İzmirli 23 yaşındaki yönetmen Gülten Taranç, kadın haklarına yönelik çektiği kısa film ve belgesel projeleriyle aldığı ödüller, katıldığı festivaller sayesinde henüz öğrenci olmasına rağmen adını sinema sektöründe duyurmayı başardı. Obezite sorunu çerçevesinde bir genç kızın yaşadıklarının ironik bir eleştirisi olan Obezonlar ile ATV'de yayınlanan "Çek Bakalım" programının 3. bölüm finalisti oldu, 10 tane de festivale katıldı. Bir apartmanda yaşayan kadınların dönüşüm hikayesinden yola çıktığı "Dönüşüm-dönüşebildiğiniz kadar" filmi üçü uluslararası olmak üzere 14 festivalde gösterildi. Üçlemenin son filmi olan "Consensus" da bir o kadar iddialı şekilde gösterime giriyor.
TARTIŞMA BAŞLATTI
Yaşanmış bir olaydan yola çıkan ve bir iç giyim atölyesinde çalışan kadınların "emek sömürüsü", "cinsel istismar" ve "cinsel kimlik" gibi başlıkları içeren sorunlarını ele alan filmin oyuncu kadrosu ise Esra Kızıldoğan, Rabia Kaya, Engin Özsayın, Şenay Aksoy, Dilay Taşkaya, Meral Yurderi, Ayşegül Kolluoğlu, Yağmur Damcıoğlu, Levent Berber, Melis Dirik gibi profesyonel isimlerden oluşuyor. Genç yönetmen ile hedefleri ve sinema üzerine konuştuk. Bugün Dokuz Eylül Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Film Tasarım Bölümü Yönetmenlik Anasanat Dalı son sınıf öğrencisi olan Taranç, 2008 yılında Rotary Exchange Programı ile Meksika'ya değişim öğrencisi olarak gitti. Fakülteye döner dönmez de Pembe Mariachi ve Nedensiz adlı iki film çalışması yaptı. Ardından Meksika'dan Gelen Bavulum isimli fotoğraf sergisini önce Atina sonra İzmir'de açtı. İkinci sınıfta "Obezonlar" filmini çekti. Film, Sağlık Bakanı Recep Akdağ'ın "Şişmanlara şişko deyin zayıflarlar" sözü üzerine gösterime girince, film bir tepki filmi olarak anılıp, ülke gündemine taşındı. Üçüncü sınıfta iken bu filmin ikinci etabı olan Dönüşüm'ü çekti. Buraya gelene kadar araya 5 kısa film ve belgesel çalışmaları sığdırdı. Dönüşüm filminden aldığı olumlu tepkiler sayesinde İtalya'da jüri üyeliği yaptı. Orada gördüklerinden etkilenerek de bu yıl üçlemenin son filmi olan Concensus'u çekti. Üçüncü halkanın biraz sert bir film olduğunu belirten Taranç, "Bu filmde diğerlerinin naifliği kırılıyor. 15 dakikalık. Fransa'daki kadın filmleri festivaline gönderdik. Kullandığımız personel giyim kıyafetlerini hapishane mahkumları dikmişler. O nedenle filmi ilk olarak orada izletmek istiyorum. İzin alacağız bunun için" dedi. Bugüne kadar olan başarılarında beraber çalıştığı ekibinin büyük katkısı olduğunu düşünen Taranç, "Bir uzun metraj çalışmam var. Modern amazonların, göğüs kanseriyle savaşan bir kadının hikayesini anlatacağım. Üçlemenin dışında bir film olmayacak. Sponsor arıyorum. 150 bin liralık bir bütçe gerekiyor. Uzun metraj için büyük bir para değil bu. Para olursa Eylül ayında başlarım. Senaristim Meryem Şahin, dramaturg, GSF mezunu. Kurgu ve görüntüde fotoğraf sanatçısı Onur Tatar ile çalışıyorum. Sanat Yönetmenim Ayten Huzur Öğütçü tiyatrodan. Farklı ana sanat dallarındaki kişilerle çalışıyorum. Sinema o zaman kolektif oluyor" diye konuştu. Üniversitenin Sinema TV Bölümü'nde Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Ragıp Taranç'ın kızı olmasının zaman zaman olumsuz bir imaj çizdiğini kaydeden Gülten Taranç, "Ancak beni tanıyanlar biliyor ki ben babamın adıyla bir yere gelmeye çalışmadım. Annem (EÜ Devlet Türk Musikisi Konservatuvarı Öğretim Üyesi Prof. Dr.) Berrak Taranç, müziklerimi yapıyor. Babamın kızı olmayı olumlamaya çalışıyorum. Benim aklıma bir fikir düştüğünde uyuyamıyorum. İlla yapacağım onu. Çekmediğim zaman mutlu olamıyorum" dedi.