Türkiye ve Ege'nin popüler tatil merkezlerinden biri olan Alaçatı, rüzgarı, mimarisi ve tarihi dokusuyla tatilcilerin bu yaz da gözdesi olmaya hazırlanıyor. Alaçatı Belediye Başkanı Muhittin Dalgıç, beldenin başarısını kentsel sit alanı içerisindeki mimariyi örneklendirip, Alaçatı'nın coğrafi dokusunu koruyarak sağladıklarını söyledi. "Amacımız Türk turizminde yeni bir soluk yaratmaktı" diyen Dalgıç, Alaçatı'nın butik olarak gelişmesinin önünü açan noktaları ön plana çıkararak çalışmalarını yaptıklarını belirtti. Geçen yıl 15 bin yatak kapasitesinde olan Alaçatı'da bu sezon yeni butik otellerin ve büyük otellerin misafirler için hazırlandığını belirten Dalgıç, herşey dahil otel sisteminin Alaçatı'da tercih etmediklerini söyledi. Dalgıç, "Biz Alaçatı'da kendimize özgü yeni bir soluk yaratmaya çalıştık ve bu şekilde de gidiyoruz. Oda kahvaltı otel sisteminin yerli vatandaşımız için daha ekonomik olduğuna inanıyoruz. Çünkü konaklayan misafirlerimiz yemek, içmek ve gezmek için bölgeye geliyor ve bu beldemize daha çok katkı sağlıyor. Herşey dahil otel sisteminin bazı beldelerde mutlaka faydaları vardır ama biz kendi bölgemiz için bunu tercih etmiyoruz" dedi. Yatak kapasitesi bakımından yetersiz kalan beldede kitle turizminin henüz başlamadığını ve genel mimariyi korumaya çalışarak düzenlemeler yaptıklarını belirten Dalgıç şöyle dedi: "Alaçatı'yı ben bir bütün içinde üç parçada ele alıyorum. Birincisi halkın yaşadığı ve butik otellerin fazla olduğu bölgemiz, ikincisi yazlıkların bulunduğu kuzey bölgemiz, üçüncüsü ise büyük otellerin ve sörf merkezlerinin bulunduğu güney bölgemiz. Güney bölgemizde sezona hazırlanan ve gelecek yıl da açılması planlanan büyük oteller mevcut. Ancak özellikle birinci bölge olan merkezde bizim planlamamızda Alaçatı'nın orjinal dokusunu bozmayacak ve üç katı geçmeyecek şekilde yapılaşmalar var." "Biz ilklerin festivallerini düzenliyoruz" diyen başkan Dalgıç, Nisan ayı ortasından itibaren ot festivali, gençlik festivali, uluslararası açık deniz balıkçılığı festivali, caz festivali gibi etkinliklerle sezonu uzattıklarını belirterek hiçbir tatil beldesinde dört mevsim tam doluluk oranı yaşanmadığını ifade ederek şunları söyledi: "Hiçbir bölgenin 12 ay hareketli olaması beklenemez. Yazın burada yazlıklarına gelenlerin de sayısıyla nüfus artışı turizm olarak algılanıyor. Esnaf açısından bu böyledir. Ancak turizm konaklama olarak da ele alınmalı. Sezonun yoğun olduğu Haziran, Temmuz, Ağustos aylarındaki kalabalıkla diğer sezonlar kıyaslanmamalı. Otellerin doluluk oranlarına bakıldığında kışın da dolu olduğu görülüyor." Dünya sörf otoriteleri tarafından sörf için elverişli en iyi üç merkezden biri kabul edilen Alaçatı'nın dünyanın dört bir yanından akın eden sporcularla yıllardır yükselen bir değer haline geldiğini beliten Dalgıç "Avrupa Sörf Şampiyonası ve Dünya Sörf Şampiyonası'nın ayaklarını yapıyoruz. Bölgenin zaten çıkışı sörf üzerinedir ve bize basamak olarak çok fazla katkı sağladı. Temmuz ayı sonuna doğru yine dünya şampiyonasına ev sahipliği yapmaya hazırlanıyoruz" dedi.
DOKUSU KORUNMALI
Sörfü, tarihi taş evleri ve butik tatil anlayışının yanı sıra gece hayatı ve restorantlarıyla da ünlülerin akın ettiği Alaçatı'nın en popüler mekanlarından olan Deli Deli Resto Bar, Bu Bi Plaj, Bu Bi Venue, İyi Restorant, Kum Beach gibi Alaçatı'nın markalaşmış mekanlarını bünyesinde bulunduran Deli İşi müesseselerinin kurucu ortağı Haldun Demirkıran ise, Alaçatı'nın dünyanın lüks tatil merkezleriyle aynı statüde bulunması için çalışmalar yapılması gerektiğini belirterek, beldenin dokusuna zarar verecek işletmelerin açılmasını önlemek için belediyenin denetim yapması gerektiğini ifade etti. Demirkiran müşteri kalitesini düşürerek sezonu uzatmanın yanlış olduğunu söyledi.
GERÇEK BİR MARKA
Bütünşehir Yasası ile Alaçatı Belediyesi ve Çeşme Belediyesi'nin Çeşme Belediyesi adıyla birleşmesiyle ilgili olarak mücadele verdiklerini ancak yasanın çıkmasıyla birlikte gelişmelerin olumlu ve olumsuz taraflarını gözlemleyerek değerlendireceklerini belirten Dalgıç, 140 yıllık bir belediye olan Alaçatı Belediyesi'nin Türk turizminde marka değeri olduğunu ifade ederek "Biz markalaşmış yerlerin ayrı bir statüde değerlendirilmesi gerektiğine inanıyoruz.Side, Belek, Ölüdeniz, Alaçatı gibi isimler Türk turizminde markalaşmış değerlerdir. Aynı bölgenin içinde Çeşme ve Alaçatı'nın ayrı ayrı markalaşması asla kötü bir şey değildir aksine daha etkili olur. Bu turizm için çok önemlidir. Dünyadaki bir çok ülke sahip olduğu kentlerle anılır. Biz bunun için çabamızı verdik devamını da süreç gösterecektir. Çeşme yarım adası olarak şanslı konumdayız. İzmir turizm ve kültür sanat kenti olarak geliştikçe turizm yatırımlarının da bu bölgede olacağını biliyoruz" dedi.
