Çeşme Ilıca Otel Genel Müdürü Yakup Demir, çocukluğu turizm beldesi Kuşadası'nda geçse de, tesadüfen turizmci oldu. Ziyaretine gittiği arkadaşının çalıştığı Çeşme Turban Otel'de bir Fransız turiste tercümanlık yapınca, kendisini bir anda turizmin içinde buldu. ÇEŞTOB (Çeşme Turizm Otelciler Birliği) Başkan Vekili de olan Demir, turizm sektöründe 30 yıl boyunca sadece çok çalışmakla kalmadı, otelini ve Çeşme'yi hep bir adım ileriye götürmek için, proje üretmekte kendisi ile yarıştı. Bugünlerde Çeşme'nin en büyük sorunu olan şiddetli rüzgara karşı savaş açan Yakup Demir, denizde perdeleyerek rüzgarın şiddetini azaltmayı planlıyor. Örnek olmak için ilk rüzgar perdesini gelecek sezon Çeşme Ilıca Otel'e kurmayı planlayan Demir, Ilıca Otel ve Çeşme ile ilgili yeni projelerini, turizmi anlattı.
SEZON İYİ DEĞİL
Küçük yaşlardan itibaren mi turizm içindeydiniz?
Lise çağlarında, Turban Çeşme Oteli'ndeki arkadaşımı ziyarete gittim, resepsiyonda arkadaşımı beklerken, bir Fransız derdini anlatmaya çalışıyordu. O zaman Fransızca konuşan çok yoktu Türkiye'de. Turiste yardımcı olurken, Genel Müdür Elçin İnser yanımızdan geçti, sonra ofisine çağırdı, "Burada ne yapıyorsun?" dedi. "Ahmet benim arkadaşım, ona gelmiştim" dedim çekinerek. "Çalışıyor musun bir yerde?" diye sordu, "Hayır" cevabını alınca, "Sen hemen yarın işe başla" dedi, hayatım değişti. Daha sonra Türkiye'ye gelen turistlerin ağırlık kazandığı ülkelerin dillerini; Almanca'yı, Arapça'yı, İngilizce'yi öğrendim.
Bu kadar yoğun iş arasında bu işlere nasıl zaman ayırdınız?
Günde 4,5-5 saat uyurum. En büyük enerjiyi, günde iki kez içtiğim İsveç şurubundan alıyorum. Yemeği unuturum, İsveç şurubunu unutmam.
2013 sezonu nasıl?
İstediğimiz düzeyde değil. Haziranda kısmen yoğunluk yaşadık. Temmuzda durgunluk vardı, ağustosta dolu gibiydi. Bayram bereketi yayılarak devam edecek gibi, eylülde de sezon kapanacak. Gezi parkı olayları, Antalya'da dış rezervasyonları iptal ettirdi. Antalya, bu defa iç turizmden pay almaya, pastayı küçültmeye başladı. Çeşme ve Bodrum bundan etkilendi. Biz buna geçici diye bakıyoruz. Dış turizm yüzde 18 azaldı. İç turizmde, bizim yüzde 40 kaybımız var temmuzda. Tedbir alıp Çeşme'yi vazgeçilmez kılmak lazım.
çeştob geliştirdi
Çeşme'de sezonu uzatmak için ne yapmalı?
Ürün geliştirmek lazım. 12 ay turizm istiyoruz diyenler, Çeşme'nin şehirleşmesini istiyor demektir. Her şey olsun, AVM, fabrika, okul olsun, ofisler olsunu istemek demektir. Dünyanın neresine giderseniz gidin, tatil merkezlerinde turizm maksimum 6 aydır, zorla 8 ayı bulmaz.
ÇEŞTOB görevini yerine getirebiliyor mu?
Çeşme bugünlere gelmişse, yüzde 60-70'i, ÇEŞTOB'un yaptığı mücadele sonucudur. Çeşme'nin popülerliğini artırmak için basını iyi kullandı. Termal yatırımı için bakanlıkların kapısında yattık ve aldık.
ÇEŞTOB'un projeleri Çeşme'yi vazgeçilmez kılar mı?
