Cumartesi günü için
sevimsiz bir konu yazdıklarım, ama yazmak gerekiyor.
Hepimizin iyiliği, yarınlarımızın esenliği için bunları kaleme almazsak, mesleğimize ihanet etmiş oluruz.
Gelelim meseleye...
Geçenlerde İzmir'de bir yakınımın yazlığına hırsız girdi.
Gece onlar uyurken, ne bulduysa götürmüş.
Sabah uyandıklarında gördükleri manzara karşısında ve bir yabancının gece yanı başlarında dolaştığını düşündüklerinde,
neler hissettikleri malumunuz.
Her şeyiyle çok kötü bir tecrübe. Allah kimsenin başına vermesin.
Asıl yaralayan ve üzen ise çalınanlarla, yaşanan o berbat psikolojiden çok, kanunsuzlar karşısında
devletimizin düştüğü durum olmuş.
Nasıl mı? Anlatayım...
Hırsızlığın gerçekleştiği gün,
şüpheli bazı kişilerin çevrede dolaştığı söylenince, polis de elinde sabıkalılar dosyasıyla gelmiş.
Sabıkalılar dosyasından çok,
gülen adamlar albümü gibiymiş.
Abartısız her sayfada pişkin pişkin sırıtan yüzler varmış.
Gördükleri o şüpheli kişileri bulma ümidiyle, yaprakları her çevirişte dalga geçiyormuşçasına bakan hırsızları karşısında bulan yakınlarım, işte o zaman yıkılmış.
Yaşadıkları bu ikinci şokun etkisiyle sormuşlar: "Bunlar neden sırıtıyor, karakolda komik olan ne?"
HANGİSİNİ ANLATSIN!
Bu soru üzerine başlamış polis içini dökmeye... "Hangi birini anlatayım bilemiyorum, halimiz harap" diye girmiş söze ve acı konuşmuş: "Vatandaşın malına göz diken hırsızların çoğunun yaşı kağıt üzerinde küçük.
Binbir zahmetle yakalayıp adliyeye götürüyoruz, her defasında
bizden önce dışarı çıkıyorlar. Bazıları tutuklanıp ceza alsa da birkaç ayda salıveriliyor.
Serbest kalacaklarını ya da ucuz atlatacaklarını bildikleri için rahatlar.
Polis objektiflerine böyle gülüyorlar.
Yüzümüze baka baka bizimle dalga geçiyorlar!
Karşılık verirsek bizi şikayet ediyorlar.
Hakkımızda soruşturma açılıyor, savcıya ifade veriyoruz.
Ne yapacağımızı şaşırdık. Anlayacağınız
yakalasak da pek bir şey değişmiyor!.."
KİM GALİP, KİM MAĞLUP?
İşte vaziyet böyle.
Ağlanacak halimizin özeti bu çarpıcı satırlar.
Cezalar yetersiz olunca ve de adalet tecelli etmeyince kanunsuzlar iyice pişkinleşiyor,
devlete kafa tutar hale geliyor. Kanunlarımızın 'Dur' diyemediği hırsızlar, pişkin pişkin sırıtıp, polisimizle dalga geçerken, vicdanlar yaralanıyor, adalete inanç sarsılıyor.
Adaletin olmadığı yerde ne huzur olurmuş ne saadet.
İyiliğin galip gelmesi için kötülüğün mağlup olması gerekir.
Kim galip, kim mağlup hep beraber düşünelim artık.
Dilerim gereğini de düşünür ve gereğini yaparız.
Kanunsuzlardan ve sevimsiz olaylardan uzak, vicdanların adalet aramadığı güzel günler temenni ediyorum...