İzmir'e döndüğümden bu yana içtiğim şaraplar, beni her geçen gün biraz daha şaşırtıyor. Ankara gazeteciliğini yaşamak için 20 yıl önce ardımda bıraktığım İzmir'i, biraz kaba tabirle çoğu
"köpek öldüren" cinsinden şarabıyla hatırlıyordum. Aradan geçen sürede aynı toprakların verdiği üzümü bu kadar kaliteli şaraba döndürmeyi başardıklarını görmek, bir şarap tutkunu olarak beni çok sevindiriyor.
ŞARABIMIZA DESTEK
Geçenlerde Swissotel Büyük Efes'te İzmir'e yön verenlerin ödüllendirildiği gecede, Ankaralı bir şarabın ikram edilmesi (ki sevdiğim şaraplardan birisiydi) beni üzmüştü. Bu kadar kaliteli şarabın üretildiği bir bölgenin işadamlarına ödül verilen gecede, İzmir'in, Ege'nin şaraplarının içilmesi gerektiğini savunmuştum. Tabii ki bu organizasyonu yapanların tercihiydi. Tam da bunun ardından Swissotel Büyük Efes'in, her ay bir Ege şarabını tanıtmaya başladığını öğrendim. AB üyesi ülkelerde kişi başına 33.5 litre şarap tüketilirken, bir litrede kalan Türkiye'de bunun anlamlı bir görev olduğunu düşünüyorum. Türkiye'de, fiyatı viski ile yarışır hale gelen rakı ile bira, şaraba tercih ediliyor. Buna rağmen Ege'de bağların sayısı her geçen gün artıyor. Yalnız bağ sayısı değil, şato şarapçılığı da çığ gibi yayılıyor. Şarapçılar, daha kalitelisini üretmek için birbiri ile yarışıyor ve bunda kesinlikle başarılı oluyor.
SWİSSOTEL BÜYÜK EFES'İN DAVETİ
Swissotel Büyük Efes'in Operasyon Direktörü
Emre Kocamustafaoğulları, Satış ve Pazarlama Müdürü
Ahmet Özkan, Yiyecek ve İçecek Müdürü
Tuncay Beyaz, önceki akşam Egeli Sabah'ın Bölge Temsilcisi
Ünal Ersözlü, Yazı İşleri müdürleri
Engin Uğur Ağır, Gökmek Küçüktaşdemir ve Görsel Yönetmen
Tamer Sanverir'i Pamukkale Şarapları ile ağırladı. Aslında Swissotel Büyük Efes'in Genel Müdürü
Rıza Elibol'un davetlisi olduğumuz gecede, yurtdışı seyahati sırasında virüs kapan Elibol aramızda olamadı. Ancak yakın çalışma arkadaşlarının çok iyi evsahipliği yaptıklarını vurgulamadan geçersem, bu genç beyinlere haksızlık yapmış olurum diye düşünüyorum. Dünya ve Türkiye genelinde iki büyük ödüle layık görülen Swissotel Büyük Efes, hizmet kalitesini, titizlikle seçtiği çalışanı ile yakalıyor diyorum. Bir süredir yerel yemekleri tanıtmak için yerel yemekler haftası düzenleyen otelde, her ay bir marka, ayın şarabı ilan ediliyor. Otelin misafirleri, bu şarapları market fiyatlarının da altında tatma imkanı buluyor. Bu ayın markası da Pamukkale Şarapları'ydı.
PAMUKKALE'NİN 50'NCİ YILI
Pamukkale Şarapçılık, 50. yılını kutluyor. Aile şirketinin başında 40. yılını dolduran Yönetim Kurulu Başkanı
Yasin Tokat, o gece bizimle beraber oldu. Pamukkale'nin aldığı ödülleri anlattı. Trio'nun Marks and Spencer'ın İngiltere'deki mağazalarında en çok satan şarap olmasının gururunu bizimle paylaştı. Yasin Tokat, şarapçılığın bir gönül meselesi olduğunu, heyecanı ile bize o gece bir kez daha gösterdi. Gecede, marine deniz tabağı ve levrek filetonun yanında, Pamukkale'nin, Güney'deki bağlarından elde ettiği, Nodus serisinden Chardonnay'sini içtik. Yaban mantarı, kakao ve kızılcık sos ile lezzetlendirilmiş ördek ruloya, Nodus Shiraz eşlik etti. Çaylı sorbe ile damağımızdaki tüm tadı sildikten sonra, ana yemek olarak gelen sote kaz ciğeri ve ızgara bonfilenin yanında, Nodus Cabernet Savignon tattık. Cabernet Savignon, gövdeli şarapları sevdiğimden olsa gerek, en etkilendiğim Nodus serisi oldu. Keçi peyniri ile ikram edilen Nodus Merlot Cabernet Franc, bana
"üzüm buğusu gibi" diye tanımlanan incecik, zarif ve beyaz tenli İzmirli genç kızları hatırlattı. Swissotel Büyük Efes'in de Pamukkale Şarapçılığın da ödüllerine layık gecede, şaraplarla yemeklerin uyumu, uygulamanın İzmir ve Ege şarapçılığına katkısının büyük olacağına bizi inandırdı.