TÜM ÇALIŞANLAR DERS ALMALI'
Böyle şık bir güzellik, o ölçüde de çalışanlar ister. A'dan Z'ye dikkat lazım.
Bu güvenlik görevlilerinin tümünün, aslında çalışanların tamamının iletişim, beden dili, kurumsal protokol dersi almaları, olmazsa olmaz. Çünkü salona girdiğimizde de hanım kızlar şık ve tatllı tatlı ortalıkta dolaşıyorlardı. Biri yaklaştı, "Yardım edeyim" dedi. Verdim davetiyeyi, baktı, eliyle işaret etti: - Karşısı. Alfabetik, gidebilirsiniz. Ben dumura uğradım bu yanıta... Alfabetik olduğunu bana anlatan bir hanım kız. "Vayy!" dedim, "burada işler karışık." Neyse, oturduk yerimize. Koltuk aralarının mesafesi çok dar, en az 10 santimetre ilave lazım. Benim gibi kısa boylu biri bile şikayet ediyorsa 1.80'likleri düşünemiyorum! Hele en ön sıra, aman Tanrım! Önde oturanın eli, neredeyse sahnede. En az iki koltuk geriye çekmek şart. Bu durumdan ne oturan memnun ne de sahnedeki sanatçı... Ben bunları gözlemlerken çok da susamıştım. Yerimi buldum, bir su içeyim dedim. Çıktım dışarı, su bitmiş. Su biter mi, nasıl olur, derken, arkadan bir dertli, "Biter biter, bu düzenle!" dedi. Çaresiz, hayatımda ilk defa tuvalete gidip çeşmeden su içtim. Öleceğim susuzluktan. Yılbaşı konseri bu, kalabalık olacağı besbelli, alsanıza tedbirinizi! Söylene söylene girdim içeri, konser başladı. Karanlıkta baktım bir görevli, elinde torba, içinde su şişeleri, solistlerin ayaklarının yanına koydu pet şişeleri. "Pes!" dedim "pes." Yanımda da İsveç'ten konuklarımız var. Şaşkın izliyorlar. O kadar utandım ki başımı çevirdim. Nasıl bir salon sistemi, organizasyon bu! Ben çözemedim. Ama konser muhteşemdi. İzmir Devlet Senfoni Orkestrası'nı bu program için kutlarım. Vokalist grubunu ayrıca anlatacağım, canım okurlarım. Sizlere mutlu, sağlıklı, huzurlu, müzik kadar güzel günler yaşayacağınız bir yeni yıl dilerim.