İzmir Serbest Bölgesi Kurucu ve İşleticisi A.Ş. (İZBAŞ) Yönetim Kurulu Başkanı Eyüp Sevimli, serbest bölgede 150 bin metrekarelik yatırım alanları oludğunu belirtti. Sevimli, başka genişleme alanlarının bulunmadığnı belirtirken, mevcut durumda sahibi bulunan herhangi bir yatırım yapılamamış veya boş duran tesislerin de el değiştirilerek, yatırımcılara tahsis edilmesi gerektiğini ifade etti. Egeli SABAH'ın Sabah Kahvesi'ne konuk olan Sevimli sorularımızı şöyle yanıtladı:
Bölgenizdeki deri üreticilerinin kapasite kullanımları hakkında bilgi verir misiniz?
Bölgede deri firması olarak 27 firma var. Hepsi tam kapasite olarak çalışmıyor. Kapasiteler düşük olduğu için canlılık az. Diğer sektörlerden firmalar var. 13 yabancı ortaklı firma var. Üretimin düşük olması için yıl içerisinde bile farklı sebepler çıkabiliyor. Türkiye'nin dünyanın ekonomisinden etkileniyoruz. Deri sektörü Rusya ile ilgili bir takım nedenlerden üretim artıyor azalıyor.
HER ŞEYE SALDIRDILAR
Rusya ile olan deri ticaretimizdeki son gelişmeler neler?
Rusya'nın ticareti ile ilgili bir takım kurallar değişiyor. Şu anda Dünya Ticaret Örgütü'ne üye oldular. Rakamlar da ayakkabı ve deri ihracatı noktasında değişiyor. Bazı şeyler istatistiklerde görülmüyordu. DTÖ'ye üye olunca bazı şeyler daha net ortaya çıkıyor. Rusya, Türkiye'ye çok yakın. Daha önce kalitenin ne olduğunu tam bilmiyorlardı. Para sahibi oldukça, her şeye saldırmaya başladılar. Çünkü orada mal açlığı vardı. İlk başta çok kolaydı işler. Onların kazançları arttıkça daha kaliteli ürünlere yöneldiler. Dolayısıyla şuanda hem kaliteli hem modaya uygun hem de onların zevkine uygun olacak ürünler gönderebiliyorsunuz. Rusya soğuk bir ülke. Türkiye'de kürk, süet dediğimiz av hayvanları dışındaki konfeksiyonda dünya birincisiyiz. Daha önce İspanya'ydı şimdi orası küçüldü. Birincilik bizde. En çok Rusya'ya kürklü ürün satıyoruz. Ayakkabı da olsa dışı deri, içi kürk oluyor. İlk başlarda onlar kalite algısını bilmiyorlardı. 1990'lı yıllarda bizim ülkemizdekiler deri giysi diye yetiştiremediği, dikemediği ürünleri de koymuş göndermiş. Ceketin kolunu, cebi dikmeden göndermiş. Ama daha sonra Rusya'dan çok büyük zarar görenler de oldu. Oradaki pazarı mafya yönetiyordu. Pazar yerleri vardı mafya hakimdi. "Ben sana para vermiyorum" dediği anda yapabileceğin hiçbir şey yoktu. Parasını almaya gidenler hayatlarını bıraktı orada kaldı gitti. O dönemle artık hiç alakası yok. Deri ile alakası olmayanlar, sırf bir şeyler yapayım diye girdiler. Ciddi insanlar o zamanda bugünde ticaretini sürdürüyor. Dünya ticaret örgütüne üyelik önemli bir adımdı.
DENİZDE SIKINTI YARATMIYOR
Çevre sizin için ne ifade ediyor?
