Sevgili
Sayın Sabri Akçiçek sürekli okuyucumdur. Ailemizin yeni ferdi
Can bebeğe iyi dileklerde bulunmuş ve bir aktarım yollamış. Çok etkilendim. Barış hepimizin özlemi. Geçen gün Metro da yolculuk yaparken karşım da iki delikanlı konuşuyordu. Belli ki kardeşler. Büyük, küçük kardeşe öğüt veriyor. "Okuyacaksın, adam olacaksın, ben de seni çalışıp okutacağım" dedi. Onlara yöneldim, "Hedefin ne genç arkadaşım?" diye sordum. Yanıtı da büyük olan verdi, "
Okuyacak astsubay olacak. Ama asla karacı değil! O, ya denizci ya da havacı olacak." "Neden?" diyerek merak edince, büyük olan devam etti, "
Ahhh abla ben askerliğimi Şırnak'ta yaptım. Ben Ağrılıyım, ama kardeşim benim gördüklerimi ve yaşadıklarımı yaşamamalı. Anamız babamız yok bizim, birbirimize bakıyoruz. Ben ona kıyamam." Tren boyunca düşündüm. Doğu'da askerlik yapan bir doğulu genç, kardeşinin askerlik görevini kendisi gibi aynı bölgede görev almasın diye havacı veya denizci astsubay yapmak istiyor. Bana çok anlamlı geldi. İçim yandı, yüreğim resmen acı duydu! Tam bunun üzerine
Sabri Akçiçek hocamızın maili gelince de yarama tuz bastı. Barışın yaşamımıza dönmesi dileğiyle, hocamızın aktarımını hep birlikte okuyalım diye düşündüm. Sevgili okurlarım barışın rüya değil hayatımızın gerçeği olmasını dilerim!
Dünya Barış Günü
Hülya Hanım. "
Can bebeğe" sağlıklı, uzun ömürler. Selam ve iyi gün dileğimle. Sabri Ayçiçek. Eğitim Müfettişi.
"Barış,en güzel ülkedir." 2010 yılı Nisan ayının 7'siydi.
Rus Devlet Başkanı Putin, Polonya Başbakanı ile birlikte, Katin katliamını (Katyn) anma toplantısına katılmış, geçmişte kalan bu olayla ilgili olarak da sorumluluk bütünüyle biz de, yapılanlardan dolayı üzgünüm, olayın vebali bizim omuzlarımızdadır dercesine Katin katliamı için 70 yıl sonra Polonya halkından bir tür özür diliyordu. Tıpkı Alman şansölyesi
W.Brandt'ın 1970 yılı aralık ayında, "
Yahudi Soykırımı" anıtında diz çöküp, özür dilemesi gibi. Peki neydi Katin katliamı? 2. Dünya Savaşı 1 Eylül 1939 günü çıkmış; 1940 yılında da 22 bin (
Resmi kayıtlarda 21.768 kişi.) Polonyalı, Smolensk şehri yakınındaki Katin ormanında başlarına birer kurşun sıkılarak öldürülmüştü. Bunların 16-17 bin kadarı asker, 5 bin kadarı da Polonyalı aydın, iş adamı, doktor, mühendis, düşünce insanıydı. Ülkenin yetişmiş elemanlarıydılar. Stalin, uzun dönem bu katliamın Hitler tarafından gerçekleştirildiğine neredeyse bütün dünyayı inandırmış, savaş sonrasında da bugünü unutturmak için 1 Eylülü "Dünya Barış Günü" ilan etmiş, başta Doğu Bloku olmak üzre hemen hemen bütün ülkeler bunu kabul etmiş, bu tarih 1991 yılında Sovyetlerin dağılmasına kadar "Dünya Barış Günü "kutlanmıştı. Oysa artık bugün Dünya Barış Günü'nü 1 Eylül'de kutlayan ülke kalmamış, herkes Birleşmiş Milletlerin önce 1981 yılında, sonrasında da 2001 yılındaki kararına uyarak, "Dünya Barış Gününü " kutlamayı 21 Eylül'e bırakmıştı. 21 Eylül'ün neredeyse 30 yıla yakın bir geçmişi olduğu karşımıza çıkmaktadır ve dünya halklarının buna uygun davrandığı da hafızamızdadır. Barış,sihirli bir sözcük olup,kurulması kadar devam ettirilmesi de dikkat/ özen isteyen bir değerdir. Amerikalı hukukçuaktivist Wendell Phillips, "
Barış belki ama adalet her zaman" derken ne kadar haklıysa, ünlü bilim insanı Einstein da, "
Savaşa ve barışa aynı anda hazırlanılmaz" diyerek bize uyarmaktadır! Mustafa Kemal Atatürk'ün de barışın önemine dair söylediği,"
Yurtta barış, dünyada barış" özdeyişi de hepimize ışık tutar mahiyettedir. 21 Eylül gününü "Dünya Barış Günü" olarak belirleyen Birleşmiş Milletlerin 1945'teki kuruluş gerekçesinde de şu sözler yer almaktadır; "Savaşlar insanın düşüncesinde başladığına göre,barışın surları da insan düşüncesinin etrafına dikilmelidir."
Gelelim başlığa
Başlıktaki söz 15 Eylül günü Sabah Pazar ekinin ortasında yer alan Hakkari ile ilgili bir yazıda ve oradaki röportajda yer almaktaydı. Söz o kadar güzeldi ki başlık olarak onu seçtim, ancak sözün sahibi Hakkari Kaval köyünden
Sadullah Duman idi. Bu bilge insana haksızlık etmemek için sözünü tırnak içinde aldım ve yazıdaki güzel sözünü de "cebime" koydum. Çünkü
Nietzsche'nin "
İçine koyacak bir şeyiniz varsa, bir günün bin cebi vardır"sözü de belleğimdeydi. Ve sözün tamamı da şöyleydi: "Unutma evlat, barış, en güzel ülkedir." 21 Eylüller'in hepimizin bu güzel "
ülkede" yani "
barışta" yaşamasına fırsat vermesi dileğimle. Sabri Ayçiçek, (E) Eğitim Müfettişi.