Müzik eğitimine İzmir'de başlayan 29 yaşındaki Ezgi Serim, daha sonra sanat yaşamına Almanya'da devam etti. Almanya'daki kariyerini uluslararası yarışmalarda kazandığı çeşitli derecelerle pekiştirdi. Halen Almanya'da yaşayan sanatçı ile Fethiye'de düzenlenecek ve geliri ile Fethiye Kültür Merkezi'ne piyano alınacak olan konseri öncesi başarıları hakkında konuştuk.
Yeteneğin nasıl keşfedildi ?
- Annem ve babam müzik öğretmeni, onların sayesinde müziğe karşı ilgim hep vardı. İlk piyano öğretmenim Doç. Dr.Nilgün Alkan tarafından özel bir yeteneğim olduğu rapor edildi. Öğretmenim ve ailemin yönlendirmesiyle Almanya'da eğitim almayı hedefledim.
Çocukluğunuzla ilgili hatırladığınız bir müzik anısı nedir?
- Sanat yaşamımla ilgili değil fakat hiç unutmadığım bir hikaye var. Annem ve babamla küçük yaşlarda birçok konser izledim. M.Ravel "Bolero" nun çalındığı bir konserde, ritmik yapının giderek hızlandığı bölümde birden dans etmeye başlamıştım. Çok küçüktüm bu olay aklıma geldikçe gülüyorum.
Eskişehir Anadolu Üniversitesi tarafından gerçekleştirilen Masterclass'ta Fazıl Say ile çalıştınız. Bu buluşma için neler söyleyebilirsiniz?
- Söz ettiğiniz Masterclass'a katılan 15 yaşındaki en genç öğrenciydim. Her öğrenci için Fazıl Say gibi istisna bir insanın karşısına çıkıp piyano çalmak; hayatında bir dönüm noktasıdır. Benim içinde öyle oldu.
Müzik tarzınızdan bize biraz bahseder misiniz?
- Aldığım akademik eğitim klasik piyano temelli. Bir yıldır caz müziği ile ilgileniyorum.
Alman kültürü ve Türk kültürü arasında müziğe olan ilgiyi nasıl adlandırırsın?
- Alman kültürü yüzyıllardır bilimsel anlayışı ve insanüstü disipliniyle tüm dünyada kendini kabul ettirmiştir. Anadolu toprakları ise, eşi benzeri görülmemiş zengin, sıcak ve içten bir kültüre sahiptir. Bilimsellik esas alındığı taktirde, Anadolu kültürü hiçbir kültürle kıyaslanamayacak bir ayrıcalık kazanır.
İzmirli olmak size hayat boyu ne kattı?
- İzmir'in yeri benim için tartışılmaz. Bu konuda duygusal davranabilirim, çünkü İzmir'de yetiştim.
Uzun yıllardır Almanya'daydın, artık Türkiye'ye kesin dönüş yapmayı düşünüyor musun?
- Bence sorumluluk almaya herkes bir yerden başlamak zorundadır. Ancak sanatın evrenselliği söz konusuyken, tek yerde ikamet etmek zaten mümkün olamaz. Bu yüzden hem yurtdışında; hem de Türkiye'de bir düzen kurup sanat yaşamımı sürdürmeyi planlıyorum.
Seni en çok onurlandıran ödül neydi?
- Geçtiğimiz yıl Prof. Ulf Klausenitzer'in hakkımda yazdığı bilirkişi raporu beni gerçekten çok duygulandırdı. Kendisi aynı zamanda Bavyera Oda Orkestrası Şefi ve Almanya'nın en prestijli sanatçılarından biri. Bu ödülü 8 Mart 2013 Dünya Kadınlar Günü'nde yazmış olması beni çok onurlandırdı.
Kendini geliştirmek adına neler yapıyorsun?
- İnsan çalıştıkça daha fazla çalışmak istiyor ve bu tutku zaman zaman içinden çıkılamayacak noktalara vara; sürekli daha fazla öğrenme ihtiyacı doğuruyor. Ben de öğrenmek istediğim konunun peşini bırakmıyorum.
Önümüzdeki günlerde yurtiçi yurtdışı ne projelerin var?
- Klausenitzer ile Türkiye'de yapacağımız projelerle umarım yeni kapılar açılır. Başka sürpriz isimlerle de çalışmalarım olacak.
EZGİ SERİM KİMDİR?
21 Ağustos 1984 doğumlu müzisyen altı yıl süren ilk piyano öğrenimine D.E.Ü. Devlet Konservatuarı'nda Doç.Nilgün Alkan ile 12 yaşında başladı. 14 yaşında ilk solo resitallerini verdi; İzmir'de "1.Piyano Etüdleri Yarışması"nı kazandı ve aynı yıl Anadolu Üniversitesi'nde katıldığı Masterclass'ta Fazıl Say ile çalıştı. 16 yaşında Hannover Müzik-Tiyatro Yüksekokulu'nda Prof.Heidi Köhler'e yaptığı dinleti üzerine aldığı bilirkişi raporu ve bursla piyano çalışmalarını paralel olarak Almanya'da sürdürdü.