İzmir Urla'da bugünlerde rüzgar enerji santrali (RES) isyanı var. Yarımada'ya kurulacak türbinleri çevre halkı istemiyor, bazı çevreciler ve siyasiler de destekliyor. Ağaçların kesilmesinden,
doğanın zarar görmesinden endişe duyuluyor. Kuşların göç yolunda olduğuna dikkat çekiliyor, "
Doğayı bir daha kazanma şansımız yok" deniyor. Haklılar, onlara kulak verilerek ortak mutabakatta buluşulmalı. Haksızlar, çünkü en masum ve en temiz enerji üretimini doğa düşmanı göstermek haksızlık. Çevrecilerin termik ve nükleer santrallere "
Hayır" derken, rüzgar ve güneşten yararlanılmasını istediğini düşünürsek, içine düşülen çelişkiyi görürüz. Bir de hayatın gerçekleri var. Enerjiye nasıl bağımlı olduğumuzu, elektrik kesildiğinde anlıyoruz. Tıkır tıkır işleyen makinelerle birlikte yaşam da duruyor, medeniyet yerini karanlığa bırakıyor, evler şu kış günlerinde buz kesiyor. Bence...
Gediz Üniversitesi Enerji Uzmanı Yrd. Doç. Dr. Ümit Çalı'nın yaptığı çalışma bugünlerde daha iyi okunmalı. TÜBİTAK projesi kapsamında rapor hazırlayan Yrd. Doç. Dr. Çalı, güneş ve rüzgar zengini Türkiye ile Almanya'yı karşılaştırıyor, çarpıcı tespitlerle ülkemizin enerji karnesini çıkarıyor... Türkiye'nin toplam elektrik üretim gücü 62.7 gigawatt. Bunun yüzde 45'i doğalgazdan karşılanıyor, Avrupa Birliği'nde bu oran ortalama yüzde 20. Ülkemizdeki elektrik üretiminde rüzgar ve güneşin payı sadece yüzde 5.
BATI'DA POTANSİYEL ÇOK
Almanya ise bize göre daha dezavantajlı konumda bulunmasına rağmen, Türkiye'nin toplam kurulu güç kapasitesinin de üzerinde 68 gigawatt elektriği rüzgar ve güneşten elde ediyor. Topraklarının güneyini güneş tarlaları, kuzeyini ise rüzgar türbinleriyle dolduran, bu yöndeki yatırımlarını aralıksız sürdüren Almanya, elektrik ihtiyacının yüzde 25.8'ini çevreci kaynaklardan sağlıyor. Oysa Türkiye'de yıllık ortalama güneşlenme süresi 2 bin 700 saat, Almanya'da 1600 saat. Ülkemizin özellikle Batı kıyıları hem güneş hem de rüzgar açısından önemli potansiyele sahip. Nüfus ve üretim de buralarda yoğunlaşıyor, elektrik en çok bu bölgelerde tüketiliyor. Türkiye'nin 12 yıllık kümülatif cari açığı 55.9 milyar dolar, bunun yüzde 70'i yurtdışından enerji ürünleri alımıyla gerçekleşiyor. Enerjide dışa bağımlığımızı düşürdüğümüz her adım bize daha sürdürülebilir bir kalkınma imkanı ve daha temiz bir doğa sağlayacak... Gediz Üniversitesi Enerji Uzmanı'nın imzasını taşıyan raporun can alıcı kısımları işte böyle. Meseleye bu açıdan bakılmalı, yaygınlaştırılması için büyük mücadele verilen doğa dostu temiz enerji doğa düşmanı gibi gösterilmemeli. Hele bunu çevreciler yaparsa, "
Bu ne perhiz bu ne lahana turşusu" demek bile kifayetsiz kalır.