Patronlar Kulübü olarak bilinen Türk Sanayicilari ve İşadamları Derneği (TÜSİAD) Yönetim Kurulu'nda Ege Bölgesi'nin temsilcisi olan Sun Holding Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Şükrü Ünlütürk, seçildikten sonra ilk röportajını Egeli Sabah'la yaptı.
İş yaşamına girişiniz nasıl oldu?
Dört yıl madencilik sektöründe çalıştıktan sonra kendi işimi yapma arzusuyla ilk olarak 1987 yılında kardeşim Sabri ve eşim ile birlikte Sun Tekstil'i kurduk. Ondan sonrası oldukça hızlı geçti. Baş döndürücü bir hız diyebilirim. Çok küçük bir fasoncu olarak kurulan Sun Tekstil, 1990 yılında ilk ihracatını yaptı. 1 milyon doların üzerinde ciro yaptı. İşler büyüdü.
AİLEMİZ DAR GELİRLİYDİ
Sıfırdan fason üretim yaparak iş hayatına atılıp ardından TÜSİAD Yönetim Kurulu üyesi olmak önemli bir başarı...
Biz dar gelirli bir ailenin çocuğuyduk. Okuma fırsatını ülkenin bize sunduğu bir imkanla bulabildik. O yüzden kendimizi hep borçlu hissettik. Önemli olan kendimiz için ne yaptığımız değil. Gerçekten dar gelirli bir ailenin çocuğu olarak varlık anlamında bir şeyleri başardık. Ama daha çok önemsediğimiz şey ülkemiz için, bölgemiz için ne yaptığımız. Zaten bu olmasa derneklerde çalışmazdık. Kendi şirketimizi kurum haline getirmeye çalışmazdık. Herkesin ülkeye borcu olduğunu düşünüyorum. Çok değişik ödeme yolları var. Biz kendi bildiklerimizle karşılamaya çalışıyoruz.
Sun Holding'in yapısı hakkında bilgi verir misiniz?
Esas olarak tekstil ile ilgili 4 şirketin sahibi olan bir holding. Bütün grupta şu anda 800 kişi çalışıyor. Ana gemimiz, konfeksiyon ihracatçısı Sun Tekstil. İkinci şirketimiz ise kumaş üreticisi ve ihracatçısı Ekoten. Üçüncü şirket ise Jimmy Key (JK) mağazacılık. 4. şirketimiz Ames Tekstil. Teknik tekstil konusunda Hollandalılar ile birlikte geçen yıl Ege Serbest Bölgesi'nde kurulan bir firma. Grubun bebeği. Mercedes, BMW'lere otomobil koltuğu yapan ileri teknoloji ile Avrupa'da üç boyutlu kumaşlar üretebilen ikinci firma. Türkiye'de ise ilk ve tek. Yüksek kalitede yataklarda kullanılan süngerin yerine geçen, hiçbir şekilde formunu ve elastikiyetini kaybetmeyen bir ürün. Yanmaz, çok sağlıklı bir malzeme... Lüks otoların döşemelerinde ve koltuklarında kullanılıyor.
Ar-ge'ye yönelik çalışmalarınızı anlatır mısınız?
Sun Tekstil'in Başbakanlık tarafından onaylanmış bir ar-ge merkezi var. 55 kişi çalışıyor. Hem iyileştirme hem yeni ürün geliştirme faaliyetleri var. Mikrokapsüllü inceltici zayıflatıcı giysiler, 'kozmetik giyim' dediğimiz ürünler ar-ge merkezimizin ürünü. Türkiye'de hiç kimsenin şuana kadar yapmadığı pamuk esaslı, sentetik olmayan tümüyle doğal elyaftan termal kıyafetler piyasaya çıkaracağız. Şimdiye kadar piyasaya çıkan ürünler sentetikti. Teknik tekstil çalışmaları orada yürüyor. Akıllı giysiler, Pure Nature markasıyla satılıyor. Çok iddialı bir konu. Bu da Türkiye'de bizden başka üreteni olmayan ve pazarlayanı olmayan bir alan. Bir Fransız ortağımız var. Mikrokapsülleri o üretiyor. Giysilere biz bağlıyoruz. Çok yeni bir teknoloji. Fransa'da testleri yapıldı. Tüm dermatolojik testlerden başarıyla çıktı. Şu anda Jimmy Key, Boyner, KYO My Friend, YKM mağazalarında ve internette satılıyor. Yakın bir zamanda yeni modellerde üreteceğiz.
Sıfırdan TÜSİAD'a kadar uzun ve zorlu bir yoldan geçtiniz...
Biz aile olarak, demokrasiyi 4-5 yılda bir kere oy kullanmak olarak görmüyoruz. Demokrasideki önemli konulardan biri, meslek örgütlerinde, sivil toplum örgütlerinde çalışmak ve orada ülke yararına olabilecek olan işleri yapabilmek. Sivil toplum örgtülerinde yer almak hoşlandığım bir olaydır. Sivil toplum örgütlerinde yada meslek örgütlerinde görev almayı ülkeye karşı bir borç olarak görüyoruz. 10 yıl önce üye olduğum TÜSİAD'ın çalışmalarına ben de destek verip katkıda bulunabilirim.