Gazeteniz Egeli Sabah'ın geleneksel Sabah Kahvesi'nin konuğu Tarihi Kemeraltı Çarşısı'nı eski günlerine döndürmek için İzmirli bir grup iş insanı tarafından kurulan TARKEM (Tarihi Kemeraltı İnşaat Yatırım ve Ticaret Anonim Şirketi) Yönetim Kurulu Üyesi Uğur Yüce oldu. Aynı zamanda İzmir Büyükşehir Belediyesi öncülüğünde kurulan İzmir Ekonomik Kalkınma Koordinasyon Kurulu (İEKKK) Kent Değerlerini Koruma Komitesi Başkanı olan dua- yen işadamı Uğur Yüce, Kemeraltı'nı da kapsayan bölgenin İzmir için önemini anlattı.
TARKEM'i anlatır mısınız?
Kemeraltı, İzmir'in bütününde çok önemli bir parça. Çünkü İzmir için basit bir analiz yaptığımızda, "Bu kentin gücünü oluşturabilecek ve fırsat teşkil eden neler var?" dediğimizde, birincisi tereddütsüz Alsancak Limanı. Yani İzmir, bir liman kenti. Bu liman sadece İzmir'in de değil Ege Bölgesi'ndeki ve çevresindeki iller için çok önemli. İkinci derecede ortaya çıkan değerimiz ise Kemeraltı... Yani Konak'tan Basmane'ye, Basmane'den Kadifekale'ye kadar olan 2 bin 700 dönümlük alan içinde 1400 tescilli binası bulunan ve aynı İzmir Limanı gibi zaman içinde çeşitli sorunlarla karşı karşıya kalmış, 2005 yılında "tarihi alan" ilan edilmiş bir bölge. Bu bölge ağustosta kaldırımda unutulmuş buz kalıbı gibi eriyor. Bir şeyler yapılıyor ama bölük pörçük. Büyükşehir ve Konak belediyeleri, Kültür ve Turizm Bakanlığı, Vakıflar, herkes büyük bir iyi niyetle bir şeyler yapmaya çalışıyor. Ama hiçbiri tüm alanı kapsayan, siyasetten tamamen arınmış, işin tamamen ekonomisine ve özellikle turizm ekonomisine yönelik bir master planı yapmamış. İEKKK'da Kent Değerlerini Koruma Komitesi'nin başkanıyım. Bir arama konferansı yaptık. Korunması gereken değerleri arasında Kemeraltı uzak ara ön planda çıktı. Kentin bu kadar önemli bir değeri nasıl ayağa kaldırılabilir? İşte bunun hedefindeydik. Bu nasıl olur? Önce çok ortaklı bir şirket kurmak lazım. Şirkete ortak olarak davet ettiğimiz herkese bunun sosyal nitelikli bir şirket olduğunu, bir vakıf şirket felsefesiyle yönetileceğini hem anlatmak hem de kabul ettirmek için çalıştık. Şirketin ortaklık sözleşmesine madde koyduk: "O bölgenin tarihi yapısına sadık kalacağıma, ticari menfaatleri bunun üstünde tutmayacağıma namusum ve şerefim üstüne söz veririm" diye. türkiye'de böyle vakıf şirketler yok. 116 kişi bir araya gelmiş. Şahıs başına düşen hisse binde 86. Bu kadarlık hisseyle, burada kazancın birinci planda olacağını söylemek anlamsız olur. Buraya gelen insanların çok büyük bir çoğunluğu bu şehri sevdiği için, bu şehire bir şeyler yapmak icap ettiği için geldi.
KÜLTÜR VE DİN TURİZMİ
Kemeraltı, Basmane'yle, Agora'yla hatta Kadifekale'yle bir bütün aslında...
