Havasıyla, suyuyla, deniziyle, otuyla, zeytinyağıyla, yemekleriyle iftihar ettiğimiz Egemizin havasına suyuna bir haller oldu. Gelen haberler pek iç açıcı değil. İlk can sıkıcı haberAyvalık
Karaayıt köyünden geldi. Ayvalık Toplum Sağlığı Merkezi Çevre Sağlığı ekiplerince yılda bir kez yapılan denetim izleme numunelerinde, Karaayıtlı'nın 4 yıldır kullandığı içme suyu kuyusunda arsenik oranı normalin üstünde çıktı. İlçe Çevre Sağlığı ekiplerince alınan numunelerde, tehlike sınırı
litrede 10 mikrogram kabul edilen arsenik miktarının, 17 mikrogram olduğu belirlendi. Köyde içme suyu kullanımı yasaklandı. Daha "Karaayıt köyünün durumu ne olacak?" derken, bu kez
Yeniköy ve Türközü köylerinin içme sularında da arsenik miktarı tehlike sınırının üzerinde çıktı. İçme suyundaki arsenik, Dünya Sağlık Örgütü tarafından
kanser yapıcı madde olarak tanımlanıyor. 1993 yılına kadar, sudaki arsenik miktarı litrede 50 mikrogram olanı normal kabul ediliyordu. 1993 yılında bu rakam 10 mikrograma indirildi ve oran bu rakamın üzerinde olan sular
zararlı olarak kabul edildi. Bizim gibi pek çok AB ülkesi bu standardı litrede 10 mikrogram kabul etmesine rağmen, bazı Avrupa, Asya ve Afrika ülkelerinde bu sınır hala litrede 50 mikrogramdır. Arsenik, doğal bir element olup suda, kayada, bitkide, hayvanda çok az miktarda bulunur. Arsenik ve bileşenleri oldukça zehirlidir. Tarım ilaçlarında, böcek öldürücülerde, bronzlaştırıcı ürünlerde, tahta koruyucularda kullanılmaktadır. Dünya Sağlık Örgütü normlarına göre, litrede 10 mirogram olan arsenik miktarı, Ege'nin bazı köy ve beldelerinin içme sularında litrede 274 mikrograma kadar yükseldi. Yetkililer,bu köyleri takip altına alıyorlar.
RADYASYON DERDİ
Sularımızın hali pek parlak değil de havamızın hali ne durumda? Onu yazarken de içim acıyor. Alplerden sonra dünyanın en fazla oksijen oranına sahip olduğu belirtilen Kazdağları'nın hemen yanında yer alan Ayvalık'ı bir "oksijen cenneti" olarak anlatıyorduk. Oysa, karşıma çıkan Türkiye Atom Enerjisi Kurumu'nun (TAEK) raporu aklımı başımdan aldı. Türkiye'nin çevresinde 153 noktada yapılan TAEK analiz sonuçlarına göre, 210 nSv/h maximum doz hızı ile Ayvalık, Türkiye'deki
153 merkez arasında en yüksek radyasyon doz hızına sahip üç yerden biri oldu.
SU SERPTİLER
Ayvalık'ın üçüncü olduğu sıralamada, İsparta Merkez Gül Sanayi 310 ile birinci, Afyonkarahisar Sandıklı 230 ile ikinci oldu. Tam, "radyasyona maruz mu kaldık" derken, TAEK yetkilileri toprağın jeolojik yapısından kaynaklanan bu durumun "insan sağlığını tehdit edecek düzeyde olmadığını" söyleyerek bizleri rahatlattılar. Hatta, "İran'da, Brezilya'da Ayvalık'ta tespit edilenin
bin katı kadar yüksek yerler var. "Ayvalık'ta radyoaktivite var ama tehlike yok" şeklinde konuşarak, yüreklerimize de su serptiler. TAEK yetkilileri, çevre radyoaktivitesinin izlenmesinin temel amacı, insanların maruz kaldığı doğal radyasyon seviyelerini belirlemek olduğunu vurguluyorlar. Çevresel radyasyon seviyesindeki önemli değişiklikleri tespit etmenin önemini belirtiyorlar. Çevre radyoaktivitesi izleme programının rutin olarak yürütülmesinin, aynı zamanda, radyolojik acil durumların üstesinden gelebilmek için, mevcut kapasiteyi ve bu gibi durumlara hazır olma kabiliyetini geliştireceğini kaydediyorlar.
MADENİN VARSA...
Bana göre korkulacak bir durum yok. Bütün dünyada ölçülen değerler incelendiğinde Türkiye ortalaması 95 nSv/h, Avrupa ortalaması 30 nSv/h ile 100 nSv/h, dünya ortalaması ise 100- 500 nSv/h değerleri arasında değişiyor. Ayvalık'ta yaşanan durum, toprağın jeolojik yapısından kaynaklanıyor.
Uranyum, toryum ve altın gibi madenlere sahip olunca ister istemez bu madenlerin yaydığı radyasyon da seni buluyor. Toprağında değerli madenler mi var, o zaman havanda da radyasyon olacak.