Kaldırım işgalini ne polisiye güç, ne de zabıta İzmir'de önleyemedi. Ben gerçekten şaşkınım. Malümlarınız bir süredir Doğu Anadolu Bölgesi'nde eğitim çalışmaları içinde yer alıyorum. Besa Kumun'da eğiticiyim. Besa Türkiye genelinde kalkınma ajanslarına proje çalışmaları yapıyor. Çok başarılı bir kuruluş, o kurumda olmaktan onur duyuyorum. Zira Türkiye genelinde ciddi işler yapıyorlar. Bir gün bu çalışmaları da uzun uzun sizlere aktaracağım. Nerden geldim buraya?
Evet, bu kapsamda ben de yurdumun her bir noktasına ulaşıyorum. İnanın sevgili okurlarım doğuda kaldırım işgali görmedim. Malatya ve Elazığ'a gittim gözlerime inanamadım...
İzmir acılar içinde bence.
Artık Kordon'da, Karşıyaka'da, Güzelyalı'da, Hatay'da kaldırımda yürümenize olanak yok diyor okurlarım.Yüzlerce mail ve telefon geldi. "Ne bu rezalet" diye bana soruyorlar... Valla ne yapayım sevgili okurlar... Kumaş bu, bu da makas! Defalarca yazdık defalarca... Zabıta bu noktada çaresiz. Dayak yedi, saldırıya uğradı, bıçaklandı. Karşısında laf dinlemez, yüzsüz bir güç var!
Belediyeler tek başına başa çıkamıyor.
Emniyetin gücü olmadan olamaz çözüm.
Emniyet Müdürlüğü'nden bu güne kadar defalarca çeşitli sorunları dile getirdiğim halde inanın tek bir telefon bile gelmedi.
Belki de İzmir Emniyet Müdürlüğü'nde basın masası yok.
Son düşüncem bu...
Polis ve zabıta el ele vermeden kaldırım yayaya teslim olmayacak bence. En önemlisi de vali ve belediyeler işbirliğinde yasal düzenlemelerde hareket gerekli.
Ne olacak 60 TL ceza! Adam ödüyor 60 TL'yi atıyor masayı kaldırıma. Yola masa atan var, caddeye... Fotoğraf çekip koydum.
İl Trafik Müdürlüğü'nden çıt yok, çıt... Pes dediniz değil mi? "Belediye de ne yapsın" demeyelim. Toplasın encümeni cezayı artırsın ve ruhsat verirken ona göre madde eklesin. Kural olsun. Kaldırım yeri belli olmalı..
Evet sevgili okurlarım dert çok. Çözen yok. Sizlere çözümlerinde eliniz altında olacak güzel günler dilerim...