Ilıca Plajı, olmazsa olmaz projemiz. Ilıca Plajı'nın dünyaya mal olmuş, hatta UNESCO'nun bir projesi olması için uğraşıyoruz. Kendi kaynaklarımızla 3 arkadaş Güney Fransa ve Güney İtalya'da araştırma yaptık. Bizim plajlarımız kadar özel değil, kumu yok, ama bir temizlik var, plaj kültürü var, küçücük plajın duşu, tuvaleti var. Bizde, Anadolu'dan göçmüş insanlar, ki bunların içinde denizi İzmir'e gelince görenler var, plajı da Çeşme'de görüyorlar. Öyle olunca da karnı acıkınca azığını açıyor, karpuzunu kesiyor, mangalını yakıyor. Böyle yetişmiş. O plaja gelince de böyle olmayacağını söyleyen birisi yok. Plajın tuvaleti, duşu yok. Plaj yönetmeliğinin çıkması lazım. Yönetmeliğin içinde plaj yasaklarına ciddi vurgular olması lazım. Ilıca Plajı'nın, bir Copacabana kadar meşhur olması, hatta onun önünde de olması lazım. Yeni bir model oluşturmak lazım. Rol modellerimiz de Rio'dan tut Portofino, Cannes, Nice'in bir adım önünde olsun. Yıldızburnu çok kötü durumda. Taşların arası tuvalet olmuş. Orada bir disiplin olması lazım. Denizin içinde 29 kaynak var. İtalya'da İschia Adalarında turnike var, 20 euro ödeyip, öyle geçiyorsunuz. İçerisi temiz ve düzenli. O model buraya uygulanabilir. Yıldızburnu turizme kazandırılırsa, Çeşmenin bugün yüzde 10-12 olan dış turizm girdisi, yüzde 30'a ulaşır.
TURİSTE ÜRÜN YOK 
Yabancı turist neden gelmiyor?
Çeşme'de turiste ürün yok. Yerli kulübe, beache gidiyor ama yabancı için bunlar değil, kültür önemli. Beach onlarda zaten var. İtalyan, İspanyol neden gelsin? Alman 3 saat sonra Güney Fransa'ya iniyor. En güzel beachler orada. l
Rüzgarı perdelemek büyük yatırım mı gerektiriyor? Hayır. Ulaştırma Bakanlığı müsteşarı ile 2 yıl önce görüştüm. "Siz bize isteğinizi bildirin, biz çalışırız" dedi. Hatta ışıklandırıp, görsel bir şey olduğunda, oraya turlar düzenlenir. 1000'er metrekarelik alana rüzgar gülleri yapıp, yanlarına yelken, ortası da beach olsa, ne kadar hoş olur. Tam denizin ortasında, rüzgar kontrollü, çok güzel olur.
Dünyada örneği var mı?
Yok. Demek ihtiyaç yok da düşünülmüyor ama Çeşme'de ihtiyaç var. Bunun olması, Çeşme'yi 10 katı kadar zıplatmak demek. Bunu yapmak, para da değil. Deseniz ki izin veriyorum, ben patronları ikna ederim bu konuda. Eğer 20 milyon euroluksa ben o yatırımı yaptırtırım. Önemli olan, yatırımın önünü açmak. Gürültü deniyor. Kur barları oraya, gürültüyü orada yaptır. Burada olay, denizi çok iyi kullanmak. Dubai'de, kum fırtınalarının önünü kesen perde var. Ben, Ilıca Otel olarak, önümüzdeki yıl, rüzgar korumasının minyatürünü otelin önüne yaptıracağım. Bunun yazışmalarına başladım. Önümüzde denizin 200 metre içine girerek, bir noktadan bir noktaya plaj kısmımızı perdeleyeceğim. Amaç, rüzgarı tamamen kesmek değil, azaltmak. Doğallığı öldürmek değil, doğallığa değer kazandırmak bu. Hatta camdan düşünüyorum deniz görünebilsin diye.
TÜRKİYE'YE ÖRNEK OLACAK
Kendi plajınızdan sonra kendi rüzgarınız olacak...
