Biricik kızım bir akşam elinde kağıtla kapıda beni karşıladı. "
Bak" dedi, "
Bugün çok güzel bir resim yaptım..." O zamanlar 3 yaşında ya vardı ya yoktu, resim yapmaya yeni yeni başlamıştı. Elime tutuşturduğu kağıda, annesini, kardeşini ve evimizi çizmişti. Çok sevdiği oyuncak kedisi bile vardı, bir ben yoktum! "
Kenara köşeye sıkışmış olabilir miyim" diye baktım, baktım ama kendimi göremedim. Ne yalan söyleyeyim, hüzünlendim, içim burkuldu. Cevabını bilmeme rağmen yine de sordum: "
Kızım ben neredeyim?.." Yanıtı hazırdı: "
Baba sen iştesin..." Yaşamı ona öğretme görevim olan kızım, hiç unutmayacağım bir hayat dersi vermişti. O an için sanki o büyük, ben de küçüktüm, rollerimiz değişmişti. Neyi yanlış yaptığımı, çocukça duyguların berraklığıyla bana gösterdi. Daha önce gördüğüm hiçbir resim bana bu kadar çok şey anlatmamıştı. Mesajı almış bir baba olarak, o günden sonra hem ona hem de kardeşine daha çok zaman ayırmaya çalıştım. Çocukların anne sevgisinin yanında babalarından da ilgi ve yakınlık beklediğini bana öğreten kızımın resimli dersini paylaşmak istedim. Birkaç gün önce dinlediğim eğitimci bilimci ve yazar
Yrd. Doç. Dr. Hasan Yılmaz'ın sözleri beni buna zorunlu kıldı... Tanınmış akademisyen, İzmir'de görev yapan rehber öğretmenler için
Gediz Üniversitesi'nin düzenlediği seminerde babalara yüklendi. Babasına bir saatte kaç lira kazandığını sorup, sonra kumbarasından o kadar para çıkarıp, "
Şimdi benimle bir saat oynar mısın" diyen çocuktan bahsetti. Şiddetten arınmış, mutlu, huzurlu ve başarılı bir toplumun, babaların evlatlarına göstereceği sevgiye bağlı olduğunu uzun uzun anlattı. Büyükten küçüğe geçen geleneksel aile modelimizdeki, uzaktan bakan, sevgisini göstermekten çekinen, sevecenliği otoritesinin sarsılması olarak gören tipik baba profiline artık veda etmemiz gerekiyor. Çocuklarına dokunup şefkatle sarılan, onlara sevgisini gösterip, değer verdiğini sergileyen babalarla annelerin yetiştireceği nesillere ihtiyacı var bu toplumun. Ey babalar... Hadi hemen başlayın. Bugün yarıyıl tatilinin ilk günü. Karneler iyi de olsa, kötü de olsa, sevilmeyi ve ödüllendirilmeyi hak eden çocuklarla ilgilenmenin tam da vakti. Çocuklar sevgiyle büyüsün... Hayatı, insanları ve tüm canlıları sevebilmenin güzelliği, daha o küçücük yaşlarda öğrenilsin. İyilik ve güzelliğin galip gelmesi işte buna bağlı...