Evet. Sadece Kemeraltı dersek bizi yanıltıyor. O zaman sadece 8 bin 500 esnaf ve ticaretten bahsediyoruz. Halbuki biz bundan bahsetmiyoruz. Bu onun bir kısmı. Ortaklar arasında beyin fırtınası yaptık. 9 konsept çıktı. Güvenlik, otopark gibi devletin yaptıkları dışında... Yaptığımız ankette Kemeraltı'ndaki alışveriş değil, "kültür ve din turizmi" bir numara çıktı. Prof. Dr. İlhan Tekeli hocamızın önderliğindeki İzmir Tarih Projesi'nde fikrimizi söyledik. Agora- Kadifekale'den başlayan tarihi aksın Havra Sokağı'ndan ve çevresindeki Yahudi Mahallesi'nden başlamasını istedik. Sadece orada 9 tane havra var. Agora'nın içindeki yere de sakın, "kazı evi" falan demeyin. "Sabatay Sevi Evi deyin" dedik. Çünkü bunun inanılmaz bir turistik değeri var. Bu noktada mevcut Musevi cemaatindeki arkadaşlar pek mutlu olmazmış... Ama bizim İzmir olarak sunabileceğimiz, pazarlayabileceğimiz bir değer var. Orası sadece sinagoglar değil, 7 han var. Bunlardan sadece bir tanesi Küçük Karaosmanoğlu yüzde 70 iyileştirilmiş. Diğer 6 han imara muhtaç. Bölge eğlencesiyle, antikacılar ve koleksiyonerler sokağıyla, İzmir'e özgü tatların bulunduğu küçük restoranlarla, ufak barlarla bir cazibe merkezi olabilir. Oradan çıkınca hemen Agora'nın başlaması... Bunlar o yöreyi başlangıçta ciddi bir turizm potansiyeli haline getirir. Önce "din ve kültür turizmi" birinci plana çıkıyor. İkinci plan da ise bu tür alanlar doğru ve akılcı planlanacak. Barcelona'da, Amtesterdam'da olduğu gibi.
Bu tür alanların yaşaması için neler yapılabilir?
Bu tür alanlar sürekli yaşamalı. Orada yaşayan insan sayısını artırmak, gençleri çekebilmek gerekiyor. İzmir'deki 9 üniversitenin içindeki mimarlık, arkeoloji, güzel sanatlar gibi bölümler için oralarda çalışma atölyeleri oluşturulabilir. Yurtlar kurulabilir. Batı'da bunlar yapılıyor. Mesela Kızlararağası Hanı bunun güzel örneklerinden biri. Bu han çekim merkezi oldukça, çevresi de gelişmiştir.
ESNAFIN MALINI ALIP KAÇAN YOK
Kemeraltı esnafının ve Kemeraltı Esnaf Derneği'nin kaygılı olduğu yönünde duyumlar var. İş yerlerine el konulacak gibi algılanıyor.
Kimse kimsenin malını elinden almaz, ayrıca niye alsın... Kemeraltı Derneği'nin yanlış anlaması mümkün değil. Çünkü biz TARKEM'i kurarken önce derneği, esnafı davet ettik. Zekeriya Mutlu Bey; derneğin o zamanki başkanı Hasan Ceylan ortağımız. Yeni yönetim kurulunu davet ettik. Onları ziyaret ettik. "İster şahıs olarak, ister dernek olarak ortak olun" dedik. Herkesin hayatta kendi mücadelesini veya siyasetini yürütebilmek için belirli bir takım şeylere ihtiyacı var. Bunu saygıyla karşılıyorum ama bunu istismar etmemek lazım. Siz orada kendi içinizdeki dengeler için bizi kullandınız. Çok güzel, devirdiniz mevcut iktidarı. Şimdi yeni bir yönetim kurdunuz. Tebrik ederiz. TARKEM oradaki esnaf ile birlikte yürütülür. TARKEM bölge esnafı için inanılmaz bir fırsattır. Ona dört elle sarılmak gerekir. Hatta içinde olmak gerekir ki, yanlış yapılan bir şey olursa düzeltebilmek için...
Sizin toplantılarınıza katılıyorlar mı?
Her toplantımıza sayın Başkanı davet ediyoruz. Çok meşgul gelemiyor, genel sekreter geliyor. Buradaki iktidar mücadelesini veya dernek bilmem ne mücadelesini TARKEM üzerinden yürütmemek lazım. Bunu TARKEM üzerinden yürütmek yanlış. Kendimize başka şeyler bulmak lazım. "Orayı kalkındırmak için neler yapacağız, bölgedeki işleri nasıl arttıracağız" Oradan prim yapmak lazım. Biraz ölçüsü kaçtı. O kadar geniş bir alan ki... O kadar çok yapılacak iş var ki... Kalkıp TARKEM'i Basmane tarafına ittirmesinler lütfen. Basmane tarafında da yapılacak şeyler var.
