Meslekte 33'üncü yılımı doldurmak üzereyim. Bu sürede, doğal olarak herhangi birisinden çok daha fazla genel kurula katıldım. Siyasi çekişmelerin, çıkar çatışmalarının insanları ne hale getirdiğine şahit oldum. Ancak hafta sonunda katıldığım genel kurul kadar akıl, vicdan tutulmasının hakim olduğu, en nazik anlatımla saygısızlığın, tahammülsüzlüğün yaşandığı bir genel kurul görmedim. Otizm hakkında, kısa bir süre öncesine kadar Anadolu Otizm Vakfı'nın Başkan Yardımcısı olan
Nüvit Uyar sayesinde bilgi sahibi olmuştum. Otizm belası ile savaşan oğlu, dünyalar güzeli
Ege'nin hikayesini yazmıştım. Uyar, Ege'nin İstanbul'daki Tohum Vakfı'nın muhteşem eğitimi sayesinde ne kadar ilerlediğini görüp, aynı durumdaki çocukların da bu eğitimden yararlanabilmesi için İzmir'e benzer okulu kazandırmaya çalışıyordu. Anadolu Otizm Vakfı, Uyar'ın bu çabaları sonucunda kuruldu. Uyar, vakfın başına, İzmir Büyükşehir Belediyesi eski Başkanları'ndan
Burhan Özfatura'nın gelmesi konusunda ısrarcı olmuştu. Bence bu kararı, vakıf için yaptığı çalışmalar kadar değerliydi. Sevsin sevmesin hemen herkes Özfatura'nın ne kadar dürüst, merhametli olduğunu, çocuklar için tüm çevresini seferber edeceğini biliyordu. Özfatura, vakıf kurulduğu günden itibaren tam da Uyar'ın düşündüğü gibi hareket etmişti. Pek kimse bilmese de bugünlerde işsiz olan oğlunu tek sözü ile işe alacak İzmirli işadamlarına bu sıkıntısını hiç duyurmamış, ancak vakfın okulunun yapımı, eğitim giderleri için hepsinin kapısını tek tek çalmıştı. Bunun karşılığında, henüz bir yaşında olan vakfa, 1 milyon 86 bin lira nakit para, kendisini baba gibi gören Ege-Koop'un Başkanı
Hüseyin Aslan'dan 2 milyon 500 bin lira değerinde arsa sağlamıştı. Güzelbahçe Belediye Başkanı Mustafa İnce, Özfatura'nın bir telefonu ile çocuklara okul olacak binayı, kamu yararına olmamasına rağmen hemen vakfa tahsis etmiş, bunun için de mahkemeye verilmişti. Binayı, yine Özfatura'nın ricası üzerine, Akça Holding Başkanı
Rıza Akça, 500 bin lira kadar masrafla okula dönüştürmüştü. Kısacası, işadamları, vakfın ihtiyacı olan paraları, onun bir telefonu karşısında hiç düşünmeden ödüyordu. Olaylar böyle giderken, okulda iki öğretmenin işine son verildi. Nüvit Uyar ile veliler buna itiraz etti. Buraya kadar normal. Anormal olan, bu anlaşmazlık üzerine gidilen genel kurul ve sonrasında yaşananlardı.
SUÇLARI NE?
Aklın, sağduyunun devre dışı bırakıldığı genel kurulda, o her istendiğinde yüzbinlerce lira gönderen işadamlarının vekaletlerinin gerçekliği tartışıldı. Bu insanların oy hakkını kullanamaması için yapılmadık çirkinlik kalmadı. Divanın oluşması için yapılan ve bir saatten uzun süren oylamada, Nüvit Uyar'ın listesi kazandı. Genel kurullarda, faaliyet raporu sunulur. Yönetim, bu sunuma göre aklanır. Bu genel kurulda, Vakfın Başkanı Özfatura'nın raporu sunmasına dahi itiraz edildi. Otistik çocukların yakınları, onlar için gerekli parayı ya bulamazsam diye nice uykusuz geceler geçiren Özfatura'nın konuşmasını engellemeye çalıştı. Uğruna mahkemelik olduğu vakfın genel kurulunda konuşmaya çıkan Mustafa İnce, yine bu kişiler tarafından protesto edildi. Büyük bağışları olan işadamlarının konuşmasına tahammül edilmedi, susturuldu. Bu kadar çirkinliğin yaşandığı birkaç saatin sonunda Özfatura, sonucun belli olduğunu belirtip, vakfın yeni yönetime hayırlı olmasını dileyerek toplantıdan ayrıldı.
Abdullah Kavuk, Selim Yaşar ve
Kemal Çolakoğlu'nun aralarında bulunduğu bağışçı pek çok işadamı ve vakfa büyük desteği olan Hüseyin Aslan,
Şebnem Bursalı, Işılay Saygın da Özfatura'yı takip etti. Okul dışında bekleyen veliler, parasız asla dönmediğini bildiğimiz bu vakfın belkemiği insanları, maalesef, yuhalayarak, hakaret dolu sözler sarf ederek uğurladı. Gidiyorlar diye oynayanlar oldu.
"Bizim çocuklarımız otizmli. Biz onlarda 24 saat uğraşıyoruz. Kararı biz veririz" diyorlardı. İnsanın o dünya güzeli çocuklara yardım etmesi için mutlaka otistik çocuğunun olması gerekmiyor. Vakfa verdikleri paraları, zamanı harcamayı çok iyi bilen bu insanlar, bunları sizin hizmetinize sunarken, inanın empati yapıyordu. Bu insanları yuhalayarak, teneke çalarak uğurlayan sevgili veliler, siz de biraz empati yapın. Siz olsanız bir daha size yardım eli uzatır mıydınız? Bebeğiniz gibi korumanız gereken bu vakfın ölüm fermanını imzaladınız. Farkında mısınız?