Kızımın doğumundan sonra çocuk olmaya, insanın çocukluğunu hakkıyla yaşamasına kafayı fena halde takmış durumdayım. Bir yandan artık bizim çocukluğumuzdaki sokak oyunları kalmadığı için üzülüyorum, bir yandan da gelişen yayıncılık sektörü sayesinde kızımın farklı, keyifli etkinliklere katılacağını düşünüp avunuyorum. Kızımı daha iyi yetiştirmek için İzmir'e yerleştiğimi artık hepiniz biliyorsunuz ama bazen doğru yapıp yapmadığımdan emin olamıyorum... İstanbul'un cazibesi, olanakları bazen gözümü boyuyor. Ama sonra bir- den neden İstanbul'daki tüm olanaklar İzmir'de de olmasın, diye soruyorum kendime. Birileri yaparsa, neden olmasın? Bu nedenle kendi alanımda, mümkün olduğunca proje üretmeye çabalıyorum. Tabii proje üretmek kadar, o projeye destek olacak doğru kişiyi bulmak, onunla aynı hayat görüşüne sahip olmak gerekiyor. İşte böyle bir işbirliğinin sonucu, yazar
Tülin Kozikoğlu, çocuklara okumayı sevdirmek ve yazmanın ipuçlarını paylaşmak için Konak Belediyesi'nin daveti ile İzmir'e geliyor. 9-12 yaş çocuklar için planlanan etkinliğe katılım sınırlı sayıda ve ücretsiz.
23-24 Şubat saat 12.00-17.00 arasında,
Türkan Saylan Kültür Merkezi'ndeki etkinlikte çocuklar hem eğlenecek hem öğrenecek. Başvurular Konak Belediyesi Kültür Müdürlüğü'ne telefon ile yapılıyor. Tülin Kozikoğlu da benim gibi, kızının doğumuyla birlikte çocuk edebiyatının
'hafif' sularına yelken açmış. Yelkenine ilk rüzgarı Dr. Fatih Erdoğan'ın eğitmenliğinde
Bilgi Üniversitesi'nde Çocuk İçin Yazmak isimli sertifika programında aldığı eğitimle sağlamış. İletişim Yayınları tarafından yayımlanan Loli ve Yedi Çocuğu isimli yedi kitaplık serinin
Hayvanları Çoook Seviyorum! isimli kitabının Çocuk ve Gençlik Yazarları Derneği tarafından
2010 Yılı En İyi Resimli Öykü Kitabı dalında Jüri Özel Ödülü'ne layık görülmesiyle yelkeni daha çok rüzgarla dolmuş. 2011 yılında Mavibulut Yayınları tarafından
Bir Tanecik Oğlum isimli kitabı, 2012 yılında Redhouse Kidz Yayınevi tarafından
Meraklı Gezginler isimli dört kitaplık serisi yayımlanan Kozikoğlu, çocuk kitaplarının yanı sıra, bizim gazetenin kitap eki ve haftasonu eki okurlarının yakından tanıdığı bir isim.
YARATICI YAZI ATÖLYESİ
ABD'de aldığı bir eğitim sonrasında ilkokul çocuklarına yönelik
"Keyifle Okuyorum- Özenle Yazıyorum" isimli yaratıcı yazı atölyesini tasarlamış. Okuma ve yazmanın oyuna dönüşeceği, eğlence garantili bu çalışmaya sadece okur-yazar değil, keyifle okur-özenle yazar olmak isteyen tüm çocuklar davetli. Daha çok okumak ve daha çok yazmak isteyen çocuklar, bu çalışmayla okumayı ödev olmaktan çıkaracak, yazıyla kendilerini ifade edebilmenin büyüsüne kapılacaklar. İnsanın yeniden çocuk olası geliyor. Ben de kızımın büyümesini bekliyorum böyle etkinliklere dahil olmak için! Şimdilik sadece fikir anneliğini yapıyorum ama birkaç yıla kadar etkinlik kelebeği olmayı umuyorum ben de. Bu hafta uzun süredir kitaplığımda duran ama bir türlü elim uzanmadığı için okumadığım, J.D. Salinger'in "
Çavdar Tarlasında Çocuklar" adlı kitabını okudum sonunda. Kitabı bir delikanlının ağzından kaleme alan yazar, gençliğin ve çocukluğun bakış açısını o kadar iyi yansıtmış ki, hayran olmamak elde değil. Böyle kitapları okurken, ülkeme dair de önemli farkındalıklar ediniyorum aslında. Biz, olgunlaşmamış bireyleriz belki de, çocuk toplum dedikleri hani. Çocukluğunu tam yaşamayan bir toplum, cinselliğini yaşayamadığı gibi... Kitaptaki bir söz beni çok etkiledi. Sizlerle onu paylaşmak istiyorum. Bu ülke, inanılan davalar yüzünden gencecik fidanlarını yitirdi. Bu söz, o nedenle beni çok düşündürdü.
"Olgunlaşmamış insanın özelliği, bir dava uğruna soylu bir biçimde ölmek istemesidir, olgun insanın özelliği ise bir dava uğruna gösterişsiz bir biçimde yaşamak istemesidir." Her zaman inandığım bir şey vardır, ölmek değil, yaşamak zordur bu hayatta. Yaşatmak da öyle! Seçim bize ait. Zaten kısa olan şu hayatı, layığıyla yaşasak ve bayrağı bizden sonrakilere öyle devretmek, daha doğru olmaz mı? Çünkü insanın olmak isteyeceği tek yer, bazen bir çavdar tarlasıdır.
