Bana 21 Ocak'ta gelen bir mail,
engellilerin sorununu tekrar ele almamı gerekli kıldı. Hatırlanacaktır, belediyelerin engellileri umursamadıklarını birkaç yazımda ele almıştım. Yazarların görevlerinden birisi de, yetkililerin göremediklerini göstermek, duyamadıklarını duyurmaktır. Görevliler de işlerini kolaylaştırmakta yardımcı olunduğu için memnun olup faydalanmalıdırlar. Eğer bu görevliler gazete okumuyorlarsa veya uyarıları "Sen benim işimi, bana mı öğreteceksin!" diye ellerinin tersi ile itiyorlarsa, bugün karşılaştığımız
"ucube" engelli rampaları ortaya çıkar. Türk Standartları Enstitüsü'nün 1999 tarihli 12576 sayılı standardının 2012 tarihinde revize edilmiş metninde engelli rampaları için "Şehir yolları, kaldırım veya çeşitlerinde ulaşılabilirlik için yapısal önlemler ve işaretlemelerin tasarım kurallarıdır" denilmekte olup, anlamayanlar için örnek çizimler bile verilmiştir.
KENTİN GÖBEĞİNDE
Yüzlerce örnek vermeden, okuyucularımın sadece şehrin göbeği olan
Alsancak Hocazade Camisi ve Halkapınar Spor Salonu kavşaklarındaki toplam 16 engelli rampasına
göz atmalarını rica edeceğim. Bunlara engelli rampası diyebilmek için
bin şahit bile yetmez. Oraları böyle olunca gerisini siz tahmin edin. Belediyecilerimiz kokteyl, sergi, konserden vs. fırsat bulabilselerdi, marifetleri olan bu rampa bozuntularını görebilirlerdi. Bu rampaları aşabilmek için
yüksek atlama sporcusu olmak gerektiğini anlarlardı.
MAİLLE GELEN
Bu çirkin manzaralarla engellileri hiçe saydıklarının hala farkına varamadıkları için de, bizlere 21 Ocak tarihinde birer mail gönderildi. Bu maildeki birkaç cümleyi nakledeceğim: "İzmir'deki engelli rampalar ENGELSİ- ZİZMİR logosu ile boyanacak. Kent genelindeki kaldırımlar üzerinde bulunan engelli rampaları ENGELSİZİZMİR logosu ile boyanıyor. ENGELSİZİZMİR Kongresi kapsamında, İzmir Büyükşehir desteğinde organize edilen proje ile engelli rampalarının görünürlüğünün artırılması hedefleniyor..." Önceki yazılarımda
Eskişehir, Denizli, Bursa ve
Konya'dan imrenilecek örnekler vermiştim. Oralarda engellilere gösterilen saygının bütün örnekleri bulunmaktadır. Merak ediyorum: Belediyecilerimiz bu illere ve gittikleri zaman etraflarına "Onlar neler yapmış, ben ne yapıyorum?" diye göz gezdirmezler mi? Göz gezdirebilselerdi, yanlışlıklarından geri dönerlerdi. Tamam, onu yapmadılar, bizlerin ısrarlı uyarılarının da farkında değiller mi! "Sen benim işimi bana mı öğreteceksin!" düşüncesindekilerin uyarılara kulak verdiği nerede görülmüştür!
ÖNCELİK NE?
Bizlere, hele engellilere hayatımıza kolaylık getireceğinizi mi, yoksa yaşantımızı zorlaştıracağınızı mı vaat etmiştiniz! Makam odalarınızdan çıkıp, makam arabalarınızdan inip, ara sokaklardan vazgeçtim, ana caddelerde dolaşırsanız neleri yanlış yaptığınızı görürsünüz. Bir başkanımız, katıldığım bir toplantıda "Belediyelerin en önemli görevi kültür hizmetleridir" buyurmuşlardı. Bana göre "kültür" sadece sergi, konser gibileri düzenlemek değil, bunlardan önce
insana insan değerinin verilmesidir. Ötekiler sonra gelir. Şimdi ister misiniz, bu uyarılar umursamayıp o rampa bozuntularını
allı-güllü boyayarak çirkinlikleri görmeyenlerin de gözüne soksunlar. Yaparlarsa şaşırmam. 2015 EXPO'su için İzmir'i görmeye gelen heyet ile ilgili olarak bir gazetede "Çirkinlikleri göstermemek için arka sokaklardan dolaştırdık" diye yazılmıştı. Biz de Engelliler Kongresi için gelenleri arka sokaklardan dolaştırır, Kongreyi yüzümüzün akı ile tamamlarız. Varsın engellilerin sıkıntıları devam etsin, evinden dışarı çıkamamaya mahkûm olsunlar.
Yürüme engellilere de sitemim var: Tepki göstermeyi ne zaman düşüneceksiniz? Baloda eğlenirken aranızdaki sizleri ihmal eden yetkililere "Bizim buraya ne zahmetlerle geldiğimizin ne zaman farkına varacaksınız?" diye sormayı aklınıza hiç getirdiniz mi? Unutulmasın ki, bir gün bizler de engelli olabiliriz! AÇIKLAMA: Engelli sorununu neden sıkça yazdığımı soruyorlar.
Sert zeminlere çivileri çekiçle ancak vura vura çakabilirsiniz. Anlatıncaya kadar yazacağım. Yazmak benden, anlamak onlardan.