Ayvalık'ta arkadaşlara uzaktan selam vermek yeni moda oldu.
"Yaklaşma Allah aşkına senin H3N2 beni de vurmasın" diyerek uzaktan tokalaşmak aldı başını gidiyor. Zaten kafelerde yapılan esprilerin çoğu da
H3N2 üzerine.
"Aman bu bardaktan H3N2'li biri de içmiş olmasın" ya da
"Bu bardaklar hijyen ortamında mı bulunuyor, iyi temizleniyor mu?" gibi. Geçen yılın sonları, bu yılın başlarında tüm yurt genelinde etkili olan grip salgını
H3N2 Ayvalık'ta da giderek yaygınlaşıyor. Hastaneye başvuran grip vakaları günbegün artmakta. Uzmanlar bulaşıcı etkisi son derece yüksek olan
H3N2 virüsüne karşı halkın dikkatli olması yönünde uyarılarda bulunuyor. Uyarılar normal de, halkın bizim kafelerde olduğu gibi,
H3N2 grip salgınına karşı panik yapmaması gerektiğine inanıyorum. Grip vakaları her yıl kış mevsiminde artış gösterir. Bu son derece olağan bir durum. Ama işi abartmadan
"Aman bana yaklaşma" diyerek gripli arkadaşları üzmeden önlem almak da şart. Grip salgınının her ne kadar bulaşıcı etkisi büyük olsa da, bu hastalıktan korunmak tamamen kişinin kendi elindedir. Gribe yakalanan kişilerden mümkün oldukça uzak durulmalı. Eller sık sık yıkanmalı ve ağız ve göz bölgelerine kirli ellerle dokunulmamalı. Toplu taşıma araçları tercih edilmemeli, zorunlu kalınması durumunda otobüslerde maske kullanılmalı.
İSTİRAHAT ETMEK GEREKİR
Grip insanı halsiz bırakan ve hayattan bezdiren bir hastalık. Hele
H3N2 grip salgını,
antibiyotik de fayda etmediği için, daha da tehlikeli ama sonunda yatarak, istirahat ederek, antiviral ilaçları kullanarak ayağa kalkıp hayatınıza devam edebilirsiniz. Ama kalp öyle mi! Ben şimdi size
"Lütfen kalbinizi yeniden sevmeye başlayın" diyorum. Çünkü kalp en önemli organımız. Aşık oldunuz, mutlu oldunuz, heyecanlandınız, hüzünlendiniz... Ve tüm bu duyguları onunla, kalbinizle yaşadınız. Ona borçlusunuz. Onun için sağlıklı beslenin, spor yapın, kolesterol, stres ve sigaradan uzak durun. Bu, kalbiniz için en büyük teşekkür! Kalp hastalıkları grip gibi değil, dünyada her yıl milyonlarca kişinin ölümüne yol açıyor. Türkiye'de
her 7 kişiden biri kalp krizi riskiyle karşı karşıya ve yaklaşık
3 milyon kişi koroner kalp hastası. Büyük bir tehdit haline gelen bu hastalığa karşı, son yıllarda,
Türkiye'de
"doymuş yağ,
doymamış yağ,
kolesterol" gibi kavramları öğrenmeye başladık. Kalp hastalıkları, her yıl milyonlarca kişinin ölümüne yol açan bir numaralı hastalık olarak tıp literatüründe yer alıyor. Dünyada her yıl
17.5 milyon kişi kalp hastalıkları nedeniyle yaşamını yitiriyor. Bu ölümlerin
yüzde 80'i düşük ve orta gelirli ülkelerde meydana geliyor. Kalp hastalıkları çocukları da tehdit ediyor. Bugün dünyada
155 milyon çocuk obezite sorunu yaşıyor. Çocukların bu sorunu aşabilmeleri, sağlıklı beslenmeleri ve gelecekte kalp hastalıklarına yakalanmamaları için en önemli rol ailelerine düşüyor.
Türkiye'deki ölümlerin
yüzde 43'ü koroner kalp hastalığına bağlı olarak gerçekleşiyor. Uzmanlar sağlıklı ve mutlu yaşamak için öncelikle doğru beslenmek gerektiğine dikkat çekiyorlar.
BUNLARI MUTLAKA YAPIN
Beslenme alışkanlıklarınızı mutlaka gözden geçirmelisiniz. Daha sağlıklı yaşamak için daha az hayvansal (doymuş) yağ tüketin, etten görebildiğiniz yağları ve tavuğun derisini ayırın. Daha az hazır bisküvi, pastane ürünü, kek, şeker, şekerli ya da fazla tuzlu yiyecek, abur cubur tüketin. Yağsız veya yarım yağlı süt, az yağlı yoğurt ve az yağlı peynir gibi, düşük yağ içeren günlük ürünleri tercih edin. Haftada en az bir kez yağlı balık, bol bol meyve, sebze ve baklagil (mercimek ve fasulye gibi) yiyin. Makarna, pirinç, ekmek, buğday, patates ve mısır gevreğinden oluşan nişastalı yiyecekleri düzenli olarak tüketin. Günde en az
1.5 litre sıvı (su, meyve suyu, süt) alın. Yemek pişirirken veya sofrada yemeğe eklediğiniz tuz miktarını azaltın.
H3N2 grip salgınından korunun ama kalbinizi sakın ihmal etmeyin.