Geçenlerde, eczaneden düzenli kullandığım ilaçlarımı alıyordum. Her zaman alışveriş yaptığım eczacı hanım,
"Can Bey, iki seferdir kolesterol ilacını almıyorsunuz" dedi. Ben de
"Doktorum kullanma dedi. Faydasından çok zararı varmış" dedim. Eczacı hanım onayladı ve,
"Bence en iyisi, bir cevizi kabuğundan çıkarıp akşamdan bir bardak suya koyun. Sabah aç karnına bardaktaki suyu için cevizi de yiyin" dedi. Cevizin kolesterola iyi geldiğini duymuştum. Bir de doktoruma danışayım dedim.
"Öyle büyük faydası yok ama zararı da yok" dedi. Ben yine de ince kabuklu cevizden alıp aklıma estikçe yemeye başladım.
"İyi ki Ege'de yaşıyoruz" dedim. Gerçekten sağlık açısından şanslıyız. Otumuz, sebzemiz, meyvemiz, balıklarımız dünyaca ünlü. Hele en büyük ödülümüz, zeytinyağımız, onların kıymetini bilelim. Dün sabah TV'de
Esra Harmanda'nın
"kalp sağlığı" konusunda programı vardı. Ben Esra Harmanda'yı beğenir takdir ederim. Öyle bazı program sunucuları gibi,
"Gestapo tavırlı" değil. Gözlerinin içi gülerek programı sunar, izleyici de pozitif etkilenirler. Esra Harmanda'nın konukları Prof. Dr.
Bingür Sönmez ve Prof. Dr.
Emin Ergen idi. Sağlıkla ilgili olunca benim yaşımdakiler için program çekici oluyor. Bir diğer çekici yanı da, doktorların bir zamanlar,
"kesinlikle zararlı" dedikleri yumurta konusunda haklı çıkmam oldu. Yıllardır ben, "
Yumurtanın kolesterol yaptığı iddiası yanlış. Bildim bileli her sabah en az iki rafadan yumurta yiyorum, olsa bende olurdu" derdim. Dünkü programda Prof. Sönmez de görüşümü savundu.
KOLESTEROLE İHTİYAÇ VAR
Türkiye'de bir kolesterol ve kolesterol ilacı pazarlaması var. Pazarlamacıların esiri olmamış doktorlara göre, kolesterol, anne sütünde ve yeni bir hayatın doğması için ana nesne olan yumurtada bolca var. Çünkü insan hayatının gelişme döneminde kolesterola müthiş ihtiyaç var. Fakat "pazarlamacılar" bunu anlatmıyor. "
Kolesterolün zararı yok, yeter ki oksitlenmesine izin vermeyin" diyeceklerine,
"kolesterol ilaçları" çıkararak para kazanmayı tercih ediyor. Onun için de yoğun bir
"kolesterol zararlıdır" kampanyası yapıyorlar. Hepimizin kanında bir çeşit,
"iyi kolesterol" (HDL), bir çeşit de
"kötü kolesterol" (LDL) var. İyi kolesterol adı üzerinde iyiliğimize çalışır. Bizi damar tıkanmasına ve yüksek tansiyon gibi hastalıklara karşı korur. Kötü kolesterol da, damarda tıkanıklıkğa sebep olarak sağlığımızı tehdit eder. Oysa ikisinin kökeni de aynı. Kandaki kolesterol bizim yiyecek tercihimize göre iyi ya da kötü olur. Eğer direkt ya da tatlılar yoluyla şekeri çoğaltırsanız, ortaya çıkan "
trigliseritler", kolesterolün oksitlenmesine neden olur. Oksitlenen, daha doğrusu paslanan ve
"iyi ve yararlı olma" özelliğini yitiren kolesterol, damarlara yapışarak, tıkanmasına neden olur.
ŞEKER KONUSUNA DİKKAT!
Hani
"kırmızı et zararlı" denir ya. Aslında kırmızı etin tek başına zararı yok. Ama kırmızı etten alınan kolesterolü, bir de meşrubat içtiyseniz, trigliserite dönüşüp kolesterolü oksitler ve damar sertliği oluşur. İlaç firmaları kampanyalarla
"kolesterol heyulası" yaratıyor ve onu düşürmek için de
"kolesterol ilaçları" üretiyor. Hepimizi kandırıyorlar. En pahalı ilaçlar da kolesterol ilaçları. Biz bu ilaçları aldıkça, hiçbir suçu olmayan kanımızdaki, bize yararlı kolesterolü düşürdükçe düşürüyoruz. Bütün hormonlarımızın ham maddesi kolesteroldür. O yüzden anne sütünde kolesterol yüksektir. Çocuğun hormonlarının üretilmesi için başlangıçta anneden aldığı kolesterole ihtiyacı vardır. Kolesterol masumdur, oksitlenirse oksikolesterole dönüşür ve damar sertliği yapar. Peki oksitleyen ne? Şeker.. İnsanın gereksinimi olan glikozu da früktozu da vücut üretiyor. İlk çağlarda insanların kan şekeri 60 dolayındaymış. Doğal ortamları sebze imiş. Şeker sadece meyvede olduğu için kan şekeri de düşük oluyormuş. İnsanlar sebzeleri, bitkileri sanayiye soktukça kan şekeri de değişmiş. Şimdi 100'lerdeyiz.. Zaten 120'de şeker hastalığı başlıyor. Aman siz siz olun, sağlığınıza dikkat ederken şeker konusunu ihmal etmeyin.