Çevreyle herhalde Türkiye'de ilk tanışan sektör biziz diye düşünüyorum. Daha ülkemizde üniversite camiası bile ne olduğunu bilmezken biz Burhan Özfatura zamanında Yeşildere'de çalışmalar yaptık. Okulda öğreniyorduk. Çevremizi temiz tutalım, ağaç dikelim falan. Biz "çevre" deyince "etraf" anlaşılıyordu. Şimdi başka bir şey anlaşılıyor. Gediz Nehri arıtılmadan atıklar hala atılıyor. 1987 yılında arıtma tesisi çalıştırmaya başladık. Arıtma tesisi o gün İZSU'nun sorumluluğundaydı. Bugün Çevre İl Müdürlüğü bakıyor. O zaman İZSU bakıyordu. Onların istediği standartlar vardı. Kanalizasyona verilecek suyun özellikleri vardı. Bizde ona göre arıtma tesisimizi işlettik. Mesela bizim şu andaki suyumuz ister denize istenirse başka bir yere verilebilecek kriterleri taşıyor. Sulama için çeşitli sınıflandırmalar var. Bizimki 4. sınıf su olarak çıkıyor. Bizde bir tek tuzluluk oranı yüksek. O da denizde sıkıntı yaratmıyor.
Koku konusunda çalışmalarınız var mı?
Bizimki kötü bir kokudur. Deri sanayi değil de arıtma tesisinin kokusu. Rüzgarlı havalarda rüzgar kokuyu taşıyor. Çok yüksek hızda rüzgar eserse, bir koku oluşmuyor. Ama hafif rüzgar eserse koku oluşuyor. Koku konusunda önemli adımlar atılacak. Koku için yeni çıkan bir yönetmelik var. Herhalde bizde o kokunun giderilmesi noktasında bir takım şeyleri yapmak durumunda kalacağız. Onlar bitirildikten iki yıl sonra bizim bölge ile ilgili sadece güzel şeyler söyleyeceğine inanıyorum. Organik maddeler bir yerde birikirse koku oluşturur. Devam temizlerseniz kokmaz. Hepimizin evinde tuvalet var, mutfak var. Çöp bırakın eve, 3 gün çıkın. Bakın bakalım ne oluyor. Devamlı temizlemek esastır.
Gelecek hedefleriniz noktasında bilgi verir misiniz?
150 bin metrekarenin haricinde yerimiz yok. 1 milyon 620 bin metrekarelik alanımız var. Çevrede boş alan var ama imarda konut alanı görülüyor. Aslına oraların konut alanı olarak gösterilmesi bile yanlış. Bizim civarımıza, birinci derece sanayi bölgesi yanına, belki bir hafif sanayi getirilerek konutlar arasına bir tampon bölge oluşturulabilir. Bizde daha önce 85 civarı fabrika yapılmıştı, 1994 yılında. Bugün 27 deri fabrikası çalışıyorsa bunların 50 tanesi kullanılmıyor veya el değiştirdi demektir. 4-5 yıl içerisinde çeşitli yatırımcılar bize geldiler ama yerimiz yoktu. Günmüzde faaliyette 82 fabrika bulunuyor. Diğerleri deri dışındaki sektörler. İskenderun Gübre Fabrikası 35 bin metrekare yerde yatırım yapacak. Söylediğim gibi 150 bin metrekarelik bir alanımız var. 23 arsa sahipli duruyor. Yatırım yapmamış. Onlar bizim için problem. Yatırıma dönüşmesi lazım. Genişleme sahamız yok. Günümüzde 150 bin metrekarelik alanımız var. Bölgemizde deri sanayi dışında faaliyet gösteren firmaların artabileceğini öngörüyoruz. Diğer sektörler için bir çekim alanı oluyoruz. Otoyol bize çok yakın geçecek. 10 km mesafemiz olacak. Bu Ulukent'ten itibaren Seyrek yolunun genişletilmesini istedik. Böylece bölgemizin cazibesi artacak.
Deri fiyatları ile ilgili gelişmeler var mı?
