Mesleğim tıp olmamasına rağmen, bu yazıdaki amacımı aşağıda açıklamak üzere
"Lösemi" hastalığı hakkında ansiklopedik kısa bir bilgi aktarmak istiyorum: -Kan hücrelerinin, özellikle de akyuvarların
normalin üzerinde çoğalması ile kendini gösteren bir kanser türüdür. -Vücuttaki kan üretim sistemimi (lenfatik sistem ve kemik iliği) etkileyen kanserlerdir. -Kesin nedenleri bilinmemekle birlikte, hem genetik hem de çevresel faktörlerin rol oynadığı düşünülmektedir. Başlıca özellikleri yukarıda sıraladığım hususlar olan bu hastalık, uzun soluklu ve pahalı bir tedavi süreci gerektirmektedir. Üstelik hastanın çok iyi beslenmesi de başka bir beklentidir. Bunları şunun için yazdım: 7-8 yıl öncesine kadar İzmir'deki lösemi hastaları, Ankara ve İstanbul'da kısa adı LÖSEV (Lösemili Çocuklar Vakfı) olan kuruluşta tedavi görmeye çalışmaktaydılar. Tedavinin
uzun soluklu ve çok pahalı olması yanında sadece Ankara ve İstanbul'da yapılabilmesi, öteki yerleşim yerlerindeki hastaları büyük bir mali yük ve külfet altında bırakmakta idi.
BİR BROŞÜRLE BAŞLADI
8 yıl önce bir LÖSEV broşürünün elime ulaştı. Maaşımdan her ay kesilecek bağışı kabul ederek LÖSEV'e üye oldum. Yanı sıra
Ankara'daki Vakıf merkezine de bir mektup göndererek İzmir gibi büyük bir ilde neden bir organik ilişkilerinin olmadığını sitemkar bir ifade ile sordum. Aldığım cevap: İzmir'de faaliyet gösterebilecekleri
uygun bir bina bulunabildiği takdirde İzmir'e de el atacakları, şeklinde olmuştu. Rastlantı bu ya, Karşıyaka Vapur İskelesi'nin hemen yanındaki
Cumhuriyet İlköğretim Okulu'nun bir bölümü
imdada yetişti. Önce kaymakam lojmanı, daha sonra da bir derneğin merkezi olarak kullanılan bu bölümdeki kiracı binayı terk ediyordu. Kullanım ve kullandırma hakkı İzmir İl Özel İdaresi'ne ait olan bu yer için, arkadaşlarımın da desteği ile bir İl Genel Meclisi kararı aldık. Karar sonucunda bina
LÖSEV'in İzmir ünitesi olarak kiralandı. İzmir ünitesi o günden bu yana hızlı bir gelişme ile gerek lösemili hastalara, gerekse ailelerine tedavi ve öteki hususlarda önemli desteklerde bulunuyor.
KORUYUCU ŞEMSİYENİN ÖNEMİ
Daha önce de değindiğim gibi, haftada bir yazabilen benim gibi köşe yazarları zaman zaman önemli olayların gündemini geriden takip etme durumunda kalıyor. Her yıl 25-31 mayıs günleri arası
Uluslararası Lösemili Çocuklar Haftası olarak kutlanmaktadır. LÖSEV yöneticileri, bu hafta öncesi ve hafta boyunca tanıtıcı faaliyetlerde bulundular. Yine de,
İzmir'e el atmaları çorbasında tuzu olan biri olarak, İzmirli hayırseverlerin dikkatlerini LÖSEV'e bir kez daha çekmek istedim. Gözlerinde hayat fışkıran ve hayata tutunmaya çalışan bu çocuklar üzerindeki koruyucu şemsiye ne kadar güçlü olursa, başarıya ulaşılması da o kadar yüksek olmakta.
KATKI YAPMAK ÇOK KOLAY
Hatırlarının bir telefon görüşmesi ile sorulması halinde bile moral takviyesi olacağını ve İzmirlilerin bu ilgiyi esirgemeyeceğini bildiğimden
(0.232 381 66 44) numaralı telefonlarını okuyucularıma vermeyi uygun buldum. Tedavi süresince ailelerin çocuklarının yanında bulunması moral yükseltici bir etki yarattığından, Ankara merkezinin konukevi hizmet verdiği gibi,
bu ailelerin becerileri ile ürettikleri doğal ürünler ve çeşitli oyuncaklar da LÖSEV'in ayrı bir gelir kaynağını oluşturmaktadır. Evinizde çocuklarınız için edineceğiniz doğal ürünler ve oyuncaklar,
LÖSEV imajının yerleşmesinde de etkileri bulunacaktır. Batı toplumlarının özelliklerinden biri de, insanların bir
sivil toplumunun üyesi olmaktan ayrı bir gurur ve övünç duymalarıdır. Bir toplantıda kendilerini tanıtırken mesleklerini söylemelerinin hemen arkasından, hangi sivil toplum örgütünün üyesi olduklarını bildirmeleri dikkat çekicidir. Ama, bu kimseler sadece o sivil toplum örgütün üyesi olarak kalmıyor, onun yaşayabilmesi için aktif bir üye olarak maddi ve bedeni katkılarını da esirgemiyorlar.
Damlaya damlaya göl olur örneği, bütün üyeler küçük katkılarda bulundukları durumlarda da sivil toplumun amacına ulaşabilmesi de zor olmayacaktır.