Eskilerden Pazarola Hasan Efendi diye biri vardı.
Vücuduna oranla oldukça iri bir başı olan, kimilerine göre deli, kimilerine göre ise bir veli addedilen Hasan Bey, sabah erkenden çarşıya iner ve bazı çarşı esnafına "
Pazarola" dermiş.
Onun iyi sabahlar dilediği tüm dükkanlar o gün bereket içinde olurmuş. Esnaf onun için adını '
Pazarola Hasan Efendi', koymuş.
Eskiye nazaran pazar ve bakkal dükkanlarının yerini; AVM, süper marketler zincirleri aldı. Al eline market sepetini, at içine lazımı da lüzumsuzu da.
Hele aç gittiysen,
yandı gülüm keten helva! Sanki kıtlıktan çıkmış gibi doldur sepete.
NERDE O ESKİ PAZARLAR
AVM ise ayrı alem. Bir dolu dükkan. Cicili bicili vitrinler.
'Almadan gitme beni' diye bas bas bağırıyor. Annesinin elinde tutan çocuk dükkanın kapısında,
"İsterim" diye tepiniyor.
Sandım oyuncak istiyor.
Aaaaa! Cep telefonu istiyor 6 yaşındaki velet. Bu aşamadayız yani. Altı yaşındaki velette 1000 liralık, 15 yaşındakinde de 2000 liralık telefon. Sonra ne olacak?
Daha sonra ne alınca mutlu olur acaba bu çocuklar, gençler.
Yazık ediyoruz geleceğimize!
Bakkallı dönemin mutluluğu, bir bardak limonatanın tadı demeden geçemeyeceğim.
Bakkal mahallenin en güvenilen kurumuydu.
Gezmeye giderken anneler bakkala bırakırdı evin anahtarını.
Çocuk okuldan gelince alsın diye. Pazarlar o pazarlar ne şenlikli , ne renkli pazarlardı.
Pazarların bile adı şimdi sosyete pazarı! Pazarcı ne yapsın, halk ne yapsın? Kahraman bakkal ve pazarcılar, hipermarketlere karşı yaşam savaşında.
Pazar sonrası pazar yerleri ayrı bir karmaşada.
Tüm belediyeler, Pazarcılar Odası ile işbirliği yapmalı.
Pazarcılara yer ruhsatı verirken, sözleşmeye madde koymalı.
Pazarcı pazar bitince, belediyelerce kendilerine dağıtılacak olan çöp torbalarına çöplerini aktarıp kendi bölümüne bırakmalı.
Belediye temizlik ekipleri de pazar sonrası bu torbaları toplamalı.Yani pazar meydanı sonrasında çöp meydanı olmamalı.
Sistem olmalı, sistem. Biz de kirlet belediye temizlesin mantığı var.
Temizlik sağlayacak ortamı hazırlarsanız, kirlilik olmaz. Aynı vatandaşın önerdiği pet atılacak kürelerin sıklaştırılması, duraklara, parklara konması gibi. Ayrıca sigara söndürmek için de büyük kum dolu saksı saksılar önerisi süperdi.
SİHİRLİ DEĞNEK
Geçenlerde yazdığım sihirli değnek yazısını okuyan sevgili arkadaşım
Güliz, aradı, "
Ne güzel aktarmışsın temiz dünyayı" dedi. Ardından bir anımızı anlattı. Güliz ile ders boş diye okul dışına çıkmıştık.
Elimizde de bir çiğdem külahı vardı. Çitleyip yere üfürüyorduk.
Yolda aniden rahmetli babamla yüz yüze gelmiştik.
Ben, babam okulu ektik sanacak diye Güliz'in endişeyle koluna yapışmıştım. Babam ise, "
Ne ayıp çekirdek çitlenip, yere atılır mı? Ayıp, çok ayıp, dönün, toplayın" demişti. Yani bizim okul dışında olmamızdan çok, kirlettiğimiz alana üzülmüştü.
Piknik sonrası yeşil alanların çöp mezarlığı olmasından kurtulmak için de çareler şart. Piknik alanlarına uyarı levhaları koymalı, çöp torbaları dağıtılmalı ve sürekli dolaşan görevliler uyarmalı. Hatta kirletilen alanlar için cezai bir yaptırım da olmalı. Kirliliğe karşı belediyelerin yanında olmamaz şart.
Belediye de ne yapsın, duyarsız vatandaşlara karşı. Kirletmek çok kolay zor olan temiz tutmak. Sevgili okurlarım sizlere temiz kentte tertemiz günler ve Pazarola Hasan Efendi bereketiyle yaşam diliyorum.