Bu aralar, aracıyla kaldırıma çıkan çıkana.
Kuralsızlığın beslediği sorumsuzlukla direksiyon başında ne yapacağını bilemeyenler, yollara sığmaz oldu. Televizyon kanallarının haber bültenlerinde neredeyse her gün aynı görüntüler ekrana geliyor. Şehir içinde hız sınırlarını takmayıp gaza bastıkça basanların, kaldırıma, işyerlerine, yayaların arasına dalışını izleyip duruyoruz. Güvenlik kameralarına yansıyan o kazaların
hepsi ucuz atlatılmıyor ne yazık ki!
***
Birkaç hafta önce annesiyle okula kaydolmak için giderken kendini bilmez bir sürücünün Azrail'i olduğu 11 yaşındaki kız çocuğu, bu kuralsızlığın bedelini hayatıyla ödedi mesela. Geçen hafta sonu İzmir'de de alkollü bir kişi, kaldırımdaki 2 çocuk babası talihsiz adamı altına alıp ölüme götürdü. Kaldırımda yürürken kim bilir daha kimler kimler can verdi?
Bizdeki kazaların cinayetten farkı yok.
Trafik anlayışımız değişmediği sürece de son olmaz bu acı haberler.
Geçenlerde bir hukukçu, kazalara bakışımızı ve uyguladığımız cezaları gözden geçirmemiz gerektiğini söylüyordu üstüne basa basa.
Gözden geçirmemiz gereken bir başka husus da uyguladığımız trafik denetimleri.
Malum sorumluluk büyük ölçüde polisimizde. Ancak Emniyet'te trafik geri hizmetten, hatta
sürgün ve ceza yeri olmaktan bir türlü kurtulamadı.
İşini hakkıyla yapan yok değil ama trafiğin emanet edildiği polislerimizin çoğunda ciddi motivasyon eksikliği olduğunu bilmeyen yok. Çünkü büyük bölümünün tercihi değil yollarda düdük çalmak. Bir zamanlar bazı emniyet yetkilileri,
"Şu trafiği bizden alsınlar" diye açık açık çağrıda bulunmuştu. Yani angarya gibi görülüyor, istenmiyor.
Gönülsüz yapılan iş de bu kadar oluyor.
***
Kuralları uygulayan bir hukuk devleti olduğumuzu yollarımızda da herkese göstermek, can ve mal güvenliğini sağlamak için anlayış değişimine ihtiyaç duyduğumuzu düşünüyorum.
Trafik denetiminde profesyonelleşmeliyiz acilen. İşi sadece ve sadece trafik güvenliğini sağlamak olanları, gerekli eğitimleri verip göreve getirmemiz şart!..