Son yıllarda ülkemizin ve kentlerimizin öncelikli gündemini, ekonomik ve mekansal politika kapsamında kentsel dönüşüm oluşturuyor. Yetkililer tarafından, genel olarak kentsel alanın yarısını oluşturan ve güvenli olmadığı kabul edilen yaklaşık 6,5 milyon konutun yenileneceği, dönüşeceği, bu iddialı programın 550-600 milyar dolar maliyetinin olacağının hesaplandığı belirtiliyor. Bir konutta ortalama dört kişinin yaşadığı kabul edildiğinde yaklaşık 25 milyon kişi bu süreçten doğrudan etkilenecektir. Yetmiş beş milyon toplam ülke nüfusunun üçte birinin yaşamını doğrudan etkileyecek bir süreç olacaktır. Bir başka ifadeyle kentler yeniden inşa edilecek denebilir. Politika ekonomik büyümenin mekansal yeniden yapılanma üzerinden sağlanmasını amaçlamaktadır. Kentsel mekanın insanlar için yaşanabilir ve paylaşılabilir bir toplumsal üretim ve tüketim alanı olması ile kent mekanının bir sermaye birikim aracı olması arasındaki ciddi gerilim yaşanmaktadır. Başta karar vericiler olmak üzere her kentlinin, bütün aktörlerin ve süreçle ilgili profesyonellerin çok duyarlı, dikkatli ve özenli olması gereklidir. Dünyada kamu, özel, yerel yönetim birlikteliğinde gerçekleştirilen başarılı kentsel yenileme, dönüşüm proje ve uygulamalarına bakıldığında özenle belirlenmiş stratejileri olduğu görülmektedir.
AYRIŞMA ÖNLENMELİ
Kentsel yenileme, dönüşüm alanlarında yaşayanları yerinden etmeden, ekonomik gelişmeyi desteklemek ve sosyal ayrışmayı önlemek amacıyla çok güçlü, kalıcı önlemler alınmaktadır. Bu alanlarda üretilen konutların ve iş yerlerinin tamamının varlıklı kesimlerin eline geçmesini ve yüksek gelir gruplarının ayrışmasını önlemek, yoksul ve az gelirlilerin de bu alanlardan yararlanmasını sağlamak için tedbirler geliştirilmektedir. Yenileme, dönüşüm alanında üretilen konutların %25-45 oranında bir bölümü kiralık konut olarak ayrılmakta ve kiralarda sübvansiyon uygulanmaktadır. Yoksulların ve az gelirlilerin de bu bölgelerde iskanını olanaklı kılan bu uygulama toplumsal ayrışmayı önlemektedir. Böylece kentte mülk sahibi olamayan kesimlerin nitelikli, ucuz kiralık konutlardan ve nitelikli kentsel mekandan yararlanması sağlanmakta, sosyal tabakalar aynı yerleşim alanında buluşturulmaktadır. Kentlerde mekânsal eşitsizliklerin giderilmesine yönelik tedbirler geliştirilmektedir. Özellikle yeşil alan, kültürel alan, sağlık, eğitim, ulaşım, otopark alanları gibi kentsel teknik ve sosyal altyapı alanları açısından yoksun olan yenileme, dönüşüm alanlarında bu yetersizlikleri gidermeyi amaçlayan nitelikli tasarımlar ve uygulamalar gerçekleştirilmektedir.
DERNEKLER KURULUYOR
Dönüşüm alanlarında örgütlenmeler gerçekleştirilmekte, kooperatif vb. kuruluşlar desteklenmekte, dernekler oluşturulmaktadır. Bu tarzda oluşturulan kurumsal yapılarla karar sürecine ilgililerin katılımı sağlanmakta, yenileme, dönüşüm sürecinin ve projelerinin, uygulamadan etkilenecekler tarafından benimsenmesi sağlanmaktadır. Yenileme ve dönüşüm alanlarının tespit edilmesi aşamasından itibaren açık ve şeffaf programlar uygulanmaktadır. Şeffaflığın sağlanabilmesi için aynı zamanda katılımı da içeren danışma kurulları oluşturulmaktadır. Kentte bulunan meslek odası temsilcileri, akademik kurum temsilcileri, sanat ve kültür kuruluşları temsilcileri, danışma kurulunda üye olarak yer almaktadırlar. Kentlerimizin, geçmişte hızlı kentleşme sürecinde niteliksiz yapılarla gelişmesi bugün yakınılan sağlıksız, niteliksiz, güvensiz yapılı kentsel çevreyi yaratmıştır. Başta kentsel yenileme, dönüşüm uygulamalarında olmak üzere bu niteliksiz yapılaşma sürdürülmemeli, yazıda özetlenen ilke ve duyarlılıkları kavrayan bir anlayışla, kentlerin yapı kalitesinin ve mekansal kalitenin yükseltilmesi en öncelikli stratejisi olmalıdır. İzmir bu stratejiyi fazlası ile hak ediyor.