Hani zaman zaman size çantamdaki küçük
not defterimden bahsederim... Burada paylaşmayalı yine epey olmuş. Bazen uzun süre eli değmiyor insanın, bazen de mesela bir hafta sonunda, iki üç günde
sayfalar doldurabiliyor. Gerçekten yazmaya değer bir şey çıkmadığından mı, yoksa bazı zamanlarda
hatıraya alma ve paylaşma refleksini mi kaybediyoruz, emin değilim... Ama geçen hafta sonu bol notlu geçti:
Malum, son yıllarda
Ryan Gosling deyince akan sular duruyor... Sadece kadınlar için değil, bence tüm sinemaseverler için durum aynı. Çünkü adam çekici bir tip olduğu kadar da
sıradışı ve sürprizli bir oyuncu. Her performansıyla insanı şaşırtıyor; canlandırdığı her karakterde yüzünün ayrı bir ifadesini, farklı bir anını keşfedebiliyorsunuz... Gosling bu hafta, daha önce de
"Sürücü"de birlikte çalıştığı yönetmen
Nicolas Winding Refn'in yeni filmi
"Only God Forgives / Sadece Tanrı Affeder"in başrolünde. Ancak belirtmeliyim ki film çok zayıf ve kendi girdabında Gosling'in yeteneklerini de alabora ediyor...
Düşünüyorum da, yeni kuşak sinemanın
Ryan Gosling gibi başka parlak isimleri de var:
Matthew McConaughey, Michael Fassbender, Bradley Cooper, Shia LaBeouf, Channing Tatum ve
James McAvoy iyice rüştünü ispat etmiş olanları... Bir de işaret etmek istediğim
Eddie Redmayne (en son
"Sefiller"de izledik),
Benedict Cumberbatch (son
"Star Trek"te) ve
Armie Hammer (bu hafta gösterime giren
"Maskeli Süvari") var... Dikkat!
Vizyondaki en sıcak filmlerden biri bence çevreci mesajı ve hissettirdiği doğa sevgisiyle,
"Promised Land / Kayıp Umutlar"... Çoğu eleştirmene göre yönetmen
Gus Van Sant'ın filmografisindeki en zayıf halka... Ama olsun, en azından net olarak iyi bir yönetmenin sağlam öykü anlatımı ve sinema diline emanetsiniz. Özellikle de başrolde
Matt Damon'ı izlemek çok keyifli. Özlemişiz... Gerçekten iyi oyuncu!
Fransızlar'ın kesinlikle bir
"ezik ağız fetişi" var...
Juliette Binoche, Audrey Tautou, Marion Cotillard! Yanlış anlaşılmasın hepsini çok beğenirim, burada sadece bir anatomik kesişme noktasından bahsediyorum. Listeye bir de geçen hafta vizyona giren
"La Strategie de La Pousette / Aşk Taktikleri"ndeki Charlotte Le Bon eklendi. Ezik ağız kadında seksi bir gülüş yaratıyor sanırım... Fransızlar diyorsa, doğrudur!
Geçen hafta ABD'li şarkıcı
Melody Gardot'yu İstanbul konserinde canlı dinleme şansı buldum... Ne kadınmış yahu! Henüz 28 yaşında ama dünyanın hakimi sanki. Kendisini
"dünya vatandaşı" gibi görmesinden kaynaklanıyor olabilir mi acaba? İngilizce, İspanyolca, Fransızca söylüyor... Tarzını,
blues ve caz standartları üzerinden dünya müziği olarak tanımlayabilirim... Ama bence en önemli hazinesi, sahip olduğu tüm yaşam ve sanat aşkını müziğine taşıması. Mutlaka bir CD'sini edinin!