Petrol boru hattı, doğalgaz boru hattını duymuştum da
"kaçak zeytinyağı için döşenen boru hattı"nı yeni duydum.
Daha doğrusu biz duymadık da,
Genelkurmay Başkanlığı bize de duyurmuş oldu.
Genelkurmay Başkanlığı'nın internet sitesinden yapılan açıklamada,
Türk Silahlı Kuvvetleri'nin önemli sınır olaylarına ilişkin bilgilere yer verildi.
PES ARTIK
Bu bilgiler arasında,
"8 Aralık'ta saat
14.15'te ise
Suriye sınırı
2'nci Hudut Alay Komutanlığı (Narlıca/Hatay)
Kıyıgören Hudut Karakol sorumluluk bölgesinde,
Mobil Yol Kontrol Unsuru'nun devriye faaliyeti esnasında, birinci derece kara askeri yasak bölgede, stabilize yolda şekil bozukluğunun tespit edilmesi üzerine yapılan detaylı incelemede, kaçakçılık için tesis edilen, içi zeytinyağı dolu
450 metre uzunluğunda bir boru hattı tespit edildi. Söz konusu boru hattı,
Altınözü Cumhuriyet Başsavcılığının talimatı ile sökülerek olay yerinde imha edildi" bilgisi de var.
Demek ki neymiş,
Suriye'den gelen kaçak zeytinyağın daha çabuk ve daha kolay taşınması için eloğlu
"boru hattı" bile döşemiş.
Sordum soruşturdum, bu yıl Suriye sınırından kaçak giren zeytinyağının geçen yıllardaki gibi bol miktarda olmadığını söylediler. Sevindim.
Öyle boru hattı çekilerek kaçak zeytinyağı getirilmesi gibi bir durumun olmadığını da anlattılar.
Zeytinde mahsül bir yıl iyi bir yıl da kötü gider. Bu yıl zeytinin
"yok yılı" oldu. Hava koşulları nedeniyle üretim çok daha fazla düştü. Moraller dibe vurdu.
Maliyetler artarken, dolayısıyla fiyatlar da yükseliyor. Fiyatları aşağıya çekecek
Suriye'den kaçak giren zeytinyağının miktarı da geçen yıllar gibi değil. Önceki yıl
Suriye'den kaçak giren zeytinyağı için,
10 bin ton falan deniliyordu. Geçen yıl bu rakam
60 bin tona yükseldi.
60 bin ton, az buz bir rakam değil.
Bu kadar zeytinyağını taşımak, sınırdan geçirmek ve iç piyasaya entegre etmek kolay değil.
Demek ki bir destek var.
Suriyeli muhalifler için bu kaçakçılığa göz yumulduğu iddia ediliyor.
"Türkiye'ye gelen zeytinyağı, muhaliflere silah olarak geri dönüyor" deniliyor.
Ege Zeytin ve Zeytinyağı İhracatçıları Birliği Başkanı
Ali Nedim Güreli,
Suriye'den kaçak zeytinyağı girişiyle ilgili olarak, "
Suriye ile sınır kalkmış. Oradan ne gelir ne gider bir tek Allah biliyor" diyor.
Güreli, Gümrük ve Ticaret Bakanlığı'nın bile bilmediğini söylüyor. Öyle ya, gelen yağlar önce gümrüğe sonra ülkeye girmiyor.
Döşenen boru hattından, hatta at eşek sırtından giriyor.
Ege Zeytin ve Zeytinyağı İhracatçıları Birliği Başkanı
Ali Nedim Güreli ihracatçı ile iç piyasaya hitap edenler arasındaki yaşanan rekolte tartışmalarını ise
"kayıkçı kavgasına" benzetiyor.
Güreli diyor ki; "Türkiye'de yıllardır 'üretim mi fazla tüketim mi fazla' tartışması var. 'Zeytinyağı tüketemiyoruz' söylentileri doğru değil. Zeytinyağı üreten bölgeler kişi başına 2 kilo değil, 20 kilo tüketiyor. İnsanlar yereli tüketmeyi seviyor. Türk çiftçisi dünyanın en ucuz yağını satarken, tüketici raflardan dünyanın en pahalı yağını tüketiyor. Türkiye'de ev hanımları markete gittiğinde son 15-20 yıldır dünyanın en pahalı yağını alıyor."
SANKİ İLAÇ SATIYORUZ
Bu çok önemli bir tespit.
500 yıl önce
Karadeniz'de
Doğu'da en çok kullanılan zeytinyağı, şimdi o yörelerde yeni kuşaklar tarafından bilinmiyor bile.
74 milyon insanın yaşadığı bir ülkede kişi başına zeytinyağı tüketimi
1.7 litre civarında kalabilir miydi, hem de
İtalya'da,
Yunanistan'da kişi başına zeytinyağı tüketimi
20 litre civarındayken!
Zeytin, dünyada sadece
Akdeniz yöresinde yetişiyor. Gerçi, şimdi
Arjantin'de,
Çin'de zeytin ağacı yetiştirilmeye çalışılıyor ama henüz tam sonuç alamadılar. Oysa yaşadığımız topraklarda
5 bin yıldır zeytinyağı kullanılıyor ama biz onun kıymetini bilemiyoruz.
Daha doğrusu onu değerlendirmeyi bilemiyoruz.
Ali Güreli'nin dediği gibi, dünyanın en sağlıklı yağını, en pahalı ambalajlara koyarak raflara çıkarıyoruz. Zeytinyağı değil sanki ilaç satıyoruz.