Dilimizde "Horoz ölür, gözü çöplükte kalır" diye
bir atasözü vardır. Yıllarca önce üniversiteden emekli olsam da, hangi üniversitenin neler yaptığını, hangi başarıların altına imza attığını merak ederim. Bu ilgiyi, öteki mesleklerdekilere benzetemeyiz. Eğitim başkalarına benzemeyen bir özelliğe sahiptir. Yıllarca önce sınıfınızda bulunmuş olan birinin, bir yerde karşınıza geçip de "Hocam, ben sizin öğrencinizdim, beni tanıdınız mı?" diye sormasının doyulmaz bir hazzı vardır. Mesleğimizin başarılı genç kuşağından ve halen Gediz Üniversitesi Rektörü olan Prof. Dr.
Seyfullah Çevik her karşılaşmamızda "Hocam, üniversitemize beklerim" demiş olsa da, bir türlü programlayamadığım için ziyaret edememiştim. Geçenlerde KIBATEK'in (Kıbrıs- Balkanlar-Avrasya Türk Edebiyatları Kurumu) düzenlediği toplantılarından bu yılkine Gediz Üniversitesi'nin de ev sahipliği yapması üzerine hem toplantıya katılmak, hem de üniversiteyi görebilmek için yola koyuldum.
5 YILDIZLI OTEL GİBİ
Bir üniversitenin eğitim kadrosu, personeli kadar fiziki yapısı da önem taşır ve
ilk göze çarpan da fiziki yapısı olur. Açıkçası böylesine
dört dörtlük çarpıcı bir yapı ile karşılaşabileceğimi hayal etmemiştim. Hangi tür mekan olursa olsun, tertip ve düzen moral ve sinerji verir. Bina içinde dolaşırken bir eğitim kurumuna değil de beş yıldızlı bir otele gelmişçesine bir duygu hakim olmakta. Derslikler, salonlar, kafeterya ve daha pek çokları insana "Ah, keşke ben de buranın bir öğrencisi olsaydım" dedirtircesine donatılmış. Sanki "Size bütün imkanlar sunuldu, sizden beklenen üstün başarıdır" denilmekte.
ÖĞRENCİLER COŞKULU
Mekan yetersizliği halinde barakalarda da eğitim yapılabilir. Öğretim elemanı noksanlığı sebebiyle Ege Bölgesi'nin hemen bütün illerindeki yüksek eğitim kurumlarda da derslerim oldu. Bu kuruluşların fiziki donanımı yeterli olanlarında gerek öğrencilerimin moralinin, gerekse benim performansımın yüksekliği hep dikkatimi çekmiştir. Donanımları
zevkle seçilmiş olan 35 kişilik dersliklerde öğrenci olmanın zevk vermesi yanında, hocalık yapmanın zevki de ölçüsüz olmalıdır. İşte donanımı mükemmel olan Gediz Üniversitesi'nde de öğrencilerin coşkusu açıkça görüldüğü gibi, öğretim kadrosunun yüksek performansı da açıkça görülebilmektedir. 2009-2010 öğretim yılında, yani dün gibi, eğitim faaliyetine başlamış olan bu üniversitenin bu yıl Amerika, Avrupa ve Asya'daki 28 ülkeden gelmiş yüzlerce öğrenciye de sahip olması önemlidir. Ayrıca, üniversitede yabancı öğrenci sayısı ve hangi ülkeden geldikleri de o kurumun değerlendirilmesinde önemli bir faktördür. Kayıt döneminde açılan
kontenjanlara kaç öğrencinin başvurduğu da ayrı bir değerlendirme ölçüsüdür. Yeni bir kuruluş olmasına karşılık kontenjanı dolduramama gibi bir sorun yaşanmamış olması öğrencilerin beğenisini kazanmış olmanın bir belirtisi olarak değerlendirmelidir. İzmir'in kalabalık ortamından 30 kilometre uzakta, ama her tür ulaşım imkanına sahip bulunması, ayrıca bir avantaj olarak görülmelidir. Böylesine bir yerleşim, gelecekte bölünmeden büyüme imkanını da sağlayacaktır.
HERKESE TEŞEKKÜRLER
Geçmişte, bir özel üniversitenin kuruluşuna yardımcı olduğum sırada, dönemin YÖK Başkanının "İyi ama, hocayı nereden bulacaksınız?" gibi bir sorusuna özel üniversitelerin hoca bulmakta sıkıntı çekmeyeceklerini, üstelik devlet üniversitesindeki hocaların özel üniversitelere geçebilmek için bir yarış halinde bulunacaklarını ve bunun
topyekün bir iyileşmeye yol açacağını söylemiştim. Aslında bana yöneltilen bu soru, hocaların nereden bulunacağının merakını değil, özel ve vakıf üniversitelere karşı olan bir zihniyetini yansıtmaktaydı. İşte bu günkü manzara, yeni üniversitelerin hocasız kalmaları bir yana, mevcut üniversitelerle yarış halinde olan yenilerinin doğmasını sağladı. Başta Rektör Prof. Dr. Seyfullah Çevik olmak üzere, böyle bir üniversitenin ortaya çıkabilmesi için büyük maddi katkılarda bulunan kurucuları kutuluyor, öğretim elemanları ve öğrencilere başarılar diliyorum.