Evet, o da ihtiyaçtan doğdu. Baktık ki ecrimisilde rakamlar çok yükseldi. Denizi kullanmak bir bedele tabi olmaya başladı. Biz de kendi plajımızı yaratmaya karar verdik. Toplam 3 bin 500 metrekareye ulaşan, kendimize özel bir plaj yaptık. Denizden kum almak yasak. Turgutlu'da çok iyi kum üreten yerler var. Mısır kumunu istedik ama çok beyaz, o yüzden göz alıyor. İçine biraz Ilıca kumunu koyunca, hafif grileşmiş, gözü rahatsız etmeyen bir kum çıkıyor. Gerçekten üretti. Plajımızın çok güzel kumu oldu. Gelecek yıl bu kumu, denizin içine de 4-5 bin metrekarelik alana koyacağız. Denizin rengini değiştireceğiz. Okyanus kumu, bembeyaz bir kumsal ve rüzgar perdesi ile birlikte, otelimizin önü, Japon Denizinin, Maldivler'in, Tayland'ın görüntüsünü alacak. Bunun sözünü veriyoruz. Dışarıda fırtına koparken, okyanus kumuyla rengi dayanılmaz güzelliğe ulaşmış sahilimize, rüzgar kontrollü girecek. Örnek olacak. Çok kişi bunu yapacak.
"BENİ İSTASYONDA UNUTUP GİTTİ"
Gülden Demir, işkolik bir turizmcinin eşi olarak balayında annesinin evine bırakıldı, arabadan indiği benzincide unutuldu, çocuğunu yalnız büyüttü. Turizmcinin yoğunluğundan yakınsa da, kısa bir süre kendisi de sektörde çalışmayı deneyen Gülden Demir ile turizmci eşi olmanın zorluklarını konuştuk.
Siz de turizmci miydiniz? Hayır. Ayrıca, Yakup ile tanıştığım güne kadar bir turizmci eşi olacağımı hiç düşünmemiştim. Balıkesir'de, akraba ziyaretinde tanıştık. Tanışmamızın ikinci saatinde, "Susurluk tarafına gidelim" dedi. Tanışma anında yanımda olan arkadaşım Belgin ile birlikte gittik. Biraz Susurluk kazası gibi oldu ama bir ay içinde nişanlandık. Biraz gözü karalık, biraz da nasip diyerek evlendik.
Turizmci ile evlilik zor mu? Zor. Şöyle söyleyeyim, 3 günlük bir balayı programımız vardı. Gelen bir telefonla ikinci gün Yakup beni annemlere bırakarak işe döndü. Birkaç gün sonra ben de geliyorum dedim ve Çeşme'de 17 metrekarelik otel odasındaki 2 yıllık yaşamım başladı. Tüm yemekleri yalnız başıma yerdim. Çocuğumuzu aylarca göremediği oldu geçici görevleri nedeniyle.
Yakup Demir'i nasıl tanımlarsınız? Tam bir işkolik. İzmir'de bir işi varsa ben de ona takılırım. Yol boyunca telefonla görüşür. Bir cümle bile görüşmeden İzmir' e vardığımız olur. Bir defasında, otoyoldaki akaryakıt istasyonunda benzin almak için durduk. Ben lavaboya gittim, döndüğümde Yakup yoktu. Aradığımda da "Sen arabada mıydın?" dedi. Standart birisi değil. Uç düşüncelere sahip, Çok hırslı, çok disiplinli. İnanıyorsa söylemeye başlar, söylediği her işi yapar ve başarır. Gerektiğinde otel müdürü, gerektiğinde mimar, gerektiğinde inşaat kalfası, amele oluyor.
DÜNYANIN EN GÜZEL SU PARKINI YAPACAĞIZ'
Su parkı yatırımına değer gelir getiriyor mu?
Kötü bir cirosu yok. Biz eğlence olarak yapıyoruz. Ticarette tabii ki zarar etmemek esastır ama Çeşme'de çocuklar için yapacak bir şey yoktu. Anneler bize dua ediyor. Şimdi, daha büyük su parkı yapmaya adayız. Eğer ömrümüz olursa, 5 yıllık planlarımız içinde, Mamurbaba tarafında, dünyanın en güzel su oyunlarının olduğu parkı yapmak var. Orası da rüzgar korumalı olacak.