Servetleri milyar eurolarla ifade edilen İsviçreli aileler, İzmir'de yatırım yapmaya başladı. İsviçre'de 7 ortaklı bir fon kurduklarını açıklayan Megapol Group Yönetim Kurulu Başkanı Selim Gökdemir, "İsviçre sermayenin yoğun olduğu bir ülke. Yaptığımız incelemeler ve çalışmalar sonucunda İzmir'e gelen yatırımcıların fona girdikleri ancak İzmir'i görmeyen yatırımcıların ise fonda yer almadıklarını tespit ettik. Bunun üzerine İsviçre'nin en önemli yatırımcılarını İzmir'e iş jetleriyle getirme kararı aldık" dedi. Son üç yıldır Avrupa'ya konsantre olduklarını belirten Selim Gökdemir şöyle dedi: "İsviçre'de bir fon kurduk. Şu anda fon büyüyor. Bu fon İzmir'de bizim projelerimize yatırım yapıyor. Bu amaçla kuruldu. İsviçre'nin tanınmış işadamları bu yatırım fonuna katılmaya başladılar. İsviçre'de çok yüksek bir sermaye konsantrasyonu var. Genelde dünyada önemli ailelerin servetlerini aile şirketleri idare ediyor. Biz de İngilizce-Türkçe bir dergi çıkardık ve İsviçre'deki 50 aile şirketine gönderdik. Şu anda İsviçre'de mevduatınıza hiç faiz alamıyorsunuz. Kredi maliyeti de yıllık 0.5... Böyle bir ortam var. Uzun süre Türkiye'yi incelediler. İzmir'i incelettik. İzmir'deki büyük potansiyeli fark ettiler. Şimdi İsviçre'deki ünlü işadamları fona katılmaya başladılar. Bu kişiler orta gelir grubu değil, üst gelir grubu. Bir milyar euro serveti olanlar katılıyorlar buraya."
GÜVENİN SONUCU
İsviçre'nin Basel kentini merkez aldıklarını ifade eden Gökdemir, "Fon bizim proje şirketlerimizden hisse satın alıyor. Fonun başlangıcı çok zor. Asıl önem arzeden konu henüz daha başlamamış projeleri satıyor olmamız. Türkiye'deki büyüme imkanını iyi biliyorlar. Şu anda Türkiye'nin milli geliri ile İsviçre'nin milli geliri eşit. Toplamda eşit. Ama 2023 yılında Türkiye İsviçre'yi ikiye katlıyor. Böyle bir perspektif var" bilgisini verdi. Fonda şu anda ortak olarak 7 kişi olduğunu belirten Gökdemir, "Yolun başındayız. Fona giriş minimum 2 milyon euro ile oluyor. Bizim amacımız İzmir"e yatırımcı çekebilmek. 50 işadamına ulaşırsak zaten çok iyi bir noktaya geleceğiz" dedi. Gökdemir, Türkiye'ye olan güvenin ifadesi olarak bütün sözleşmeleri Türkçe metin esasına dayalı ve Türk Hukuku'na uygun olarak yaptıklarını ayrıca olası bir anlaşmazlık durumunda İzmir mahkemelerinin yetkili olduğunu sözleşmelere koyduklarını anlattı. Bu fon projesi için yaklaşık üç yıldır çalıştıklarını belirten Gökdemir, fonun gittikçe büyüdüğünü söyledi. Son olarak fona 10 milyon euro ile katılacak bir ailenin fona katılmaktan vazgeçtiğini bildiren Gökdemir, şunları ekledi: "Sonra oturup İsviçreli ortaklarımla sonuçları inceledik ve şunu fark ettik. İzmir'e gelenler kesin olarak fona katılıyorlar. Ama İzmir'i görmeden katılmıyorlar. Şimdi yeni projemiz olarak jet kiralayacağız. Yatırımcıları İzmir'e getireceğiz. Kararlarını ondan sonra alacağız. Raporlar bir anlam ifade etmiyor. İzmir'i gezdiriyoruz. Burada yemek yediriyoruz. AVM'leri görüyorlar. Gençleri görüyorlar. Ne kadar para harcadıklarını görüyorlar. Geçenlerde ünlü bir ayakkabı mağaza zincirinin sahibi katıldı. AVM'lere gittik. Ayakkabı mağazalarına baktı. Fiyatlara baktı. Daha biz yemekteyken, 'biz katılıyoruz' dedi. Bundan sonra ulaşım önemli. İsviçreli ortaklarımla maliyeti üstleniyoruz. Jetin İsviçre kökenli bir şirket olması üzerinde duruyoruz. Yatırımcıları 2'li veya 3'lü gruplar halinde getireceğiz." Anadolu Apartmanı projesini İsviçreli fonla yaptıklarını belirten Gökdemir, şimdi ise Yenişehir Gıda Çarşısı'nda yapacakları projeye odaklandıklarını söyledi. Gökdemir, sadece İsviçre ile sınırlı kalmadıklarını, Hollanda, İngiltere ve Ortadoğu sermayelerini de İzmir'e çekebilmek için de görüşmeler yaptıklarını kaydetti. Gökdemir şöyle konuştu:
"ÜLKEMİZ İYİ DURUMDA"
"Ülkemizin görünümü çok iyi. Siyasi istikrar var. Bu bizim başarımız değil, ülkeye duyulan itibar arttı. Ortaklarımız arasında bankacılar var. Bize eskiden randevu vermezlerdi. Şimdi gelip ortak oluyorlar. Bu perspektiften baktığınızda en yüksek gelişme potansiyeline sahip şehir İzmir. Otoyol ihalesi yapıldı. Hava alanı büyüyor. İzmir dışından da sermayeler gelmeye başladı. Ulusal ve uluslararası yatırımcılar İzmir'e gelmek istiyorlar ama belli prensipleri var. Biz İzmir'i iyi pazarlayamıyoruz. İzmir'in bu yaşam koşulları çok önemli. Bir yatırımcı bu ülkeye giderken ilk baktığı can güvenliği oluyor. Sonra mal güvenliği var mı, hukuk devleti var mı? Bunlara bakıyorlar. Bürolarda beli standartlar istiyorlar. Mevcut şehir merkezindeki binalar bu standartları sağlamıyor. Gelmiyorlar bu yüzden. Bizim şu anda müşterilerimizin önemli bir kısmı uluslararası yatırımcılar. Gelip bizim binalarımızda ofis alıyorlar. Çünkü ilk yaptıkları şey, depremselliğe bakmak. Depreme dayanıklı mı bakıyorlar, bu testi geçemezse diğer konuları konuşmuyorlar. Yangın algılama ve söndürme sistemi, otoparkı, toplu ulaşım, elektronik güvenlik önlemlerine bakıyorlar. Bütün binalarımıza tam kapasite jeneratör yapıyoruz. Acil durumlar için değil elektrik kesintisinden etkilenmemesi için iki ayrı internet tedarikçisiyle anlaşıyoruz. Biri devre dışı kalırsa diğer binanın dünyayla bağlantısını sürdürecek. Bunalarda su kesilmemesi lazım."