MASTER PLAN OLMADAN ASLA
Basmane Oteller Sokağı'nda İstanbullu bir grubun çalışması var.
Onlarla da konuşacağız. Biz herkesle işbirliğine hazırız. Bir tek şeyi bekliyoruz: Master plan yapılsın.
Bununla ilgili çalışmalar nasıl?
Teklifleri dahi topladık. Başta herkesten, sadece master planda kullanılmak üzere 20'şer bin lira topladık. Bunu da Sayın Büyükşehir Belediye Başkanına söyledik. Sayın Başkan, çok haklı olarak "O sizin değil, bizim işimiz. Biz sizinle işbirliği halinde bunu yaparız" dedi. Biz şimdi bir taraftan Belediye'nin master plan çalışmasına yardımcı oluyoruz. Bir taraftan da sosyal ve kültürel yönü ön planda olan birinci önceliğimiz Yahudi Mahallesi ve çevresinde bir merkez düşünüyoruz. Esnafa gerekli bilgilendirmeyi yapan, eğitim veren üniversiteler için bazı çalışma alanları yaratan, turizm enformasyon ve kültür merkezi olan bir yer kurabilir miyiz? 1-2 aya kadar belli olacak. Hemen hemen bütün bankalarla görüştük. Herkes bu projeye son derece sıcak bakıyor. Para problemi yok. O zaman yönetişim, planlama ve eşgüdüm problemi var. Bizim artık plan ve program olmadan bir şeyler yapmamız olmaz. Biz bu planlanmanın siyasi sebeplerle kadük olmaması için iki koldan çalışma yürütüyoruz. Öncelikle yerelde Valilik, Büyükşehir gibi herkesle görüştük. Eski Bakan Ertuğrul Günay, Bakanlarımız Binali Yıdırım, Cevdet Yılmaz ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, bürokratları dahil hepsiyle görüştük. Bu işe siyaset karışmamalı. TMMOB'tan Sayın Ferdan Çiftçi'yle görüştük. Bütün oda başkanlarıyla bir araya geldik. Herkes bir uyum içinde olacak. Bu da bizim İzmir'e yapabileceğimiz en büyük hizmet olur. 2-3 yıl içinde bunları belli bir yere oturtabilirsek ondan sonra gençler bu işi götürür...
Master Plan çıktıktan sonra neler yapılacak?
Master plan sonrasında somut bir adım noktası yok. Ortaklar arasında gerektiğinde yatırım sermayesi noktasında 100 bin lira verecek insanlar var. Benim ricam üzerine katılanlardan örnek vereyim. Bülent Eczacıbaşı var. Hayatında ilk defa çok ortaklı bir şirkete girdi, Selçuk Yaşar var. İstinye Park'ın kurucusu 2 Zaferler (Zafer Yıldırım ve Safer Kurşun) var. Agora'yı kuran Gürcan Oral var. Bununla ilgili konsept çalışması olsun. Bir densin ki, "Burası tarihi ve kültürel akstır. Burası alışveriş, konaklama, eğlence içindir..." Bunlar belli olduktan sonra biz bu insanlarla beraber oturacağız, bakacağız. Bir şirket 2, 3, 10, 100 şirket ne gerekiyorsa yapacağız. Bu süreçte esnafı bilgilendirmeye çalışıyoruz. Esnafı bilgilendirmeyi sürdüreceğiz.
MÜLK SAHİPLERİNE 6 SEÇENEK SUNULACAK
Mülk sahipleri ile nasıl uzlaşacaksınız?
6 alternatif geliştirdik. "Malınızı satmak ister misiniz? Malınızı uzun vadeli kiraya vermek ister misiniz? Malınızı buraya ayni sermaye olarak koymak ister misiniz? Malınız karşılığı bu şirkete ortak olup, toplamın yarattığı değerden pay almak ister misiniz? Malınız karşılığı sukuk (İslami finansman bonosu) istermisiniz? Malınızı bir değer olarak buraya koymayı düşünür müsünüz?" gibi...