Fiyatların artması ile ilgili sorun var. İtalyan dericilerin organizasyonu tarafından Türkiye Deri Sanayileri Derneği'ne bir şey geldi. Bizim en büyük deri fuarı İtalya Bologna'da. Orada toplantılar yapalım deniliyor. Bu hayvan arzının azalması ve deri arzının azalması dolayısıyla, fiyatların artmasının nasıl önüne geçilebilir gibi toplantılar yapacağız. Biz de önlemler almaya alışıyoruz. Belki de deri fiyatlarının çok artması gündemde. Çünkü Çinliler memlekete gelip derileri ham veya yarı işlenmiş olarak buradan almak için şuanda ciddi talepleri var. Dün yayınlanan bir genelge var. Derinin bir çok aşamada satışı var. Başta ham deri, sonrasında pik olur. Kılı giderilir. Kromlu deri ve krast deri vardır. Bitmiş deri vardı Sonra işlenir. Yani 5 aşamada deri ticaret yapılabilir. Daha önce ham deri ve pik deride fon vardı. Kilo başına ihracatta 50 cent ödüyordun. Şimdi kromlu derilerde de fon ihtiyacı doğdu. Çinli gelip burada, "kromlu yap bana ver" diyebilir. O zaman bizim deri sektörü burada biter. Katma değer ve istihdam elimizden gider. Çıkan genelge gereği kromlu olarak ihraç edilecek deriler ihracatçılar birliğinden onay almalı. Biz teklif ettik bunu.
Kurban Bayramı yaklaşıyor, neler diyeceksiniz?
Eskiye göre düzene girdi. Kurban Bayramı'nda kurbanlıkların büyük çoğunluğu artık işin ehli kasaplar tarafından kesiliyor. Kurban Bayramı'nda çıkan deriyi hemen tuzlamak gerekir. Hemen orada. Güneşte bekletmemek gerekir. Biran öncede ilgili yere verilmesi faydalı olur.
EXPO'DA KULİS ÖNEMLİ
İzmir'in geleceği için neler söylemek istersiniz?
Ben kişi olarak çevreci düşüncemden dolayı İzmir'in bilinçsiz bir şekilde binaların yükseldiği, sanayi üretiminin arttığı bir kent olması yerine, binaların yükseldiği sanayinin arttığı ama bunların hepsinin bir plan dahilinde yapıldığı bir kent olmasını istiyorum. Gelecekle ilgili projeksiyonların yapıldığı net bir plan dahilinde yapılmasını arzuluyorum. Bugün yeşil alan alınıp tamamen yüksek binalara dönüştürülmesi yanlıştır. İç içe girmiş yüksek binalar insanları kafese koymaktan başka bir şey olmuyor. Park bahçe, ağaçlandırma, çocuklar için oyun sahaları yapıyorsanız çok güzel. Ama bunlar yoksa çok kötü. Bugün mimar, mühendis odaları kötüleniyor. SİT kurulları her ne kadar İzmir'de kısıtlayıcı kararlar alıyorlar gibi gözükse de bunların içinde doğru olan tarafları da var. Çeşme'de TOKİ'nin 1500 konutluk yeni bir projesi var. O kadar kişiyi oraya getirdin mi altyapısını da ona göre yapman gerekiyor. 6 bin kişi yerleşecek. Onlar orada nasıl istihdam edilecek, nasıl yaşayacaklar. Projeler doğru uygulanmalı. Doğal yapıyı bozmadan projeler yapılmalı.
İzmir'in EXPO 2020 adaylığı için neler söylemek istersiniz?
Ne zaman sayın eski valimiz EXPO'nun yöneticileri ile ters düştü, ondan sonra "İnşallah" demeye başladım. İnşallah diyorum ama inşallahla bu iş olmuyor. En sonunda tayin oldu, sayın valimiz gitti. Tayin olacak bir kişinin böyle bir işin başında olmaması gerekiyor. Bir proje varsa sonuna kadar başında da aynı insan olması lazım. Bu iş zor olacak gibi gözüküyor. Neymiş iş kuralına göre yapılmıyormuş. Dubai çok değişik yöntemler kullanıyormuş. EXPO 2020'yi almak sadece parayla halledilecek bir iş değil. Kulis çalışmaları da çok önemli. Çok küçük şeyler nedeniyle bu iş suya düştü. Çalışmalar daha dışarıda yürütülmeli.